16 Aralık 2013 Pazartesi

24 Kasım 2013 Pazar

Necronomicon'dan; Ruh çağırma yakarısı

 http://images2.wikia.nocookie.net/__cb20120403011730/creepypasta/images/0/0a/Ustino-necronomicon-2.jpg

Burada çeşitli Güçleri ve Ruhları çağırmanın özel birkaç büyülü sözü
yer almaktadır. Aşağıdaki, Yaşamın Kraliçesi INANNA’nın Istırabın
Krallığına İnişi sırasında kullandığı Büyülü Sözler olan, Başlangıç
Sözlerinin kullanılmasını gerektirecek şekilde Ölmüş ve ABSU’da
ikamet eden ve o suretle ERESHKIGAL’in hizmetkarı olan birinin
Hayaletiyle konuşmayı arzu eden Ölülerle Konuşma Sanatının Ke-limeleri burada kullanılabilir. Korku saçan Çukura inen Yedi
Basamağa götüren Ganzirin Kapısını Açma sözlerinden daha etkisiz
değildir bunlar. Bu yüzden, Açılma ile birlikte belirecek görüntü ve
seslerden dolayı korkuya kapılma, çünkü bunlar oraya zincirlenmiş
Gölgelerin iniltileri ve ağıtları ve Karanlığın Tahtı üzerinde oturan Deli
Tanrının feryatları olacaktır.

KAYIP CUTHA ŞEHRİNDE OTURAN ÖLÜLERİN RUHLARINI
ÇAĞIRMA İŞLEMİNİN BAŞLANGIÇ YAKARISI.

BAAD ANGARRU!
NINNGHIZHIDDA!
Seni çağırıyorum, Derinlerin Yılanı!
Seni çağırıyorum, NINNGHIZHIDDA, Derinlerin Boynuzlu
Yılanı!
Seni çağırıyorum, Derinlerin Tüylü Yılanı!
NINNGHIZHIDDA!
Aç!
Kapıyı Aç ki gireyim!
NINNGHIZHIDDA, Derinlerin Ruhu, Kapının Gözcüsü,
Hatırla!

Baba Adına, ENKI, Firardan önce, Majisyenlerin Efendisi ve
Tanrısı, Kapıyı Aç ki gireyim!
Aç, yoksa Kapıya saldırırım!
Aç, tahtalarını kırarım!
Aç, yoksa Duvarlara saldırırım!
Aç, yoksa var gücümle üzerine çullanırım!
Aç, yoksa Ölüyü kaldırır ve Yaşayanı yerim!
Aç, yoksa Ölüye Canlı üzerinde güç veririm!
Aç, yoksa Ölünün Sayısını Canlıdan fazla yaparım!
NINNGHIZHIDDA, Derinlerin Ruhu, Kapının Gözcüsü,
Açıl!
Ölüler kalksın ve tütsüyü koklasın!


Ve davet edilen Ruh geldiğinde, Şeklinden dolayı ürkme ve ona bu
sözleri söyle
UUG UDUUG UUGGA GISHTUGBI

ve daha alımlı bir görünüşe büründüğünü göreceksin ve ona
sorduğun cevaplaması emredilen bütün soruları doğru olarak
cevaplandıracaktır.
Ve şu hatırlatılmalıdır ki, sorular tatmin edici şekilde cevaplandıktan
sonra Ruh geldiği yere geri gönderilmeli ve daha fazla alıkonulmamalı
ve Ruhu özgürleştirmek için girişimde bulunulmamalıdır, çünkü bu
Aktin ihlal edilmesi olur ve sana ve senin nesline en güçlü laneti ge-tirir, bundan dolayı Ölülerin kemiklerini yerlerinden oynatmak veya to-praktan çıkarmak kanunsuzdur. Ve Ruh bu kelimeler aracılığıyla geri
gönderilebilir

BARRA UUG UDUUG UUGGA!

ve aniden gözden kaybolur ve dinlenme yerine geri döner. Eğer bir
kerede gitmezse, bu kelimeleri bir kez daha ezberden oku ve son-rasında gidecektir.

Necronomicon kitabından aktarımdır!

15 Kasım 2013 Cuma

Star Ruby Ritüeli - Kötü Ruhları Kovmak

Düzenleyen : Aleister Crowley
Video url: http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=ZkkExQ3vs_g


Doğuya dönülür. İşaret parmağı ile dudağın üstüne halk dilinde sus anlamına gelen işaret yapılır. Ardından süpürme hareketi ile anlamı “Tüm kötü ruhlar uzağa gitsin.” olan “Apopantos Kakodaimonos” seslice söylenir. Ardından aynı elin işaret parmağı ile alnınıza dokunun ve “Sizin” anlamına gelen “Soi”, aynı parmağı göğsümüze getirerek “Phallus” anlamına gelen “Ofahhli”, parmağınızı sağ omzunuza götürüp “Güçlü” anlamına gelen “İskiros”, ardından sol omzunuza götürüp “Olumlu - hayırlı” anlamına gelen “Eyfaristos” denir.

Ellerinizi göğsünüze getirin parmaklarınızı birbirine kenetleyip “İao” şeklinde ses verin.

Doğuya dönmüştük yüzümüzü, aynı yönde bir adım ilerliyoruz. Alnınızda güçlü bir pentagram imaje edin ben genellikle parlak mor tercih ederim. Eller ile göz işaretini yapıyoruz. Sonra işareti ileri doğru götürüyoruz ellerimizle. Horus işaretini yapıp haykırarak “Terian” sesini verin. Bir saniye o pozisyonda durup halk dilinde sus işareti olan majik dilde hapokrates (yazımını hatırlamıyorum) işaretini yaptıktan sonra, Kuzeye dönüp başta yapılan göz işareti ve horusu tekrarladıktan sonra farklı olarak “Nuit” denir daha çok fısıltı tonunda. Yani Terian yerine Nuit geçiyor ve fısıldıyoruz. Ardından Batıya dönüp aynı başlangıcı yaparak Terian yerine “Babalon” u fısıldayıp aynı Terian daki gibi devam ediyoruz. Sonra güneye geçip aynı şeyleri tekrar edip Terian yerine “Hadit” diye bağırıyoruz - haykırıyoruz. Çember tamamladık. Tekrar doğuya dönüyoruz. Başta bir adım ileri atmıştık bir adım geri atıp çemberin merkezine geçiyoruz. Ardından Paiana’a sesimizi duyuruyoruz.

İo Pan! i N.O.X. işareti ile birleştirerek seslendiriyoruz. (Videoda görürsünüz zaten)

Kollarınızı videodaki gibi açın (tau duruşu) anlaşılır ama yüksek olmayan bir sesle,

Pro Mou Yunges, Opisou Mou TeletarchAI , Epi Deksia SunochEIS, Eparistera DAIMONES, PhLEGEI Gar Peri Mou hO AstÊR TÔN Pente, Kai En TÊI StÊLÊI hO AstÊR TÔN hEX hestÊKE

denir anlamı ise ” Önümde Iynges, Arkamda Teletarches, Sağ tarafımda Synoches, Sol tarafımda Daemones var, Beş köşeli yıldız etrafımda parlar, İki ayağımın altında altı tane köşeli yıldız var”

Sonra şurayı tekrarlıyoruz.

Doğuya dönülür. İşaret parmağı ile dudağın üstüne halk dilinde sus anlamına gelen işaret yapılır. Ardından süpürme hareketi ile anlamı “Tüm kötü ruhlar uzağa gitsin.” olan “Apopantos Kakodaimonos” seslice söylenir. Ardından aynı elin işaret parmağı ile alnınıza dokunun ve “Sizin” anlamına gelen “Soi”, aynı parmağı göğsümüze getirerek “Phallus” anlamına gelen “Ofahhli”, parmağınızı sağ omzunuza götürüp “Güçlü” anlamına gelen “İskiros”, ardından sol omzunuza götürüp “Olumlu - hayırlı” anlamına gelen “Eyfaristos” denir.

Ellerinizi göğsünüze getirin parmaklarınızı birbirine kenetleyip “İao” şeklinde ses verin.

31 Ekim 2013 Perşembe

Samhainnn

Pagan, Cadı ve bizimle kutlayan diğer kardeşlerim, Samhain bayramımız kutlu olsun!

13 Ekim 2013 Pazar

Dua

''Bedenim Toprak, kanım Su, nefesim Hava ve ruhum Ateştir. Efendi ve Hanımefendi, yanıma gelin, benimle olun, çalıştığımı görün ve enerjinizi ödünç verin.''

27 Eylül 2013 Cuma

Jüpiter’in Dördüncü Tılsımı

https://dl.dropboxusercontent.com/u/79749725/kontej/1186749_10200685029995583_1080924246_n.jpg




İlk olarak alıntı olduğunu belirteyim. Bu tılsım, imkanınız varsa gümüşe işlenerek yada işletilerek yapılır. Ancak imkanınız yoksa bakıra yada son çare kağıda da işleyebilirsiniz. Siyah yada mor renkte ve elden geldiğince doğal mürekkeple. Belki bilirsiniz ibrani alfabesi sağdan sola yazılır. Tılsımı yazarken ilk önce iç kısmı sonra dış kısmı yazın.

Bu tılsım, zenginlik ve onur edinmeyi ve refaha sahip olmayı sağlar.
Tılsımın görevli meleği Bariel’dır.

Mistik Mühür üzerinde IH, Iah ismi vardır.
Onun altında Adoniel ve Bariel meleklerinin adları bulunmaktadır.
İkincinin harfleri, dört bölümün karesi etrafında düzenlenmiştir.

Tılsımı çevreleyen ayet şudur:
‘’Refah ve Zenginlik evinin içindedir ve haklılığı sonsuza kadar devam eder.’’

Tekrar belirteyim; Alıntıdır!

16 Eylül 2013 Pazartesi

Kapan Laneti

Malzemeler :

11 siyah mum
........  otu (Buradaki eksiltme güvenlik için yapılmıştır)
Tütsülük
Isırgan otu Tütsüsü
Kişiye Ait obje vs.
Ortama ait resim vs. (ortamda olmanız tavsiye edilir illaki uzaktan yapılacaksa bu gereklidir)

Mumlar ortamı saracak şekilde dizilir eğer uzaktan yapılıyorsa resmin etrafına dizilir mumlar tek tek yakılır yakılırken ''Polum ostia innia'' denir ısırgan otu tütsüsü yakılır ve oda tütsülenir tütsülenirken ''afferte mihi suspiria'' denir sonra odanın etrafındaki mumlardan bir enerji yükseldiği ve bunların birleşerek odayı kaplayacak şekilde duvar oluşturduğu imaje edilir sonra adam otu kişinin objesine bağlanır ve bağlarken şunlar söylenir ''deus maledicere daemonium incipit emergene ex hoc area et lyriconum det punitio beatus'' mumlar saat yönünün tersinde söndürülür tütsü bitene kadar yanabilir ...... otu ve obje karanlık bir yerde saklanır (Daha etkili olması için ......... otunun üzerine kan damlatılabilir)

Odadan çıkıldığında veya girildiğinde (sizin ne amaçla yaptığınıza bağlı) baş ağrısı kalp ağrısı ritim değişikliği ve boğazda yanma gözlenmiştir.Denenmiştir.
Hançer'den alıntıdır!

Satürn Büyüsü

Satürn Büyüsü
Disiplin Kazanmak, Engellerle mücadele edebilmek, Vazgeçebilmek, Alışkanlıkları Kırmak içindir

‘Her Şey Bekleyene Gelir’
Kaderinizi Rüzgara Bırakın
Bu büyü öne, arkaya, sola, sağa, yukarıya, aşağıya doğru — sanki— hareket edemediğiniz zamanlar içindir. Ya da yerinizde duramadığınız zamanlar için! Amacı, Satürn’ün enerjisini harekete geçirmek ve belirtmektir. Belki de bu amansız gezegenin, sizi çevik duruma getiremeyeceğini düşünüyorsunuz. Oysa, hiç de öyle değil! Zor günlerimizde hepimiz Satürn’ ün gücüne gereksinim duyarız. Eğer şansın sizi terk ettiğini sanıyorsanız, onun durumunuzu denetleyemediğini, etkilemediğini düşünüyorsanız, içinizden yükselen bir güce gereksiniminiz vardır. Bu gücü geliştirin; göreceksiniz ki sabırlı bir boyun eğme size esinin kapılarını açacaktır. Eğer ‘kaderin eşiğinde bekleyebilirseniz’, aniden önünüzde açılan fırsat kapılarını görebilirsiniz.

Büyü İçin Doğru Zaman

Satürn, Oğlak ve Kova burçlarını yönetir. Bu büyüyü, Oğlak ya da Kova burçların da Ay’ ın bulunduğu herhangi bir zamanda yapabilirsiniz. Satürn gerilediğinde, bazı çalışmalardan uzak kalmak ya da onları ertelemek uygun düşer. Bu, gerileyen Satürn’ ün yardımca olabileceği büyülerden biri değildir.
Ön Hazırlıklar
Evren, saat gibi çalışmıyor: üstelik, insanların değerlerine göre işlem gördükleri bir yer de değildir. Şimşek çakar, piyangolar kazanılır ve isteklere —görünürde gelişigüzel bir biçimde— karşılık verilir. Çaba harcamakla ve arzularınızı yönlendirmekle kozlarımızı artırmamız olasıdır. Ancak yaşam, bilinmeyen öğeleriyle bir kumardır.
Falınıza baktırdığınızda sizi en çok hoşnut eden şey, olabilirliği bulunan, ama tümüyle beklenilmeyen geleceğinizle ilgili tahminlerdir. Hepimiz alışkanlıklarına bağlı yaratıklarız; ancak, bu alışkanlıklarımız umutlarımızın çoğunu alır götürür. Yaşamın yüksek gerilimli yolunda yürüdüğümüzde, bize en güvenli görünen günlük yaşantının güvenli ağıdır. Bu koruyucu ağ üzerimizden çekiliverseydi, hoş bir sürprizle karşılaşırdık. Kötü kaderin kurbanı olmazdınız; çünkü, altınızda Doğa’nın güvenliğiniz için ördüğü özel ağ duruyor. Bu, sert ve eski iplerden yapılmış, esnemeyen ve hantal bir ağ değil, çok küçük, tek kişilik, her gittiğiniz yerde altınızda salınan ipek bir yastıktır. Amaç bazı eski alışkanlıkları kırmaktır. Yaşamınızı tümden değiştirmek zorunda değilsiniz.

büyü mazlemeleri

Olağan büyü takımınızdan başka :
Satürn tütsüsü,
Satürn özyağı,
İlerideki ayları ve yılları kapsayan bir takvim,
Bahçeden aldığınız toprakla 2/3’ü dolu küçük bir saksı,
2 küçük çay tabağı,
gereksiniminizdir.
Takvim, kağıda basılmış (ya da yazılmış) olmalı ve ilerideki birkaç ayı kapsamalıdır ,ancak gelecek birkaç yılı da gösterirse daha iyi olur.
Bu büyüde, Satürn’ün gücünü çağıracaksınız. Eski Yunan mitolojisinde Satürn, zaman tanrısı Kronos’ du. Bu ad, yeryüzündeki yaşamın geçici olduğu gerçeğini göğüsleyen içimizdeki bölümü simgelemektedir. Kronos’ a bazen ölüm tanrısı da denmekte; oysa, ‘ölümün kaçınılmazlığını duyumsatan tanrı’ daha uygun olurdu. Satürn’ün gökyüzünde (ya da başka yerde) bulunan bir tanrı değil, içimizdeki bir eğilim olduğunu bir kez daha vurgulamalıyım. Gerek bu gezegen, gerekse adı, gerçeği kabullenmek ve güçlüklerin karşısında duyarlı ve pratik olmak isteyen bir yanınızı simgeliyor. Bu, koruyucu bir tarafsızlığı besleyebilmek için uyandırılması gereken yanımızdır.

büyü ayni

o Çalışma masanızı örtü, mumlar, şamdanlar, tütsü, buhurdanlık, takvim, saksı ve 2 çay tabağı ile hazırlayın.
o Saksıdaki toprağın yarısını tabaklardan birine koyun; gerisini saksıda bırakın.
o Büyü öncesi rahatlatıcı banyonuzu alın ve küveti doldu suya bir damla Satürn öz yağı akıtın.
o Mumları yakın
o Mistik bir beş köşeli yıldız çizin; sonra da çevrenizde sihirsel bir çember oluşturun.
o Tütsüyü yakın ve gevşeyin. Artık, Satürn’ ün ruhunu çağırmaya
hazırsınız.
o Burnunuz, biraz sonra, Satürn tütsüsünün ağır ve azıcık küfe çalan kokusuyla dolacaktır. Kendinizi, sizden daha büyük ya da daha güçlü bir şeyin karşısındaymış gibi, bir parça garip ve sinirli hissedebilirsiniz. Bu, Satürn’ün ruhudur; doğum ve ölüm güçleriyle kaçınılmaz bağlantısı olan yanınızdır. İçinizdeki deneyimin, olgunluğun ve bilgeliğin sesidir,
o Gevşeyin ve tütsü dumanına bakın. Bilge, yaşlı ve iyilik sever birinin, dumanın içinden çıkıp odaya girdiğini hayal edin. Bu kişinin deneyimini ve bilgeliğini duyumsayın.

Birkaç saniye sonra, aşağıdakileri saygılı bir ses tonuyla söyleyin:
Karanlıktan ışığa
Yanlıştan doğruya
Doğumdan ölüme
Soluktan soluğa
Satürn dayanıklılığını, aklını ve rehberliğini çağırıyorum.
Kısa bir süre ayakta sakince durun.
Şimdi de, acele etmeden, takviminizi alın ve tütsü dumanının içinden geçirin. Bunu nazik, rahat bir tavırla yapın.
Takvimi küçük parçalar halinde yırtmaya başlayın ve bu parçaları boş tabağa koyun. Bu sırada aşağıda sözleri söyleyin:
Satürn, Satürn
Seni çağırıyorum
Her geçen günde bana rehberlik etmen
Ve kaderimi karşılamam için
Bana güç vermen için
Arzuladığım şeylerle değil de
Karşılaşacağını şeylerle
Daha mutlu olacağımı bildiğimden
Kendimi güvende hissediyorum,

(Eğer bu büyüyü belirli bir bağ ya da ortaklıktan kurtulmak için yapıyorsanız, “arzuladığım” sözcüğü yerine kişinin ya da durumun adını koyun.)
o Tabağı alın ve yırtık takvim parçalarını saksıya boşaltın. Kağıt kırpıntılarını ikinci tabaktaki toprakla örtün. Bunu yaparken aşağıdakileri söyleyin:
Toprağın içine
Kendi arzumu boşaltıyorum
Ve bu topraktan
Doğanın bana vereceği
Yeni bir armağan çıkacaktır
Bir kez daha gevşeyin ve derin bir soluk alın.
Büyü yapılmıştır,
o Oturun, gevşeyin ve yaşamınız boyunca hissetmiş olduğunuz tüm gerilimin altınızdaki döşemeye aktığını hayal edin.
o Sihirsel çemberi iptal edin, mumları söndürün ya da ışığı yakın.
o Büyüden 24 saat sonra, saksıyı ektiğiniz takvim parçalarıyla birlikte uzak bir yere (bir parkın, bir arsanın rahat bir köşesi ya da bahçenizin kuytu bir yeri olabilir) gömmelisiniz. Eğer saksı istemeyerek ortaya çıkarsa hiçbir zarar görmezsiniz. Ancak simgesel nedenlerden dolayı, ayini böyle sonuçlandırmak önemlidir.

Alıntıdır!

6 Eylül 2013 Cuma

Tanrı Formlarına Bürünmek

Tanrı Formlarına Bürünmek

Benim notum: Bu yazı hermetics.org'dan alınmıştır. Kemal Menemencioğlu'na teşekkür ederim.
Yazan Mark Stavish M.A., FRC, SI

Bu yazının İngilizce'sini Mark Stavish'in web sitesinde birçok ilginç yazıyla birlikte bulmak mümkündür. Ayrıca Mark Stavish'in birçok ilginç yazısını sitemizde bulmak mümkündür. Bunları sitemizdeki alfabetik yazar Fihristinde bulmak mümkündür. "Tanrı Formlarına Bürünmek" bir Altın Şafak uygulamasıdır, tapma veya putperestlikle alakası yoktur. Bu konuda sitemizde yayınlanan diğer yazı Tanrılar aydınlatıcı olabilir.

Çeviren Kemal Menemencioğlu - Translation Copyright © 2003 hermetics.org

All Rights Reserved. Copyright ©  Mark Stavish, M.A. 1998.

 

Melek Ateşi - Andrew Gonzalez

Giriş

Tanrı Formlarına Bürünmek ezoterizmin en etkileyici ve zorlayıcı tekniklerinden biridir. Çoğu zaman seçilmiş bir panteonun dikkatli ve derin irdelenmesi ile birlikte uzun süre panteonun tanrı ve tanrıçalara karşı tefekkür ve adanma zorunlu görülmektedir. Yine de, dikkatli ve basamak basamak ilerlendiğinde, Tanrı Formlarına Bürünmek sadece okumakla elde edilmeyen kadim kültlerin derinlik ve güçlerine, uygulama ve fikirlerine içgörü sağlar.  

Tekniğin Özgeçmişi

"Bir yeri düşünün ve oradasınız. Bir şeyi düşünün ve osunuz."
"Tanrı Formlarına Bürünme"nin arkasındaki temel fikir, hepimizin içinde uyanmaya hazır potansiyel güçler vardır ve bu güçlerin kadim çağlardan beri idealleşmiş ifadeleri olan tanrı formlarıyla özdeşleşerek, rezonans ile kendi psişik varlığımızda benzeri güç ve bilgelikleri uyandırabiliriz.  
Kadim mitolojilerin sürüyle tanrıları, ilahi varlıkları ve kahramanları o zamanların en yüksek beşeri ideallerini ifade etmeyi  temsil ediyorlardı. Tuhaftır ki, bunlar halen modern uygulayıcıları aynı şekilde etkilerler, zira Batı dünyası yaşam sorunlarına eski Yunan veya Mısırı mitolojisi gibi yanıt verecek modern bir mitolojiden yoksundur.   
Yıldız Savaşları veya Uzay Yolu gibi modern mitolojilerin toplu bilinçaltımıza güçlü etkileri vardır, ama kadim kültlerdeki adanma, kutsal statü veya sosyo-politik konumdan yoksundur. Ayrıca, Ortaçağı ve Rönesans devrinden kalan modern kiliseler de direkt deneyim tekniklerine değer vermemektedir, sadece Roma Katolik mezhebi ve bazı azınlık Protestan tarikatlarda bazı metotlar bir şekilde varlığını koruyabilmiştir. Kısacası, eğer yaşamımızda bir ideali direkt yaşamayı sağlayan, içimizde Tanrının bir yönünü dirilten bir teknik istersek, o zaman kılavuzluk için dikkatimizi kadim kültlere çevirmeliyiz.     

Tekniğin Uyarlamaları

Tanrı Formlarına Bürünmek, pratik bir teknik olarak en az üç seviyede varolmaktadır. Uygulamanın ilk seviyesi en kolayıdır ve oturup seçilen varlık olduğunuzu imgelemekten pek fazla değildir - bu Thoth, Ptah, İsa vs. olabilir. Bu yüksek seviyelerde başarı için elzemdir ve uygulamada ekinlik ve aşinalık elde edilinceye dek devam etmelidir. Aynı şekilde daha önceki teknikte [?] madenlerden bitkilere sonra hayvanlara ve nihai olarak insanlara dek basitten daha karmaşık bürünmelere tırmandığımız gibi çalışılmalıdır.
İkinci seviyede, seçtiğiniz kutsal varlığı etüt etmek önemlidir, hatta bir dereceye kadar tüm panteonu etüt etmek isteyebilirisiniz. Bir tanrı formu seçerken her bir gezegensel güç için birini seçmek ve mümkünse onların aynı panteondan olmalarını sağlamak yaygın bir uygulamadır. Çoğu kez, birkaç sebepten dolayı Mısır tanrı ve tanrıçaları önerilmektedir. Birincisi, bunlar halen ezoteristler tarafından kullanılmaktadır, ve bu açıdan, başarıyı kolaylaştıran bir güce sahiptirler. İkincisi, onlar soyuttur - ne Yunan tanrıları gibi fazla beşeridir, ne de diğerleri gibi fazla erişilmezdir.      
Bundan sonra, bürünmek istediğiniz tanrıyı seçtikten ve onun görünümü, hareketleri, davranışlarını etüt ettikten sonra, onun suretini kalbinizde inşa etmeye başlarsınız. Yarattığınız imajla kendinizi rahat hissettikten sonra, tüm varlığınız kapsama alıncaya dek onu büyütmeye başlarsınız. Bu seviyede bir süre kalınız.  
Dolores Ashcroft-Nowicki'ye göre, Tanrı Formlarına Bürünmek salgı bezlerinizde yoğun bir basınç yapar. Bu muhtemelen çok fiziksel bir seviyede psişik merkezleri etkilediği içindir. Bundan dolayı herhangi bir psişik veya fiziksel dengesizlik yaratmaması için çok yavaş ve sabırlı bir şekilde yapılmalıdır. [1]

 

Bir Sonraki Seviye

Bir sonraki seviyede, tanrıyı içinizde büyütüyorsunuz ve bedeninizin dışında genişletip devasal boyutlara büyümesini sağlıyorsunuz. Evrende ona tekabül eden imajla özdeşleşmesine ve rabıta kurmasını isteyebilirsiniz. Bu durumda, tanrınız büyüyüp Evrende ona tam uyan imajla karşılaşır veya birleşir, aynı bir imajın yansımasıyla birleşmesi gibi.  
Liber O'da Crowley Kabalistik Kutsal İsimleri kullanarak yapılan Bürünmeyi anlatmaktadır. Aşağıdaki açıklama PON Kabala kursundan alınmıştır: [2]
Bu derse göre, Batı Majikal-Kabalistik Ritüel'de üç temel teknik vardır:  
  1. İnvokasyon ve Evokasyon Ritüelleri.
  2. Kutsal İsimlerin titreşimi ve sesli zikredilmesi.
  3. Uygulayıcının seçilen bir tanrısal formla özdeşleşmesi.
Bu üç unsura hakime olmak ya kişisel çalışmada (solo) ya da grup çalışmalarda (orkestra gibi) ritüele hakim olmak anlamına gelir. [3]
Önceden çalışma alanı arındırmak için bir defetme pentagram ritüeli, ve stabilize etmek için bir invokasyon pentagram ritüeli yapılmalıdır. 
Giren (Horus) İşareti - Steffi Grant  
Bu teknik Mısır tanrılarına veya diğer bir panteona aşina olmayı öngörür. Ancak daha önce belirtilen sebeplerden dolayı ve daha "majikal" oldukları için Mısır tanrı formları tercih edilir.  
Ritüellerle çalışma alanınızı hazırladıktan sonra, bir iskemlede "Firavun" veya "Mısır Tanrı duruşunda" oturunuz. Bu duruşta iskemlede dik bir şekilde oturulur, ayaklar iyice yere basar, sırt düz, eller avuç aşağı diz üstüdür.     
Seçilen tanrının sizden biraz daha büyük olup tüm varlığınızı sardığını ve onunla tamamen özdeşleştiğinizi hayal ediniz. Bu kısmı aceleye getirmeyiniz, ama bir sonraki adıma geçmeden önce duraklayınız. 
Özdeşleşme gerçekleştiği zaman, ayağa kalkınız, kollarınızı iki tarafa açınız, burnunuzdan derin bir nefes alarak alevli beyaz ışıkla yazılı tanrı ismini içinize solduğunuzu hayal ediniz. İsmin ciğerlerinize, kalbinize, güneş sinirağınıza, karnınıza ve ayaklarınıza inmesini sağlayınız.
Ayaklarınıza değdiği zaman, beden ve elerinizi öne atarken sol ayağınızı öne doğru atıp (yaklaşık olarak 30 cm.) "Giren" veya tanrı Horus duruşuna [giren işaretine] giriniz. Bunu yaparken, ismin ayaklarınızdan güç ve parlaklıkla yükselip burnunuzdan çıktığını hayal ediniz. 
İsmin sesinizle Evrenin uçlarına yayıldığını hissediniz.
Bir dakika ara veriniz, sonra sol ayağınızı geri çekerek sağ ayağınızın yanına getiriniz ve ve sol işaret parmağınızı dudaklarınıza getirerek Harpokrates - Sessizlik duruşuna [sessizlik işaretine] giriniz.
Başarıyı tarif etmek zordur, ama belirgin bir şey hissedilir. Eğer tek bir zikrediliş sizi yoruyorsa, bu sonuç alındığına dair bir gösterge sayılmaktadır. Yoğun bir ısı, terleme ve olası olarak ayakta durmakta zorlanma olacaktır.
Eğer tanrı isminin "bin bir şimşekle taşındığı gibi" yankılandığını işitirseniz, bu ses sadece ondan değil, ama sanki tüm evrenden gelen muazzam bir sesten gelecekse, bu da etkinliğin bir işareti sayılmaktadır.
Normal bilinç haline dönüş ne kadar uzun sürerse, deneyim o kadar iyidir.
Diğer bazı Altın Şafak otoriteleri tanrı ismin zikredilişinden önce, kalbe varlığın ismi veya sigilinin (imzası) [hayali olarak] yazılmasını, sonrada imajı çalıştığınız mabet alanının "Doğusunda" inşa edilmesi ve yüzünüz "Batıya" doğru ve sırtınız "Doğuya" doğru, arkaya imaja doğru yürüyerek içine girmenizi önermektedirler.[4]  

Harpocrates'e Bürünme

Altın Şafak sisteminde Bürünmede kullanılan ilk ve en önemli tanrı formu, Osiris'in oğlu Maddenin Efendisi Harpokrates'tir. Harpokrates: "tüm türeyişin nedeni olan, tüm doğanın ve tüm element güçlerinin tanrısıdır" ve bu meyanda "her şeyden önce vardı ve içinde her şeyi barındırır." [5]  
Harpocrates
Harpokrates imajı ve sembolizmine kendinizi iyice aşina ettikten sonra, denemenizi kısa bir gevşeme süresi ile başlayınız. İsterseniz çalışma alanınızı Küçük Pentagram Defetme Ritüeli gibi bir ritüele ile hazırlayabilirsiniz veya sadece basitçe kendinizin mavimsi beyaz ışıkla sarılı olarak imgeleyebilirsiniz.     
Sonrada, Harpokrates'in ilkel karanlıklardan ortaya çıktığını imgeleyiniz. Görüntüsü size gerçek gibi geldiğinde, öne çıkıp onun resimlerde tasvir edildiği klasik duruşuna geçiniz: Sol ayak 15 cm. sağ ayağın önüne çıkarınız ve sağ işaret parmağınızı dudağınızın üstüne sessizlik işareti yapınız. Harpokrates olduğunuzu hayal ediniz, imgeleyiniz, hissediniz. Sonra onun ismini titreşimsel bir sesle zikrediniz - Hoor-po-krat-ist, ve aynı zamanda kendinizin yaratılışın ilksel sularından ortaya çıktığınızı hayal ediniz.  
İmgeleme ayrıca aşağıdaki  hitabe ile daha güçlü kılınabilir:
“Hoor-po-krat-ist, Ey Sessizliğin Efendisi, Kutsal Lotusun Efendisi, Ey Hoor-po-krat-ist (duraklayınız ve invoke edilen gücü tefekkür ediniz). Her şeyin yaratıldığı suların alevli sakinlerinin başında zaferle duran sizsiniz. Eheieh'in adıyla ve Agla'nın gücüyle Sizi çağırıyorum. 
"İşte! O içimdedir ve ben onun içindeyim. Semavi sulardan Harpokrates olarak yükseldiğimde Lotus benimdir. Zira ben  Hoor-po-krat-ist'im, Lotus tahtlı Sessizlik Efendisiyim. Tanrı Ra ile kefelenmişim ve insanoğluna Kepra olarak tezahür ederim." [6]
Eğer başarılıysanız, olağanüstü bir yükselme ve mutluluk hissi ile dolabilirsiniz. 

 

Kutsal İsimleri

“Farklı adıyla bir gül…"
Biri açık, biri de gizli olmak üzere Mısırlıların tanrıları için ikişer isimleri olduğu sıkça söylenir. Tanrıların bu gizli isimleri Mısır rahiplerinin onlar üzerinde hakimiyet sağlamalarını ve mabetlerinde onları görünür şekilde celp etmelerine sağlıyordu. Geleneksel inançlara göre eğer bir tanrı, varlık, kişi veya şeyin ismini bilirseniz onu etkileyebilir veya kontrol edebilirsiniz. 
O halde, isimde ne vardır? Roche de Coppens'e göre:
“İsimler sezgi, düşünce, duygu ve diril enerjiler dediğimiz insan bilincinin çeşitli unsurlarını ileten ve belirten sembol ve psişik medyalardır. Bu bağlamda, İsimler, odaklanmış düşünce, duygu ve "enerji kümeleri" olarak insan bilincinin gerçek unsurlarıdır. Realitenin tek bir yönü, gücü veya varlığı üzerine odaklanan zihinsel mercanlardır. İsimler ayrıca ruhta belirli enerji ve bilinç hallerini uyarma, davet (invoke) veya celp (evoke) etmek için katalist olarak kullanılır. Kısacası, İsimler bilincimizi odaklayarak belirli bir varlığa rabıta kurma veya bilinç halini uyarlamak için kullanılan elimiz altında bulunan psiko-ruhsal yöntemlerdir. İsimler, aracıyla içimizde bilincimizin üstünde, altında veya dışında olan bir şeyin imaj veya suretini yaratabileceğimiz  entelektüel araçlardır... [7]    
"Ezoterik açıdan bir İsim bir şeyin geçici kanalı olmamızı sağlayarak ve onu bilincimizde yeniden inşa ederek veya ifade etmesini sağlayarak onu bilmenin yoludur.  [8]

Harpocrates

Birleşik Yaklaşım

Aşağıdaki teknik yukarıdaki tekniklerin bir sentez ve hülasasıdır, böylece çeşitli otoritelerin kullandığı ipuçlarından faydalanılmış olur.
  1. Çalışma alanı hazırlamak için pentagram veya benzeri bir ritüel uygulayınız.
  2. Eğer yerindeyse, uygun bir heksagram ritüeli yapınız.  
  3. Ya hazırladınız veya da Orfik İlahileri veya da Mısır Ölüler Kitabından bir alıntı gibi, klasik bir hitabe okuyunuz. 
  4. Kalbinizin içinde mükemmel bir şekilde bir kutsal varlığı imgeleyiniz.  
  5. Kutsal varlığın kalbinde onun sigil veya diğer bir işaretini imgeleyiniz.
  6. Bu imajın bedeninizin boyutlarına uyacak şekilde büyüdüğünü, onu sardığını ve kendi görüntüsüyle onu maskelediğini hayal ediniz.
  7. Ayakta dik durunuz ve ismi veya seçilen Tanrı Formun İsmi ile uygun Kutsal İsmi kalın titreşimsel bir sesle zikrediniz: "YHVH Aloah Va-Daath adına ben Ölümden Dirilen Efendi Osiris'im." Eğer tanrı Kabalistik Hayat Ağacı şemasına uymuyorsa, şu şekilde invokasyon yapınız: "Eheieh İsmi ve AGLA'nın gücüyle Ben ....'im. Bu Büyük Pentagram Ritüelindeki esas Ruh Elementi İsimlerini kullanmaktadır.  Her durumda, daha önce anlatıldığı şekilde isimleri içe solmak sonra güçlü bir şekilde dışa solup imgelemekte önem vardır. 
  8. İmajın devasal boyutlara büyümesini sağlayınız ve sizi birlikte taşısın, zira siz osunuz. 
  9. İsterseniz başak bir hitabe okuyunuz, veya sadece invokasyonunuzun sonuçlarını deneyimleyiniz. 
  10. Zaman doğru olduğunda, Sessizlik İşareti yap. Dinlen ve enerjiyi özümse.
  11. Defet ve ayağını tep, normal bilince dön.
“Son sözümüz olarak, yükseliş yoluna koyulmuş Adayın her zaman aklında tutacağı husus şudur: ÇALIŞMA  ilk başta KAFADA BİLİNMELİ, sonra KALPTE HİSSEDİLMELİ, daha sonra BEDENDE YAŞANMASI için İRADE TARAFINDAN YÖNLENDİRİLMELİ, böylece KELAM BEDENLEŞİR." [9] 

 

Lotus Ruhu - Kupka

Teknik için Psikolojik Destek

Assagioli'nın ‘Ideal Model'
“Hepimizin içinde kendimizin çeşitli modelleri veya ego modelleri - veya terminolojimize daha uygun olarak kişilik modelleri vardır. Bu tür modeller özellik, köken ve netlik açısından sadece farklı olmakla kalmıyor, bunlar bir yandan psikanalizin en önemli güçlüklerinden birini ve diğer yandan da doğru psikanalizin en kullanışlı uygulama alanlarından birini oluşturuyor. [10]  
Assagioli'ye göre gerçekten şimdi ne olduğumuzun bilincini engelleyen üç çeşit model türü vardır:
1) Kendimizin ne olduğunu inandığımız. Kendi özelliklerimizi abartmak veya olduğundan daha az görmek.
2) Ne olmak istediğimiz. Bunlar çoğu zaman idealize ve ulaşılmaz modeller.
3) Başkaları tarafından nasıl görünmek istediğimiz. Her bir model her bir ilişkiye özeldir.
Tabii ki, ayrıca üzerimize başkaları tarafından yansıtılan ve dolayısıyla ilişkilerimizi etkileyen modeller de vardır:
4) Başkalarının bizim ne olduğumuzu inandığı.
5) Başkalarının bizim nasıl olmamızı istediği.
6) Başkaları tarafından çağrıştırılan hakkımızda imajlar.
Assagioli'ye göre "İdeal Modeller"in arkasındaki mantık: "Her imajın faaliyete dönüşme eğilimi olan bir motor unsuru olduğu psikolojik yasayı kullanmak veya faydalanmaktır." Bu da imgelemenin gücünü ifade etmek için kuru ve objektif bir ifadeden başka bir şey değildir. Model önce statik olmalı, sonra da "hareket olarak tezahür" etmeli. Evreleri şöyledir: ilk başında fikir oluşturulur, eğer arzu edilir görünürse bu bir ideale dönüşür ve sonra azimli bir şekilde istenildiğinde form ve işlev olarak ortaya çıkar veya ifade edilir. [11]
Assagioli ayrıca idealler veya geleneksel "kahramana tapma"nın modern anlamda sporcu, film yıldız, iş adam, şöhret ve ahlaki açıdan şüpheli kişileri içeren "idola tapma" ile karıştırılmaması gerektiğini vurgular.
İdeal seçtiğimiz bir model ve kişi veya kişileri için dış görünümü kullanılmalıdır. "Bu modele ilham veren kişiye karşı kişisel bir bağımlılık değil, içimize yansıttığımız bir fikir, bir imaj olmalıdır." [12]
Daha ileri seviyede çalışmalarda tamamen yeni ve bütünsel bir kişilik bu şekilde "imgelenebilir" ve var edilebilir.
Görünmeyen Mabet (The Invisible Temple) eserinde Peter Roche de Coppens çalışmalarında "Tanrı Formlarına Bürünme ve Kutsal isimler"in kullanımda "İdeal Model" tekniğini anlatmaktadır. 
“Halen Paris'te oturan 85 yaşında öğretmenlerimden biri olan ve 25 yıla aşkın bir süredir bana ilham vermiş olan bir hanımın İsmini nasıl kullandığımın örneğini veriyorum:
Onun huzurunda dönüşüm yaşadım ve daha yüksek bir açıdan gerçek benliğimi yaşadım, daha diri, yaratıcı ve eli açık oldum, daha yüksek bir bilinç halinde bulundum. Onun İsmini zikrettiğimde, yalnızlık yerine hemen onun varlığını hissediyorum, kendimi Tanrıya, İnsanlığa ve Doğaya bağlı hissediyorum. Onunla birlikte bütün yaşadıklarım ve deneyimlediklerim hemen bana geri döner ve Ruhu benimle irtibat kurar. Olabileceğim daha iyi insan olma arzusuyla yeniden dönüşüm yaşarım. [13]    

Bürünme

Görünmezlik eserinde Steve Richard, Tanrı Formlarına Bürünme ile ilişkili olarak Altın Şafak Hermetik Cemiyeti uygulamaları ve görünmezlik ritüelini açıklamaktadır. Bu uygulama için kullanılan tanrı formu Mısır tanrısı Harpokrates'dir. Ancak uygulama sadece idealize kişilikler ve antropomorfik (insan şekli) arketiple sınırlı değildir. Hatta, yaratılışın değişik yönleriyle adım adım rabıta kurmak için çok daha pratik bir şekilde kullanılmaktadır.     
“Objenizi seçtiğiniz anda, sessizce otur, gözlerini kapat ve onu önünde imgele. Şimdi yavaş yavaş önünüzde içinden
Yaşam İlkeleri - Kupka
 geçebileceğiniz bir kapı boyutuna büyüyünceye dek imgelemenizle objenin boyutunu büyütünüz. Sonrada objeyle bütünleştiğinizi, birleştiğinizi, obje ile bir olduğunuzu hayal ediniz. Başarılı olduğunuzu ve seçtiğiniz objeyle özdeşleştiğinizi hissettiğiniz an, size gelen duygu ve duyulara karşı duyarlı olmaya çalışınız. Bir çelik parçası gibi olmak nasıl hissediliyor? Neye benziyor? Dokunma duyumlarını algılıyor musunuz? Objeniz ne kadar soğuktur? Dokusu nasıl? 
"Eğer bu deneme ile başarı elde ettiyseniz, ilk olacak şey, özdeşleşmek istediğiniz şeyle eğer fiziksel olarak değilse de, psişik olarak bizzat özdeşleştiğinizi hissedeceksiniz. Sonra denemeyi ilerledikçe, bu özdeşleşmeden direkt gelen duyumlar, sezgiler ve hatta düşünceler gelecektir." [14]
Madden, bitki, hayvan yaşam zincirinden yukarıya tırmanarak çalıştıktan sonra insanlarla çalışmaya başlayabilirsiniz. 
“Şimdi hayvan veya kişiyi önünde durduğunu imgeleyebileceksin, sonra da daha önceki gibi bilincinizin bir olup kaynaşacağa şekilde onunla bütünleştiğinizi hayal ediniz.
"Bu durumda, büründüğünüz kişinin tam arkasında durduğunuzu imgelemek isteyebilirsiniz, sonra da hayali olarak ellerinizi kişiye uzatıp diğer kişinin başının yanlarına koyunuz. Şimdi onun başını taktığınızı imgeleyiniz, diğer bir değişle, aynı bir ski maskesi gibi onun başını kendinizinkinin üstüne geçiriyorsunuz.  Bunu yaptıktan sonra, onun gözleriyle görmeyi, kulaklarıyla işitmeyi ve beyniyle düşünmeye çalışın. Düşünceleri düşünceniz, düşüncelerin düşünceleri olacaktır. Bu metotlar başkasıyla telepatik irtibat kurabilirsin, onun haberi olmadan aklına düşünce yerleştirebilirsiniz. [15] [Tercümanın Notu: Okült çevrelerde başkasının alanına izni olmadan müdahale etmek genel olarak etik dışı sayılır ve şer etkisi üç kez geri tepeceği konusunda genel bir görüş vardır.]  
Diğer bir yerde şöyle yazar:
“Bu son derece elverişli bir tekniktir ve abartmadan diyebiliriz ki, yetenekli bir öğrenci herhangi bir psişik geliştirme sisteminden tüm yararları, başka bir tekniği başvurmadan sadece bu tekniği uygulayarak elde edebilir. [16]

 

Simyasal Uygulamalar

Richard'in sözlerinden "bürünme" arkasındaki teori ve pratiğin sadece kabalistler ve panteon ve mitolojileriyle sınırlı olmadığını görebiliriz. Operatif simyagerler de bu tekniği kullanabilirler, hatta bazılarına göre laboratuar malzemeleriyle ve esrarengiz resimli kitaplarıyla çalışırken bilinçdışı da olsa kullanmaktadırlar.  
Çalışmayı, unsurlarını sürekli tefekkür etmekle ve iç benlikleri ile kullandığı dış malzemeler arasında bir enerji alışverişi varolduğunu idrak etmekle simyager için en sonunda bir bürünme deneyimi kaçınılmazdır. Hatta "birlik" deneyimi bir dereceye kadar içsel başarı veya inisiyasyonun göstergesi olduğu bile söylenebilir.  
Tekniğin bilinçli uygulanmasıyla, çeşitli el yazmalar, yazarları, zamanları ve kültürleri hakkında içsel bir uyanma yaşam, kısacası Çalışmalarını ruhlarından görme mümkün olacaktır.
Christian Rosencreutz, Flammel veya Saint Germain gibi büyük simyagerlerin şöhretleri efsanevi de olsa, Bürünme'yi kullanmak onların oluşturdukları arketiplere değmemizi sağlıyor. Kısacası, Kabalistlerin aynı Thoth, Osiris veya seçtikleri diğer tanrılara Büründüğü gibi onlara da "bürünebilirsin."   
Bu tekniğin diğer teknikler üzerindeki avantajı onun direkt oluşunda yatar. Çalıştığı zaman onun bilincindeyiz ve elde ettiğimiz bilgi ve deneyim çoğu zaman güçlü de olsa açık ve nettir. Psişik deneyim, rüya veya meditasyonları yorumlarken, Kabalistlerin danıştığı kafa karıştırıcı karmaşık bilinçaltı sembollerden sakınılır. Çoğu zaman bu çalışmanın semeri bir sezgi şeklindedir, bu da çalışmanın içerdiği deneyimin Briah Alemi seviyesinde olduğunu göstermektedir. Burada Tifaret sefirasının güçlerini - direkt deneyim güçlerini görebilmekteyiz.  

Sessizlik İşareti - Crowley

Özet

İster bir tanrı formu, bitki, maden, laboratuar aleti veya efsanevi bir kahraman olsun, Bürünme tekniklerin kullanımları sınırsızdır ve ister efsanevi bir karakterin "ideal modeli" olsun, kendimizi mükemmelleştirmek ve içimizin derinliklerinde gizlenmiş potansiyelleri açığa çıkarmanın direkt ve gerçek bir arzusuyla birleştirildiğinde, "bütünsel" ve "kutsal" bir varlığa dönüşmeye giderek yaklaşmaktayız. 
Belki de bu noktada aşağıdaki Hermetik alıntı metni aktarmakta fayda vardır:
“Eğer kendinizi Tanrıya eşit yapmazsanız, Tanrıya yaklaşamazsınız, zira benzeri benzer bilir. Maddi olan her şeyin içinden sıyrılın ve sıçrayınız ve kendinizi ölçümün ötesinde olan yüceliğe dek genişletiniz; tüm zamanın ötesine yükseliniz ve sonsuz olunuz, o zaman Tanrıyı tanıyacaksınız.    
"Size hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşününüz, ayrıca ölümsüz olduğunuzu ve her şeyi anlayabileceğinizi, tüm sanat ve bilimleri bileceğinizi tasavvur ediniz. Tüm canlıların ortamlarına aşina olunuz, kendinizi her şeyden yüksek tutunuz, kendinizde tüm zıtları bir araya getiriniz, sıcak ve soğuk, kuruluk ve nem. Daha doğmadığınızı ve halen rahim olduğunuzu, genç olduğunuzu, yaşlı olduğunuzu, öldüğünüzü, ölüm ötesi alemde olduğunuzu  hayal ediniz. Bütün bunları aynı anda imgeleyiniz, tüm zamanları ve yerleri, tüm madde, nitelik ve nicelikleri bir anda düşünün, o zaman Tanrıyı bilirsiniz.  
"Ama ruhunuzu bedeninize hapsedip, kendinizi aşağılayıp "Hiçbir şey bilmiyorum, hiçbir şey yapamam, kara ve denizden korkuyorum, semaya yükselemem; önceden kim olduğumu, ileride kim olacağımı diyorsanız, Tanrıyla işiniz ne? Eğer bedene ve şerre sarılırsanız, düşünceleriniz güzel ve iyi olan hiçbir şeyi barındıramaz. Çünkü Tanrıyı bilmemek şerrin zirvesidir, Tanrıyı bilebilmek ve onu bilmeyi istemek ve umut etmek, doğrudan iyiliğe giden yoldur ve gidilmesi kolay bir yoldur."    

[1] Kutsal Şerit Meditasyonu (The Sacred Cord Meditations) yazan Dolores Ashcroft-Nowicki, Aquarian Press, Wellingborough, Northhamptonshire, 1990. sayfa 107.
[2] Lesson 67, sayfa 5.
[3] Ibid ( " ).
[4] Bir Altın Şafak Mabedin Sırları (The Secrets of a Golden Dawn Temple) yazan Chic ve Sandra Cicero. sayfa 374.
[5] Ibid. sayfa 130.
[6] Ibid. sayfa 132.
[7] Ibid, sayfa 84.
[8] Ibid
[9] Saydam Mabet (The Invisible Temple) yazan Peter Roche de Coppens. Llewellyn sayfa 17.
[10] Psikosentez (Psychosynthesis) yazan Roberto Assangioli . sayfa 166.
[11] Ibid, sayfa 168.
[12] Ibid, sayfa 169.
[13] Roche de Coppens, sayfa 93.
[14] Görünmezlik - Görünmez olma Sanatı  (Invisibility - The Art of Vanishing) yazan Steve Richards, Aquarian Press, Wellingborough Northamptonshire, 19 . sayfa 125.
[15] Ibid, sayfa 126.
[16] Ibid. sayfa 124.

5 Eylül 2013 Perşembe

Enerji uyandırmak için ses dosyaları

Enerji akışını uyandrmak için özellikle kundalini reiki uygulamalarında ve çalışmalarında kullanabileceğiniz bir .rar arşivi.
Ses dosyalarının hepsini dinledim, bana göre hepsinin ayrı güzelliği var.
Buradan indirebilirsiniz

20 Ağustos 2013 Salı

Limon ve iğne büyüsü

Farklı renkte iğneler ya da çubuklar saplanmış bir limon daima şans getirir.

Rengarenk iğnelerle dolu bir limon size hediye edilmişse ve içlerinde hiç siyah iğne yoksa, bu hayatınızın mutlu, müreffeh ve neşe dolu geçeceğine delalet eder.

Fakat limonda birkaç tane siyah iğneye rastlarsanız, genelde iyi talih ve esenliğe işaret etse de ufak tefek sıkıntılar olacak demektir [Bu durumda, siyahların etkisini azaltmak için aşağıdaki seremoniyi yapmalı ve yakarmalısınız.].

Diana'ya Yakarı


Geceyarısı olur olmaz
Bahçeden bir limon kaptım
Kaptım limonu ve
Portakalı ve mandalinayı
Bu narin şeyleri dikkatle
Bir araya getirirken dedim ki:
Sen Güneş, Ay ve Yıldızların Kraliçesi
İşit beni! Sana sesleniyorum!
Bütün gücümle senden
İstediğim tadı vermeni bekliyorum
Bahçeden toplanmış şu üç şey
Limon, portakal, mandalina
Şans getirsinler bana
İkisi burada elimde
Diğeri kaderimin emrinde
Yıldızların Kraliçesi!
Bu meyve elimden düşmesin.

Bunları söyledikten sonra göğe bakın ve iki tanesini bakmadan atın. Eğer elinizde kalan limonsa bulabildiğiniz kadar renkli iğne bulun ve limona dikkatlice saplayın. Limon iyi talih müjdelediği için ister sevdiğinize ya da yakınınıza verin, ister kendinize saklayın.

Eğer arzunuz birinin başını belaya sokmaksa, renkli yerine siyah iğne kullanın. Fakat bunun için şu lekilde yakarmalısınız:

Tanrıça Diana, sana yakarıyorum
Vargücümle sana sesleniyorum
Huzur nedir bilmeyesin
Gelmezsen bana yardım için.
Bu yüzden yarın, öğle suları
Elimde bir kadeh şarap, seni bekleyeceğim
Bir cam parçası ya da mercekle
Büyü için onüç iğne getirdim
Hepsi de birbirinden kara
Fakat onları sen sapla Diana!

Benim için cehennemden çağır iblisleri
Güneşe arkadaşlık etsinler
Getirdikleri o kavuran ateş
Güçle dolsun taşsın
Güneş bu şarabı kaynatsın
İğneler alkor olsun ısıyla
Ve limonuma saplansınlar
Ki onu kime vermişsem
Huzur ve refah nedir bilmesin asla.

Eğer bu ricamı kabul etmişsen
Bir işaret göster lütfen
Burada üçüngü gün
Gelip geçerken
Bir ses ya da nefes
Uğuldayan rüzgar, takırdayan yağmur
Ya da çatırdayan dolu ovalara
Eğer üçünden birini göstermezsen
Huzur Diana, nedir bilme sen
Sana yolladığım duayı kabul et öylece
Yoksan zulmederim sana gündüz gece!

Portakal Güneşin meyvesi olduğundan, rengi açık sarıya çalan limon Ay'ı, yani Diana'yı ima eder. Ama büyü için seçilen limon daima yeşil olmalıdır çünkü katıdır ve siyaha döner. Portakal ya da limon kabuğundan biraz basınç ve yapışkan yardımıyla envai tür işte kullanılabilecek sert maddeler yapılabileceği pek bilinmez.

Alıntıdır!

Dianic aşk büyüsü

Diana'ya ve Ay'a tapan bir büyücü eğer bir kadının aşkını kazanmak isterse onu köpeğe dönüştürebilir. Kadın kim olduğunu, bildiği herşeyi unutacak ve koşa koşa büyücünü evine gelecektir. Evde, tekrar doğal formuna bürünecek ve onunla olacaktır. Ayrılma zamanı gelip çattığında, tekrar köpek olup evine gidecek ve orada yine kadın haline gelecektir. Ona hayalmış gibi gelen bir iki anıdan başkasını hatırlamayacak, en sonunda yine köpeğe dönüşecektir çünkü Diana'nın yanında ezelden beri bir köpek varolagelmiştir.

Evine aşk getirmek isteyen büyücü şunları söyleyerek bu büyüyü yapmalıdır:

Bugün Cuma, canım erken kalkmak istedi. Zengin bir lordun kalbini kazanmak istediğim kızını görmüştüm ve pek iyi uyuyamadım. Fakir olsaydı, onu parayla elde edebilirdim ama karun gibi zengin, bu yüzden umutsuzum. Bana yardım etmesi için Diana'yı çağıracağım.

Diana'ya yakarı


Diana, güzel Diana!
Güzel olduğun kadar iyisin de
Sana hep inandım
Sana sevilmenin hazzını yaşattım
Şimdi sıra sende
Sen istersen herşey olur
Yapamayacağın şey yoktur
Dileğimi yerine getireceksen
Ne olur kızın Aradia'yı çağır
Yolla onu sevdiğimin yatağına
Ki bir köpek halini alsın
Ve yanıma, odama gelsin
Ama gelir gelmez senden ricam
Sonra insan şeklini alabilir
Arzuladığım çekiciliğine bürünebilir
Ruhlarımız neşeyle tatmin olana dek
Sevişelim doyasıya
Ulu Peri Kraliçesinin
Ve onun adil kızı Aradia'nın ihsanıyla
Tekrar köğeğe çevir onu
Sonra da yine insan biçimine!
Böylece Aradia'nın etkisi altındaki kız hiçbir şeyden şüphelenmeden ve kimseye görülmeden, bir köpek olarak dönecektir evine; Aradia'nın tesiriyle bunun bir rüya olduğunu sanacaktır.

Alıntıdır!

4 Ağustos 2013 Pazar

En Geniş Türkçe Paganizm ve Doğacılık İncelemesi

Paganizm İncelemesi



Bir çok yerli ve yabancı kaynak kullanılarak, neo-paganlarla konuşularak ve ritüel ve kutlamalara kadar incelenerek yazılmış bu makale şüphesiz dünyanın en geniş ve ayrıntılı Türkçe Paganizm incelemesidir.






Dünyanın En Geniş Türkçe Paganizm ve Doğacılık İncelemesi

Bu konuyu yazmaya aslında 3 yıl önce, Londra’da Hıristiyanlık öncesi tarihi mekânları gezerken farklı bir neo-pagan ile karşılaştıktan sonra, daha öncesinde oldukça sıradan olduğunu düşündüğüm bu kültürü incelemeye karar verdim. Araştırmalarım sırasında birçok pagan geleneğine ve farklı pagan inanışlarına şahit oldum. Daha sonraki araştırmalarımda, Pagan kültürünü incelerken üç büyük İlahi din olan, İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik konusunda da bazı ilginç noktalar yakaladım. Her ne kadar Paganizm, hayat görüşümde büyük bir etki bırakmasa da sonuç olarak bu ilginç yeşil kültürü, yani paganizmi rotalife.com da yazmamak olmazdı.

DOĞAYI ANLAMA
Paganizmi diğer dinlerden ayıran en büyük özellik doğayı anlamaktır. Paganizm doğanın işleyişine dini görüş olarak bakılmasıdır. Anti-milliyetçilik, feminizm, cinselliğin kutsallığı, tanrıça kavramı, bitkilerin ve hayvanların kutsal kabul edilmesi pagan kökenli unsurlardır.
PAGANİZM VE ÖZ PAGANİZM
Genel anlamda Paganizm İlahi dinler dışındaki dinler için kullanılır. Dünyanın birçok yerindeki farklı inanışlar, mitoloji hatta putperestlik bile paganizmin bir sınıfı olarak kullanılır. Lakin bu sınıflandırma tamamen yanlıştır. Bozulmamış Ana (Öz) Paganizm’den bahsedecek olursak, tek tanrıçaya (doğa ana) ibadet vardır. Bunun dışında tek tanrıçadan daha güçsüz ve alt seviyede bazı tanrı ve tanrıçalara paganizmin çeşidine göre inanılabilir ya da inanılmayabilir. Putperestler gibi heykellere tapınma olayı paganlarda görülmez. Öz paganizmi aslen doğa dini olarak görmek daha doğru olacaktır. Öz paganizm ile genel anlamda günümüzün paganizminin en önemli farkı şudur: günümüzde paganlar tanrı ve tanrıça’ya, bazı mitolojik karakterlere ve daha fazlasına taparlar, öz paganlar ise tek tanrıçaya (doğa ana) ve ondan düşük bazı tanrılara inanırlar. Öz Paganizm, sadece Asya, Doğu Avrupa ve Amerika’da görülmüş olmasına rağmen, günümüzün paganizmine 7 kıtada rastlanabilir.
PAGANİZMİN KÖKENİ
Paganizmin kökeni hakkında neredeyse hiçbir kaynak yoktur ancak bazı kabullerden yola çıkabiliriz. Dünya’ya dinin ilk olarak Âdem ile Havva’dan geldiğini kabul edersek, paganizm, Âdem’in ve Havva’nın getirdiği dinin, zaman içinde insanoğlu ve başka etkenler tarafından değiştirilmiş halidir çıkarımını yapabiliriz. Paganizmin ilk hallerinde, yani öz paganizmde tek tanrıça vardır. Buradaki teklik kavramının ilahi dinlerden alındığını söyleyebiliriz. Ayrıca paganizm ile ilahi dinler arasındaki etkileşim de bu yolla açıklanabilir. Daha sonraki zamanlarda ise paganizm iyice değiştirilmiş ve değişik türlerde çok tanrılı pagan dinleri ortaya çıkmıştır. Çok tanrılı pagan dinleri ise mitolojiye, wicca ve cadılık kültürüne yol açmıştır. Doğa dini içten içe büyü dinine dönüşmüş ve nihayetinde şimdiki halini almıştır. Ayrıca daha sonraları İlahi dinler de çoğu zaman mitolojik ve pagan inançtan etkilenmiştir. Örneğin: nazar boncuğu, haç, yılbaşı, türbe vb. ( bu konulara yazının ileriki kısımlarında döneceğiz ). Kısaca, İlahi din bozularak öz paganizmi, öz paganizm genel anlamda bilinen paganizmi, genel paganizm ise tarihteki birçok efsane ve mitolojiyi yaratmıştır.

Öz paganizmin gelen özellikleri:
- Tek tanrı (tanrıça) olan doğa anaya inanırlar. Bunun yanında yardımcı tanrılar olabilir.
- Şeytan inancı yoktur, varlığını kabul etmezler ancak cehennemsiz ahrete inanırlar.
- Herhangi bir kurtarıcıya inanmazlar, doğa kendini korur.
- Tanrıça herkese karşı adaletlidir, taraf tutmaz.
- Doğa enerjisine inanılır.
- Doğa, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar, insanlar (kısaca canlı varlıklar) ve gök cisimleri kutsaldır.
- Sınırlı doğal dengeye inanılır. Doğum, üreme ve ölüm kutsal bir döngüdür.
- 5 ana elemente inanılır.   
- Mutlak kadın-erkek eşitliği vardır. Irk ve dil farkı reddedilir.
- Kadın ve doğurganlık kutsaldır. Doğanın içindeki her varlık kutsaldır, boş yere zarar verilmemelidir.
- Her şeyin bir zıttı vardır, tanrıçanın ise zıttı olmadığı için tanrıçadır.
- Temeli Avrasya’dır.


Genel anlamda paganizmin özellikleri:
- Birçok tanrı ve tanrıçaya inanırlar. Tüm tanrılar ve tanrıçalar tek tanrıdır ve tanrıçadır.
- Şeytan, cennet ve cehennem inançları yoktur.
- Doğanın seçtiği bir kurtarıcı olabilir.
- Tanrı doğayla bütünleşmiştir, doğanın içindeki varlıklara adaletlidir.
- Doğa, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar, insanlar (kısaca canlı varlıklar), gök cisimleri ve tanrıça adına yapılmış heykeller kutsaldır.
- Hıristiyanlık ile aynı temele sahiptir. Daha doğrusu Hıristiyanlığı etkilemiştir.
- Ölümsüzlüğün var olabileceğine inanılır.
- 4 ana element ve onların birleşmesinden oluşan ruh gücüne inanılır.
- Birçok gizli cemiyet ile bağlantılı olduğuna dair kaynaklar vardır.
- Kadın ve doğurganlık kutsaldır.
- Her şeyin bir zıttı vardır, tanrı varsa tanrıça da vardır.
- Temeli Avrupa ve Mısır’dır.
DOĞA ANA ( Mother Nature )
Doğa Ana ya da diğer adıyla Tabiat Ana, paganizmin en büyük tanrıçasıdır. Paganizme göre dünyada var olmuş her canlı veya cansız Doğa Ana tarafından yaratılmıştır. Karakteristik rengi yeşildir. Doğayı, evliliği, sevgiyi, korumayı, hamileliği, anneliği ve tarımı temsil eder. Doğa Ana, Dünya Ağacı ile özdeşleşmiştir. Beş ana elementten toprağı temsil eder. “Nature” doğum ve doğuştan gelen özellikler anlamına gelen “Natura” kelimesinden türemiştir. Farklı inanç sistemlerinde farklı adlarla ancak benzer özelliklerle bulunmuştur. Bunların en bilinenleri “Gaia (Yunan), Terra (Roma), Eingana (Avustralya), Asherah (Arap) ve Jord( İskandinav)”dur. Günümüzde ise Doğa Ana için en çok Gaia ismi kullanılmakta.

 

Doğa Ana önceleri birçok Pagan dininde en büyük yaratıcı tanrıça olarak görülmüştür. Ancak daha sonra Hıristiyanlığın Avrupa’da yayılışı ile birlikte Doğa Ana farklı bir konum elde etmiştir. Bu statüde Doğa Ana, tanrı tarafından yaratılmıştır, bir tanrı değil doğanın koruyucusu olan melek türünde bir varlıktır. Modern hayatta ise Doğa Ana hala, doğa ile özdeş olarak şiirsel anlatımlarda kullanılmaktadır.
TEK TANRILI PAGANIZM
Bazı neo-paganlara göre paganizmde “her şeyin zıttı vardır, bu yüzden tanrı var ise tanrıça da vardır” şeklinde bir kural vardır. Ancak paganizmin temeline baktığımızda bu kural tamamen geçersizdir. Öncelikle Paganizm’de tanrı inancı vardır ama şeytan yoktur yani tanrının zıttı yoktur. İkinci olarak birçok pagan dininde tanrıça vardır ancak tanrı yoktur. Kısaca paganizmde sadece tanrıça, sadece tanrı veya ikisi birden olabilir. Doğa Ana’ya inanan birçok pagan dini ise genelde tek tanrılı ( daha doğrusu tek tanrıçalı ) olmuştur.
DÜNYA AĞACI ( World Tree)
Dünya Ağacı ya da diğer adıyla Hayat Ağacı, şüphesiz dünya üzerindeki eski zamanların dinlerinin en büyük ortak özelliğidir. Amerika’dan Türk tengriciliğine, Yunan Mitoloji’sinden İskandinavya’ya ve Perslere kadar uzanan dünyanın 6 kıtasındaki birçok pagan dininde bulunan Dünya Ağacı, aynı zamanda paganizmde Doğa Ana’nın en büyük sembollerinden biridir. Farklı bölgelerdeki birçok dinin Dünya Ağacı’nı barındırması dinlerin ortak bir kökeni olduğu iddiasını güçlendirmektedir ( bu konuya daha sonra geleceğiz ). Dünya Ağacı, İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik, Şamanizm, Paganizm, Zerdüştlük, Çin, Hint, Avrupa ve Mısır geleneklerinde sıklıkla rastlanır. Bazı küçük ayrıntılara sahip olmasına rağmen, temelde bütün bu Dünya Ağacı simgeleri aynıdır.
Genel inanışa göre, ağaçlar saygı gösterilmesi gereken canlılardır ve onların da ruhları vardır. Hiçbir şekilde günah işleyemeyecekleri için ruhları saftır, kötülük barındırmaz. Dünya ağacı batıda daha çok Dünya Ana ile özdeşleştirilmiştir, hatta bazı pagan dinlerinde Dünya Ağacı’na tek tanrıça olarak tapılmıştır. Avrupa paganizmi, Türk ve Moğol Tengriciliği ve birçok başka dinde Dünya Ağacı, yer ve gök dünyasını birleştiren bir konumdadır. Ayrıca bazı inanışlara göre Dünya Ağacı dünyanın merkezinde bulunur ve ölümsüzlüğü temsil eder.
Dünya Ağacı dışında kutsal kabul edilen başka ağaçlar da vardır. Örneğin, Hıristiyanlıktaki Çam Ağacı süsleme olayı paganların doğadaki ölümsüzlüğün sembolü olarak çam ağaçlarını görmesi ve onları kutsal saymasıdır (çam ağaçları yaprak dökmez, bu yüzden ölümsüz olduğuna inanılmıştır ) .Doğada bulunan ağaçlardan hangilerinin kutsal olacağı ve hangisinin Dünya olacağı inanışlarda farklılık göstermektedir. Ancak kesin olan, kutsal bir ağacı kesmenin yasak oluşudur. Kutsal ağaçlardan birini kesen insan sonsuza kadar veya affedilinceye kadar lanetlenir.      
Öz Paganizmin en büyük özelliği olan doğayla birleşme kavramının en yoğun göründüğü inanış Dünya Ağacı’dır. Dünya Ağacı’nın iyileştirme yeteneği vardır ancak asla diriltme yeteneğine sahip değildir. Bunun nedeni de öz paganizmin doğayı merkez alması ve dirilmenin doğal bir durum olmamasıdır. Dünya güçlüdür, insanların ruhunu yansıtabilir ancak tamamen normal bir ağaç kadar savunmasızdır ( tıpkı doğa gibi ). İnsan doğa ve ağacını korumalıdır. Dünya Ağacı 5 ana elementten toprağı temsil eder ve Doğa Ana’nın en güzel eseridir. Paganlara göre Dünya Ağacı huzura ermenin (yaşarken ve ölüyken) en mutlak yoludur.
HAYAT ENERJISI VE DOĞANIN 5 ANA ELEMENTİ
Birçok antik uygarlık doğayı oluşturan temel 5 element olduğuna inanmıştır. Bu elementlerden hava (rüzgâr), su (sıvı), ateş ve toprak (dünya) genel olarak değişmeksizin Asya veya Avrupa fark etmeden aynıdır. 5. element ise cennet, ruh, can, aether, ether gibi isimlerle anılmıştır. Pagan kaynaklarına baktığımızda bu 5. elementin aslında daha çok ruh ve yıldırım (elektrik) için kullanıldığı gözükmektedir. Günümüzde çok kullanılan astroloji ise binlerce yıl önce paganlar tarafından 5 element ile kullanılmıştır. İnanışa göre, her insanın içinde 5 element enerjisinden biri vardır. Bu enerji miktarları kişinin karakterini belirler:
Toprak: Doğurganlığı ve sevgiyi (şefkat) temsil eder. Sembolü ağaçtır. Sembolik sayısı 4’tür. ( Nature )
Su: Duygusallığı ve aşkı temsil eder. Sembolü balıktır. Sembolik sayısı 5’tir. ( Water )
Ateş: Güç, şehvet ve hırsı temsil eder. Sembolü aslandır. Sembolik sayısı 3’tür. ( Fire )
Hava: Adalet, onur ve aydınlanmışlığı temsil eder. Sembolü kartaldır. Sembolik sayısı 2’dir. ( Air )
Yıldırım: Zekâ ve çalışkanlığı temsil eder. Sembolü arıdır. Sembolik sayısı 1’dir. ( Sky )
Not: Yıldırım bazen Ruh olarak tanımlanmaktadır.
Ruh: Tanrısallığı temsil eder. Sembolü insandır. Sembolik sayısı 1'dir. ( Soul )
PAGANİZMDE ÖLÜMSÜZLÜK
Elektrik binlerce yıl önce can olarak temsil edilmiştir, ancak beynin düşünürken elektrik akımı kullandığı ve ex durumunda bu elektrik akımının tamamıyla yok olduğu oldukça yakın döneme ait bir buluştur. Ayrıca yine mitolojik kaynaklarda ether gücünün cansız varlıklara can verebileceğinden bahsedilmiştir ve bu güç yine elektrik (yıldırım) olarak temsil edilmiştir. Ek olarak tanrının binlerce yıl gökyüzünde yaşadığının farz edilmesi (hala inananları var) aynı zamanda ether gücünün de gökle bağlantılı olması ve insan ruhunu temsil etmesi, gökyüzünden toprağa doğru iniyormuş gibi görünen yıldırımın, sanki tanrı tarafından gökten yeryüzüne yollanan insan ruhuna benzemesi ilginç bir durumdur. Son olarak Paganlar insana en uzak elementleri ateş ve elektrik olarak görmüşlerdir ki, bildiğimiz gibi (kesme-yarma işlemi hariç) geri döndürülemeyen yaraların veya en net ölümlerin birçoğu elektrik akımı veya yanma (daha önce bahsettiğimiz kanser, radyasyon vs.) yüzünden olur. Ayrıca yine bu yüzdendir ki, elektroşok gibi bir yöntem kalbin atmasını sağlayabilmektedir. Kısaca, paganlara göre doğa ile bütün olmak ve 5 elementin gücü ile sonsuz hayat mümkündür. Ancak tanrıça hariç kimse ölümsüz olamaz, çünkü 5 elementi yaratan doğa ananın kendisidir.
AŞK VE SEVGİ ARASINDAKİ FARK
Aşk ile sevgi birbirinden farklı olgulardır. Tanrıya duyulan sevgidir, anneye ve babaya duyulan da sevgidir. Kişinin karısına, çocuğuna duyduğu da sevgidir. Peki, aşk nedir? Aşk dünya nüfusunun sadece çok küçük bir kısmı tarafından keşfedilmiş bir duygudur. Kadın ve erkeğin eşit olmadığı toplumlarda aşkı anlamak imkânsıza yakındır.
Kişi genellikle kendine uyan biriyle değil, ortamdaki en iyi kişiyle bir olmak ister. Buna şöyle bir örnek vereyim: Daha önce 3 kişi ile yaptığım basit bir testi anlatmak istiyorum. Her kişinin önüne iki adet farklı elbise koydum. Bunlardan biri pahalı ve marka; diğeri ise, kişinin normalde giydiğine yakın ve ona yakışan bir tarz elbise idi. Elbiselerin fiyatları da kişilere söylendi. Sonuçta, herkes kendine uyan, yakışan ve sevdiği kıyafeti değil, pahalı olanı aldı.
Kişilerin âşık olacağı, kendisinin zıt cinsi olan eşler yerine, sadece hoşlandığı ve daha kaliteli olduğunu toplumun etkisinde hisseden bir eşle evlenmeleri sonucu, boşanmalar ve aile içi şiddet, bunların sonucunda ise dengesiz yeni nesil ortaya çıkar.
Aşk, gerçek aşk; âşık olduğu kişi uğruna diğer bütün sevdiklerinden vazgeçmektir, ancak tabi ki günümüzde böyle bir şeyin olması pek de mümkün değildir. Zaten bu yüzden 21. Yüzyılda, mantık evliliği, beşik kertmesi vb. denen sapkın ve iğrenç fikirlerin olduğu ortamda gerçek aşk oranı 0’a yakındır.
LILITH VE KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ:
Lilith, Musevilik ve Hıristiyanlık inançlarından, Âdem’in ilk eşidir. Lilith’in hikâyesi Avrupa kültürünün kadın üzerindeki baskısının, kadını ikinci sınıf ve şeytani olarak gören zihninin bir göstergesidir (Hint-Avrupa dil ailesinde, dillerde bile erkek-kadın ayrımı göze çarpar, kadın ve erkek için ayrı cinsler, zamirler ve kelimeler vardır – bu Asya dillerinde örneğin Türkçe’de böyle değildir).
Tekrar Lilith’e dönecek olursak; Musevilik ve Hıristiyanlık’ta Lilith, Havva’dan önce Âdem’in ilk eşidir. İslamiyet’te ise böyle bir durum yoktur, ilk insanlar Âdem ve Havva’dır.
Lilith efsanesi mitolojinin karışımı ile oluşmuş bir öyküsel anlatıma sahiptir. İşte Hıristiyanlık ve Musevilik’te yaratılış destanı:
Tanrı, insanı çift olarak yaratmıştır. Bir erkek ve bir dişi… İlk erkek Âdem, ilk dişi ise Lilith’tir. İkisi de çamurdan yaratılmıştır. Aynı anda ve aynı maddeden yaratıldıkları için Lilith, kendini Âdem’le eşit görmektedir. Âdem ise, Lilith’in ona hizmet etmesini istemektedir. Bazı kaynaklara göre, Âdem, cinsel ilişki sırasında Lilith’in altta olmasını istemektedir ( bunu kadına karşı üstünlüğü olarak görmüştür ), ancak Lilith bunu aşağılama olarak kabul ettiği için kabul etmez. Sonunda, Âdem’in baskılarına ve kendine üstünlük taslamalarına dayanamayan Lilith Âdem’i ve cenneti terk ederek dünyaya kaçar ve orda şeytan ile birlikte olur. Bir süre sonra cennette yalnız kalan Âdem Lilith’i özlemeye başlar ve Lilith’i geri getirmesi için Tanrı’ya yalvarır. Olay tamamen Âdem’in suçu olmasına rağmen ( durum Âdem’in sürekli olarak kadına üstünlük taslaması, ona hükmetmeye çalışmasıdır) tanrı Âdem’in yanını yer alır. Daha sonra Tanrı üç meleğini elçi olarak gönderip Lilith’e “evine dön” çağrısı yapar. Lilith reddeder. Melekler Lilith’e geri dönmemesi halinde her gün yüz çocuğunu öldüreceklerini söylerler. Ve de öldürürler. Lilith, duyduğu acıyla bundan sonra Âdem soyundan gelen bütün çocukları öldüreceğine yemin eder ve tanrının karşısında yer almaya karar verir. Lilith'in dönmesinden ümidi kesen ve Âdem’in ısrarlarına dayanamayan Tanrı, Âdem uyurken onun kaburga kemiğinden Havva'yı yaratır. Havva, Âdem’den yaratıldığı için ona karşı çıkamayacağı düşünülmüştür. Havva Lilith'e çok benzemektedir ki Âdem uyanınca yanında bulduğu kadının başka biri olduğunu anlamaz. Havva’nın kendisine Lilith gibi karşı çıkmayıp boyun eğmesini ise kendisinin başarısı olarak görür.
Lilith efsanesinden doğan batıl inançlar: Hamile kadınların ve bebeklerin üzerlerine ve çevrelerine nazarlıklar takmak, cinselliğin aşırı tabu olarak görülmesi vb.
Görüldüğü üzere, haklarını arayan bir kadın olan Lilith’e yapılan eziyet, Âdem’in maçoluğu ve iki kadın arasındaki farkı anlayamayacak kadar zeki olamaması, tanrının taraf tutması, tanrının meleklerinin cinayet işlemesi, tehdit etmesi vb. durumları barındıran bir inanış, bir dinin, Musevilik ve Hıristiyanlığın, ataerkil, ayrımcı ve baskıcı Avrupa kültüründen etkilendiği, bozulduğu ve yoldan saptığı apaçık ortadadır. Hıristiyanlık’ın bozulması ile ilgili konulara daha sonra geleceğiz.
PAGAN RİTÜELLERİ VE CİNSELLİK
Paganizmde cinsellik önemlidir. İnsanın en önemli görevlerinden biri üremektir. Hıristiyanlık ve Museviliğin baskılarına ters olarak Paganizm kişiyi cinselliğe teşvik eder. Pagan inanışına göre kişi yaklaşık 16 yaşından sonra cinsel ilişkiye girebilecek düzeydedir ve girmelidir. Paganizmin ana tanrıçası Doğa Ana, doğurganlığın sembolüdür. Bu yüzden Tanrıçaya yaklaşmanın, onla bütün olmanın, ona ibadet etmenin en güzel yollarından biri cinselliktir. Paganlar cinselliğe doğal ihtiyaç, zevk ve ibadet olarak bakarlar.
Paganizmin en ilginç konularından biri ise, erkek eşcinselliğine çok sıcak bakılmamasına rağmen, kadın eşcinselliği yani lezbiyenliğin Paganizm’de tamamen doğal olmasıdır ( hatta bazı Pagan inanışlarında kutsal). Bunun nedeni ise, tanrıçanın dişi olarak görülmesi ve erkek yerine bir dişiye hayran olmanın daha onurlu bir davranış olduğudur. Hatta iki eşcinsel kadın ile bir adet erkekten oluşan üçlü cinsel ilişki yine aynı nedenle kabul görmektedir.
Paganizm'de bulunan ilginç cinsellik geleneklerden biri de ilişki sırasında sıvının kutsallığı üzerinedir. Öz paganizm hiçbir şekilde koruyucuları, kondom ve türevlerini tasvip etmez. İlişkiye girildiğinde sıvı alış verişi olmalıdır. Bu yüzden cinsel ilişki gibi aynı zamanda öpüşme ve eşlerden birinin vücudu ile diğer eşin oral teması da kutsal sayılmaktadır. (Bu yüzden öz paganizmde cinselliğin elementi aynı zamanda su'dur.)

Pagan inancına göre yaratmak Tanrıça’ya mahsustur. İki kişinin cinsel birleşmesi sonucunda üreme durumunda tanrıçanın işini yapmış ve bir nevi kutsallaşmış olurlar.
BİR PAGAN DİNİ OLARAK HIRİSTİYANLIK:
Hıristiyanlık’ın kutsal sembolleri olan balık ve haç pagan kökenlidir. Haç, Zodyak takviminden, balık ise pagan burçlarından alınmıştır.
Zodyak takviminin eski versiyonlarında ortada güneş tanrısı yer alırken, Hıristiyanlık’ın yayılmasından sonra ortadaki tanrının yerini İsa almıştır. Güneş tanrısının kutsal günü olan Pazar günü ( Latin dillerinde Güneş Günü ) olması ve aynı şekilde Hıristiyanlık’ın da kutsal gününün kutsal günün Pazar günü olması tesadüf değildir. İsa, pagan tanrılarından Güneş Tanrısının yerini almıştır.
Hz. İsa’nın kısaca 25 Aralık’ta doğduğu, çarmıha gerildiği, üç gün ölü kaldığı ve tekrar dirildiğine dair bir inanış hâkimdir. Ancak bu hikâye de aslen pagan kökenlidir. Eski pagan tanrılarından Horus, Attis, Krishna, Dionysus ve Mithra da aynı şekilde 25 Aralık’ta doğmuş, çarmıha gerilmiş, üç gün ölü kalmış ve tekrar dirilmiştir, inanışa göre.    
Peki, neden 25 Aralık? Bu olay tamamen astrolojiktir. İsa’nın lakaplarından “doğunun yıldızı” aslında Sirius denen bir yıldızdır ve onu takip eden 3 adet “3 kral” adında yıldız bulunmaktadır. Tahmin edeceğiniz gibi Hıristiyanlık’ta da üç adet kral İsa’yı takip etmişlerdir. 25 Aralık ise güneşin doğum ve batımıyla ilgili bir tarihtir. Ayrıntılı bilgi için “Zeitgeist” filminin birinci bölümünü seyretmenizi öneriyorum.
Size bırakacağım bir konu, paganizmdeki kutsal üçlü ( Holy Trinity ) ile hıristiyanlık’ta ki kutsal üçlü ( Holy Trinity ) inancını karşılaştırınız, tamamen aynı olduğunu göreceksiniz.
Bir fıkra: Bir gün adamın biri Vatikan’ı ziyaret eder ve oradaki kardinal ve rahiplere “Hıristiyanlık bu değil, dini bozdunuz” diye sitem eder. Kardinaller ise “evet biliyoruz, gerçek Hıristiyanlık bu değil der”. Daha sonra Kardinallerden birisi eliyle duvardaki İsa figürünü göstererek “ ancak durum öyle bir hal aldı ki, İsa gökten inip din bu değil dese, onu da aforoz ederiz.” der.
MUSEViLİK’TE MANTIK HATASI:
İlginç durumlardan biri, Musevilik’te sürekli olarak insan halkının tanrı ile pazarlık yaptığı vurgulanmıştır. Pazarlık yapan bir tanrı, mantıksal olarak insana muhtaçtır. Ancak ilahi dinlerin tamamı tanrının kimseye muhtaç olmadığı ve sonsuz güce sahip olduğundan bahseder. O halde Musevilik kendi içinde çelişir. Ayrıca, Museviliğin milliyetçi bir din olduğunu, milliyetçi bir tanrının ise olamayacağını eklemek yanlış olmayacaktır.
İSLAM’DA ETKİLEŞİMLER:
Ağaca çaput bağlamak, türbelere ziyarete gitmek, mezar taşı kullanmak ve daha birçok gelenek, paganizmden İslam’a geçmiş çeşitli alışkanlıklardır. Hemen hemen bütün İslam ülkelerinde benimsenmiş kubbe şeklinde cami yapımı aslen, Bizans’tan alınmıştır. Bizans İmparatorluğu ise tanrıça Kibele etkileşimleri ile kubbe mimarisini geliştirmiştir. Kubbe, Kibele’nin sembolüdür. Hatta tarihteki ilk kubbe şeklinde yapı, Roma’da Milattan Önce 27-25 yılları civarında yapılan, pagan tanrıları için tapınak olan Pantheon’dur. Ayrıca yeşilin ve doğanın kutsal kabul edilmesi paganizm ve İslam’ın ortak özelliğidir. Bunların dışında İslam’ın kutsal kitabı Kuran’ın, kendi döneminde yazıya aktarılması sonucu fazla etkileşim olmamıştır.
MODERN PAGANİZM
GÜNLÜK HAYATTA PAGAN KÖKENLİ İNANIŞLAR
Yılbaşı kutlaması ve Çam Ağacı Süsleme ( dünya ağacı inancından )
Cadılar Bayramı ( gothic paganizmden )
Paskalya ( doğa ana inancından )
İslam ile paganizmin karışımı olan Alevilik ( Anadolu paganizminden )
Nevruz ve Ateş Üzerinden Atlama şeklinde yapılan kutlamalar ( doğacılıktan )
Hıdrellez ( doğacılıktan )   
Sevgililer Günü ( doğa ana inancından )
Türbe Ziyareti ( ölümsüzlük ve doğa ana dengesi inancından )
Camilerin Kubbe şeklindeki mimarisi, Kibele etkileşimi ( Kibele’den )
İngilizce, Almanca ve birçok Avrupa dilinde gün isimleri ( Avrupa paganizminden )
Dilek, ibadet ve anı amacıyla mum yakmak ( paganizmden )
Dilek ağacı ve ağaca çaput bağlamak ( dünya ağacı inancından )
Nazar boncuğu ( Türk tanrısı Tengri’nin mavi gözünden )
Saygı Duruşu ( doğacılıktan )
Tütsü ( wiccadan )        
Astroloji ve Fal ( wiccadan )
Hıristiyanlığın büyük bölümü ( paganizmden )
Birçok ülkenin bayrağında bulunan beş köşeli yıldız ( pagan inancındaki 5 ana elementten )
Uğurlama amacı ile gidenin arkasından su dökmek ( paganizmden )
Merdiven altından geçmenin uğursuz sayılması ( Keltik üçlü ay tanrıçasından )
Birçok batıl inanç
Suya para atarak dilek dilemek ( doğa ana inancından )
Tahtaya Vurmak ( dünya ağacı inancından )
WİCCA (VIKA) VE CADILIK
Son zamanlarda Da Vinci Şifresi, Harry Potter serileri, Avatar, Şirinler, the Emerald Forest vs. gibi Paganizm destekçisi filmlerin etkisiyle Wicca’ya olan ilgi oldukça fazla oranda arttı. Bu tür filmler normalde paganizm kültürünü seyirciye vermesine rağmen, kişiye içinde büyüyü, efsaneyi ve eğlenceyi barındıran tarihi olmayan ve sonradan meydana gelmiş Wicca felsefesi daha kolay gelmiştir.
Wicca aslında olmayan bir felsefedir. Ortaçağ’da Katolik Kilise’sinin, sayıları aşırı artan Paganları yok etmek için, binlerce pagan kadınını büyücü iddiasıyla çarmıha gerip, yakarak öldürmesi bir soykırım ve Wicca’nın temelleridir. Aslında paganlar büyüye önem vermiştir ama hiçbir zaman cadı olmamıştır, ancak ne var ki Katolik Kilise’sinin Wicca etkileri günümüzde hala devam ediyor. Yapay kültür Wicca ise yükselişini sürdürüyor.


BÜYÜ İLE DOĞA ENERJİSİNİN FARKI

Öz paganizm'de büyü kavramı, günümüzdekinden farklıdır. Doğa ile bir olmayı başarmış, tanrıçayı hissetmiş kişiler, ki bu kişilerin cinsiyeti tanrıçaya olan yakınlıkları nedeniyle genellikle dişidir, doğa enerjisini kullanarak büyücülük kültürüyle uğraşmışlardır. Sanılanın aksine paganizmde büyücülük şişe şişe kimyasal maddelerin karıştırılması, hayvan dışkıları ve vücutlarından parçaların bir kazan içinde birleştirilmesiyle oluşturulmuş iksirler değildir. Evet, hayvansal maddeler ve kazanlar kullanılmıştır ancak yapılış düzeni daha farklıdır. Doğanın birincil enerjisi olan Toprak elementi öncülüğünde 5 ana elementten yararlanılarak çeşitli tılsımlar yapılmaya çalışılmıştır. Doğa enerjisini almanın en kolay üç yolu ise, cinsel ilişkiye girmek, tanrıçaya tapınmak ve doğa ile bir bütün olmaktadır. Genelde pagan büyücüleri üçüncü yolu seçmiş ve doğa ile bütün olmak için çeşitli hayvanların vücutlarını, dolayısıyla onların vücutlarında bulunan element ve enerjileri kullanmaya çalışmışlardır.

SON DİN OLARAK İSLAM:
Bilimsel kaynakların gösterdiği üzere Hıristiyanlık ve Musevilik çok büyük oranda bozulmalara uğramıştır. Hıristiyanlık paganizmden, Musevilik ise milliyetçi akımlardan etkilenmiştir. Âdem ile Havva’nın dininin, ve onların dininden bozulmalara uğramış ilk ve öz paganizmin,
Hıristiyanlıkta geçen tanrı daha doğrusu tanrıça, paganizmin üçlü ay tanrıçasından gelmektedir. İsa’nın sokulduğu kalıp ise direk olarak güneş tanrısının yeridir. Hıristiyanlığın temelini oluşturan kutsal üçleme ise tanrıça paganizminden gelmektedir. Bunun dışında Musevilik ile İslam’daki benzerlikler oldukça fazladır. Musevilik ve İslam’ın tanrısı ister adı Allah olsun ister Yehova olsun aynıdır. Hıristiyanlığınki ise farklıdır. Ek olarak Hıristiyanlık çok büyük oranda bozulmuştur ve başka dinlerden etkilenmiştir.

Can Güzel'e bu güzel yazı için teşekkür ederim, ellerine ve emeğine sağlık. http://www.notral.com/
Alıntıdır!