30 Nisan 2013 Salı

Rune çalışması- Bolluk bereket

Fehu'nun yazılışı

Rune taşlarından bir tanesinin adı Fehu’dur. Bu sembol bolluk bereketi, fiziksel gereksinimleri hatta bazı kaynaklara göre sağlığı da simgeler. Ancak temel enerjisi bolluk- bereket verir. Para, iş bulmak, işinizi tanıtmak gibi alanlarda bu sembolün enerjisini kullanabilirsiniz.

Bunun için sembolü beyaz bir kartonun üzerine yeşil renk ile çizin. Daha sonra sembolün altına bolluk ve bereket ile ilgili niyetinizi açıkça yazın. Niyetiniz kısa, açık ve net olsun. Niyetinizi yazdıktan sonra eğer biliyorsanız sembole biraz reiki verin. Hangi enerji sistemiyle çalışıyorsanız onunla enerji verebilirsiniz. Enerji verirken bir niyet etmenize gerek yok sadece enerjiye bağlanın, ellerinizi sembolün üzerinde tutun ve enerjinin ellerinizden akmasına izin verin. Eğer herhangi bir enerji sistemi ile çalışmıyorsanız bu adımı atlayın onun yerine sadece ” Fehu sembolünün enerjisini aktif hale getiriyorum” deyin. Arkasından kağıttan yazan niyetinizi 3 kere sesli olarak okuyun.
Kartonunuzu kimsenin görmeyeceği uygun bir yere kaldırabilirsiniz. Ancak her gün mümkünse elinize almanızı bir süre sembole bakmanızı ve sonra yeniden niyetinizi 3 kere okumanızı öneririm. Bu süre 2-5 dakikalık bir süre olabilir ve bu çalışmayı her gün yapabilirsiniz. Bu çalışmada fehu sembolünün enerjisini aktif hale getirerek niyetinizi sarj etmesi için kullanmak söz konusudur. Reiki gibi bir enerjiyle sembole enerji vererek etkisini daha da güçlendiriyoruz ve son olarak her gün niyetimizi okuyarak ve sembole bakarak enerjinin güçlü kalmasını sağlıyoruz. Zamanı ve ilgisi olanlara mutlaka önereceğim bir çalışmadır.
Alıntıdır!

29 Nisan 2013 Pazartesi

Kapı Bekçileri (Kabala)

Resim temsilidir. Bu siteden alınmıştır.

Kapı bekçileri, bir girişi koruyan ve hangi amaç için var oluyorlarsa o işi yapan sağlam enerji formlarıdır. Örneğin mısırdaki piramitler bu tür bekçiler tarafından korunmaktadır. Bazı izinsiz açılan mezarlardaki kazaların sebeplerinin de bu kapı bekçileri oldukları düşünülmektedir. Her Hindu ve Budist tapınağında bu bekçilerden bulunmaktadır. Şamanizm geleneğinde bu bekçiler korkutucu maskeler şeklinde kullanılmaktadır.

Büyücülerin çoğu kendilerine, negatif enerjilerden ve istenmeyen misafirlerden korunmak için, birer kapı bekçisi yüklerlerdi. Fakat bu kişinin kendisine yüklediği bekçilerinin istenmeyen misafirlere zarar verme ihtimalleri olduğu için burada sadece evinizi korumak için oluşturulacak bir kapı bekçisi anlatılacaktır. Bu oluşturacağınız kapı bekçisi bütün negatif enerjilere ve varlıklara karşı bir kalkan oluşturmaktan ibarettir ve bu etkileri geri yansıtıcı özelliği vardır.
Kapı bekçisi oluşturmak: Bunun için kapı bekçisinin evi olarak kullanacağınız ve onu sembolize edecek bir figüre ihtiyacınız vardır. Bu figürler düzgün şekilli aslan, kartal, ejderha, kurt, kartal, şahin, insan olabilir. Bu figürler kilden, alçıdan ve metalden yapılabilirler. Kendiniz yapacaksanız yapım aşamasında istediğiniz özellikleri düşünceleriniz ve enerjiniz ile figüre yüklemeye başlayabilirsiniz. Kapı bekçisini aktive ettikten sonra evinizin ya da dairenizin giriş kapısının önüne, bir çiçek saksısının yanına yerleştirmelisiniz yani toprakla iç içe durmalıdır bu kapı bekçileri.

Aktivasyon: Kendi yaptığınız ya da satın aldığınız bekçinizi önünüze alın ve her iki elinizi bekçinin üzerinde tutun. Birbirini izleyen 31 gün 15 dakika boyunca (her gün aynı saatlerde olması daha iyi olur ve 15 dakika için saat kurmanızı tavsiye ederim) monoton bir sesle şarkı söyler gibi "jod He Vau He" (yooood heeee vauuu heee) mantrasını okuyun. Bu mantra sırasında kesin bir inanç ve berrak bir imajinasyonla evinizin etrafındaki bütün negatif enerjileri kendi yaydığı titreşimler ile geri yansıtan bir duvar olarak kapı bekçisini oluşturduğunuzu imgeleyin ve bu sırada gözlerinizin kapalı olması daha iyi bir etki yaratacaktır. Önemli bir nokta da oluşturduğunuz kapı bekçisi için bir yaşam süresi koymanızdır. Olası zararları engellemek için yaşam süresi sizin yaşam sürenizi aşmamalıdır. Sizden sonra yaşayacakların o bekçiye ne yapacakları belirsizdir. Bu yüzden yaşam süresi için "ben var oldukça var olsun" şeklinde bir belirleme yapabilirsiniz.

Toplam 31 gün sürecek bu aktivasyon süresi boyunca bekçinizi kimsenin dokunamayacağı bir yerde saklayın. Bu 31 günlük süreç boyunca bekçinize verdiğiniz enerjinin bekçinin yaşam süresi boyunca yenilenmesi için emirler verin. böylece belirlediğiniz yaşam süresini yinelemiş olacaksınız. 31 günlük yükleme süreci dolduğunda bekçinizi daha önceden belirlediğiniz yere yerleştirebilirsiniz.

Not: Eğer kapı bekçisini temsil eden figür kırılacak olursa, kırılan parçalarla birlikte tekrardan çalışarak yeni bir tane hazırlayın. yeni figüre eski figürden enerji geçtiğini imajine ederek hazırlayın yeni figürünüzü. Eski figürü de adaçayı tütsüsü ile temizledikten sonra toprağa gömün.


Alıntıdır.

Majinin Temelleri

Majinin Temelleri
Çeviri Murat Sağlam
All Rights Reserved. Copyright ©  Hermetics.org 2006

“Daha önce söylediğimiz gibi maji üzerine yazılmış kitapların büyük bir çoğunluğu sanki maji üzerine başka kitaplara dair yorumlar ve alıntılardan müteşekkildir ve bu durum, bizi nihayetinde pek aydınlatmamaktadır. Konuyu araştıran insanlar bu olumsuz sonuçla hüsrana uğramaktadırlar. Çünkü sadece majinin ne olduğunu değil, nasıl uygulanacağını da öğrenmek istiyorlar. Çoğumuz için bir şeyi bizzat kendin yapabilmek, başka insanların neler gördüklerini ve neler yaptıklarını okumaktan ya da duymaktan daha tatmin edicidir. Kipling, “The Balad of Tomlinson” kitabında başka bir açıdan ikinci el bilginin beyhudeliğine işaret eder.
Yazar daha önceki kitabında Maji Sanatı’na hükmeden genel ilkelerden bazılarını göstermeye çalışmıştı. Kitabın gördüğü ilgi nedeniyle hiçbir tehlike yaratmadan açıklanabilecek bazı uygulama talimatlarını da vermenin doğru olacağı kanaatindedir. Maji giderek karmaşıklaşan derinliklere sahiptir. Bu derinlere inmeye hazır olmayan biri için dünyanın en büyük aptallığıdır. Fakat azimle çalışmaya ve gereksiz risklerden kaçınmaya hazır olanlar için böyle bir eğitimin faydası saymakla bitmez. Bu eğitim içinde mükemmel bir şekilde işleyen düzenleyici bir mekanizmaya sahiptir; onu yanlış kullananlar çok geçmeden kişisel tecrübeyle bunu öğrenirler. Sistemi takip eden diğerleri giderek artan bir tatmin ve başarı duygusuyla, hayat ve kadere dair daha derin ve daha geniş bir içgörüyle ve kardeşlerine hizmet etmek için artan güçlerle ödüllendirileceklerdir. Kadim bilgi ve güç kişiye hem büyük bir sorumluluk, insan ruhunda hiç durmadan devam eden Yüce Çalışma’ya katılmaya başlamasıyla hem büyük bir neşe ve mutluluk verir.
“Hizmet etmek için bilmek istiyorum” kadim bilgiye kabulün parolası budur. Okuyucularımdan bu sözü samimiyetle onaylayabilecek olanlar maji yolunu emniyetle takip edebilir. Emniyetle, tabi talimatlara uydukları sürece. Bu meselelerle ilgilenen öğrencilerin önündeki engellerden biri de, buradan bir şey çıkarma, şuraya bir şey ekleme, başka bir yerde “şansını deneme” gibi denemeler yapma eğilimidir. Bu tür bir davranış aptalca ve tehlikelidir.
Öğrenci majiyi öğrenmek istiyor. Herkesin başarılı olacağı konusunda ona nasıl garanti verebiliriz? Herkes Majisyen olabilir mi? Ne gibi nitelikler lazım? Nasıl başlamak gerekiyor? Maji öğrendiğinin işaretleri nelerdir? Birinci kitabın yayınlanmasından sonra yazara bütün bu sorular sorulmuştur. Elinizdeki çalışma bu sorulardan en azından bazılarını cevaplama çalışmasıdır.
Bu sorulardan en keskin olanı “Herkes majisyen olabilir mi?” sorusudur. Evet, herkes majisyen olabilir, ancak  majide kimilerinde olup kimilerinde olmayan kapasiteler gerektiren aşamalar vardır. Viktoryen dönemin romancısı Bulwer Lytton kitabına ismini veren hikayelerinden birinde Albertus Magnus’tan, majikal süreci tarif ettiği yapar: “sadece çok az kişiye öğretilecek ve malum olacaktır… bir insan majisyen olarak doğmalıdır!” Yani, bir insanın şair dogması gibi özel bir mizaçla doğmalıdır. Çok doğru bir sözdür bu, yine de hakikatin tümünü barındırmaz. Şairler doğarlar, sonradan şair olunmaz. Fakat birçok küçük şair vardır, dizeleri yüce ölümsüzlerinki niteliğine sahip olmasa da, bu onların mütevazı yeteneklerinin keyfini yaşamalarına ve böylece birçok insana da keyif yaşatmalarına engel olmaz.
Majinin biri çok heyecan uyandıran iki yönü vardır. Birincisi fenomenal majinin en önemli yanı olan “Görünür Forma Celp”, ikincisi, birincisi kadar heyecan uyandırmasa da eşit ölçüde önemli “Bilincin Başkalaşımı”dır. Uygulamada görülmüştür kimi insanlar bunlardan birinde ya da diğerinde uzman olabiliyorken, kimi insanlar ikisinde de bir güce sahip olamıyorlar. Durumu soruşturduğumuzda görürüz ki başarılı bir şekilde görünür forma celp edenlerin hepsi spiritüalistlerin maddeleştirici ortam dedikleri özel bir psikofiziksel bedene sahiptir. Bunun klasik örneği Madam Blavatsky’dir. Yalnız bu söylediğimiz majisyenin kelimenin bildiğimiz anlamıyla medyum olduğu anlamına gelmez. Medyumluğun faydaları ve zararları üzerine konuşulacak yer burası değil, ama majisyen ile medyum arasındaki farkı kısaca açıklamak gerekirse, biri kendi ruh benliği tarafından etkilenip kontrol edilirken, diğeri başka etkilerin ve kuvvetlerin kanalıdır. Kuşkusuz, birçok medyumda iç ruh-benlik medyumlukları vasıtasıyla çalışır halde olduğu için, bu ikisi arasında kesin ve kalın çizgiler çekilemez. Madam Blavatsky örneğinde onun gençlik yıllarının düzensiz ortaya çıkan ‘fiziksel fenomenleri’, Sinnet’in Incidents in the life of Madame Blavatsky kitabında kaydettiği üzere daha sonraki yıllarda onu bilinçli hakimiyeti altına getirilmiştir.
Diğer majikal çalışma türü Dr. Paul Brunton’un A Search in Secret India kitabında eksiksiz bir biçimde tarif edilmiştir.
Majikal fenomenlerin sübjektif ve objektif bu iki ucu arasında talimatlara riayet edip azmedecek birçok dürüst öğrencinin ortak iyilik için geliştirilip kullanabileceği birçok majikal güçleri bulabileceği mertebeler vardır.
Majiyle ilgili birçok kitap majikal uygulamaların uzun bir listesini verir (gerçekten de bazılarının verebilecekleri sanki bunlardan ibarettir), oysa bu kitapta majiye dahil olan çeşitli uygulamalara şöyle bir değinmekle yetineceğiz. Maji sanatının temel ayrımından “objektif” ve “subjektif” fenomenlerden hali hazırda bahsettik. Majinin bütün başarıları bu ikisini birleştirir; aslına doğrusunu söylemek gerekirse çeşitli majikal olaylar arasındaki temel fark “objektif” ile “subjektif”in çeşitli oranlarda bileşiminden oluşur. Majisyen ile çevresi arasında her zaman kesin bir etkileşim vardır ve burada majinin temel ilkelerinden birine geliriz.
Bilimsel bilgiyi giderek daha fazla kullanan ve herkesçe anlaşıldığı haliyle maddeden başka hiçbir şeyin varlığına inanmayan modern dünya, insanı çevresinden soyutlamış ve onu ikinci dereceden öneme sahip bir güneşin etrafında dönen ikinci dereceden bir gezegende hiçbir şeyden etkilenmeyen bir hayat formuna indirgemiştir. İnsanı ve Doğayı tek, canlı bir evrenin kısımları olarak değerlendiren kadimlere kibar bir dudak büküşle bakmak bir moda haline gelmiştir. “Modern Dünyanın Bilimi Yücedir” diye bağırıyorlar, tıpkı atalarının “Efeslilerin Dianası Yücedir” diye bağırdıkları gibi. Kuşkusuz tek tük de olsa bazı insanların modern bilimin bu tanrılaştırılmasını protesto etmiş ve politik ideolojilerce engellenmeyen günümüzün bazı ileri bilim adamları insan ile evreni başka bir ışık altında düşünmeye başlamışlardır. Fakat halkın görüşünün her zaman bilginin büyüyen ucundan elli yıl geride olduğu söylenir; bu bilgiye ait en son terimleri ve sembolleri kullanıyor olsalar da bu gerçek değişmez.  Halk, psikologların terimleriyle bilinçaltı bir “akılcılaştırma” süreciyle yeni dünyanın sembollerini ve fikirlerini elli yıl öncesinin eski yorumlarıyla yükler ve kendinin bilimsel bilgiyi yakından takip ettiğini düşünmeyi sever!
İnsanlığın derinlerinde bir istikrar, emniyet ve güven arzusu vardır; bu arzu her zaman güven, emniyet ve istikrarı cisimleştiren hal saydığı statükoyu koruma yönünde işler. İnsanların benimsedikleri entelektüel, felsefi veya dini sistem ne olursa olsun, bunun onlar için vahşi bir dünyanın hengamesinde ve girdabında tek elle tutulabilir gerçek olduğunu görürsünüz. Fakat “Işık, daha fazla Işık” için ilahi arzu duyanlar sığınağı reddeder ve Bilinmeyene doğru korkusuzca–günümüzün ünlü büyük bir bilim adamının ifadesiyle “evren dosttur” düsturuna doğru- ilerler.       
Gerçek ve bağımsız bilim bugün bu yönde ilerliyorsa, geriye dönüp kadimlere bakmalı, onların öğretilerinin dayandığı felsefeye kısaca gözden geçirmeliyiz. Ana felsefi sistemlerini Büyük Batı Kilise’sinin akademisyenlerinin aracılığıyla alan biz Batılılar “dualizm” diyebileceğimiz bir düşünce tarzına eğilimliyiz. İlahi Kaynak, Tanrı bizim için her zaman kendi yaratımının karşısında durur.
Fakat majinin dayandığı felsefe Hint “Vedanta” felsefesinde ortaya çıkan “Monizm”, yani Bircilik’tir. Bu felsefede Tanrı ve Onun Evreni bir ve aynı şey olarak görülür. Fakat bu görüşün saf ve basit Panteizm [Kamutanrıcılık] olduğu söylenebilir. Eğer Doğa’yı Tanrı’nın bütünü olarak görecek kadar aptal olsaydık, gerçekten öyle olurdu. Biz Tanrının varlığının Evrenin içinde olduğu fikrini benimsemekle kalmıyor, O’nun aynı zamanda evrene aşkın olduğuna inanıyoruz.
Maji felsefecileri için Tanrı İçkin ve Aşkın tanrıdır. Fakat bu iki terimde kolayca yanlış anlaşılabilir. Eğer “içkin” kelimesiyle gördüğümüz tezahürün gerisinde “bir şey”i kast ediyorsak, Aquinas’ın felsefi karşıtlıkları olan “töz” ve “arızi” terimlerini kullanacağız demektir. Bu ayrım her ne kadar eksiksiz bir biçimde geçerli bir ayrım olsa da, maji felsefecileri daha öteye geçip bütün tezahürün Tözsel Varlık’ın bir ifadesi olduğunu ve bundan dolayı onun kendine ait bir Gerçeklik’e sahip olduğunu söylerler. Bir felsefi sistemin mihenk taşının “Gerçek” kelimesini kullanma biçiminde yattığı söylenir. Doğuya ait bir duada “Beni Gerçek-olmayandan Gerçeğe götür denir; Doğu öğretilerinden gelen birci felsefeler genelde böyle bir fikre dayanırlar.
İlk Hıristiyan Kilise’de kimi Gnostik “sapkınlar” bu tür şeyler öğrettiler ve bu yüzden büyük kurullar tarafından reddedildiler. Docetae ve Manichees bu sapkınlardandı. İlk dönem Kilise’nin en büyük şahsiyetlerinden biri olan Hippo’lu Aziz Augustinus Hıristiyanlığa gelmeden önce Manichean felsefeyi kabul etmişti ve bunun izleri öğretilerinde görülebilir. Daha sonra Roma Katolik Kilise’sinin büyük bir otoritesi haline geldiği için bazı görüşleri Hıristiyan felsefeyi bozmuştur ve bazı mezheplerin öğretilerini bulandırmaya devam etmektedir. Fakat maddenin şer bir tabiata sahip olduğu düşüncesi Hıristiyan felsefenin bir parçası değildir, hatta hiçbir büyük Doğu ve Batı felsefesinin de parçası değildir. Bununla birlikte birçok Doğu sisteminde ve ilhamını Doğuya borçlu birçok Batı sisteminde maddi tezahürün gerçek olmadığı öğretisi görülür.
Oysa bu, maji felsefesinin özsel bir parçasını oluşturmaz. Bazen majikal öğretilerin “emanasyon” [taşma, sûdur] öğretileri oldukları söylenir. Bir anlamda doğrudur bu. Fakat bununla maji felsefelerinin Tanrı’nın evreni, Ağını Zatından çıkararak ören bir tür Kozmik Örümcek gibi kendinden sudur ettirdiği ima ediliyorsa, bu tür bir kavram majikal şemaya tümüyle yabancıdır.
Maji tüm madde evreninin fiziksel ve fiziksel olmayan bütün dereceleriyle Ezeli ve Ebedi Olanın tözsel Varlığının ve Özünün bizatihi tezahürü olduğunu söyler.
Bu yüzden fiziksel evren, bazı ‘spiritüel düşünen’ insanların inanmamızı istediği gibi şer veya ‘aşağı’ değildir; varlığın diğer planları kadar kutsaldır, onda kirli ve avam hiçbir şey yoktur. “Cahil Doğa’nın yüzüne bakar karanlığın karanlığını görür. Oysa inisiye ve aydınlanmış oraya bakar ve Tanrı’nın suretini görür.”
Demek ki gerçek olmayan madde değil, sadece onun bilincimize görünen görünüşüdür, öyle ki bilinç uyanıp açıldığında her şeyde Tanrı’nın Varlığını ve Mevcudiyetini görürüz. Dolayısıyla majinin yolu birçoklarının onu görmeyi istediği gibi, bir kaçış yolu değildir. O Tanrı’yı arayan bir maceradır ve Kutsal Kase Arayışı kadar mistik ve ilahi bir arayıştır. Gerçekten de maji, başka bir şekilde gerçekleştirilen aynı Arayış’tır.
Bu majikal felsefenin temel fikirleri Otz Haim, Hayat Ağacı diye bilinen harika “glif”de, yani bileşik sembolde cisimleşmiştir. Hayat Ağacı Kabala diye bilinen İbrani düşünce sisteminin felsefi sembolü olarak Batılı majisyenlerin kullandığı mandala, yani meditasyon sembolüdür. Kabala isminin ima ettiği gibi sözlü aktarımla kuşaktan kuşağa geçmiş bir ezoterik öğretidir. Kadim Hahamlar onu, nasıl Tevrat, yani Yasa bedeni, Talmud ruhu oluşturuyorsa, dini öğretinin içsel özü saymışlardır. Maji öğrencisinin mirasçısı olduğu tradisyonu oluşturan şey, Mısır, Kildanı, Yunan ve Acem unsurlarıyla ve Hıristiyan Ekollerin iç mistik akımıyla zenginleşmiş İbrani teosofisidir.
Dolayısıyla burada Hayat Ağacı’nı biraz ayrıntılı ele almak şarttır. Kuşkusuz burada ancak giriş bilgileri verebiliriz. Bununla birlikte Hayat Ağacı’nı tümüyle ele alan birçok kitap mevcuttur. Kitabın sonundaki bibliyografyada bu kitapların isimleri bulunabilir. Batı majisinin herhangi bir alanında başarılı bir çalışma yürütmek isteyen kişinin Kabala felsefesini biraz kavramasının şart olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Kabalanın ilk ilkesi Her Şeyin Birliği’dir. Daha önce söylediğimiz üzere bu noktada kadimi inisiyeler ile modern bilim adamları aynı zemini paylaşırlar. Kabala felsefesi parçaların Bütün ile ilişkisini ele alır ve Ağaç glifi bu ilişkiyi grafik olarak gösterir.
Majikal felsefede insana makromozmos, yani onu çevreleyen evren içindeki “mikrokozmos”, yani küçük evren denir. Büyük evrenin bütün güç ve erklerinin potansiyel olarak insan doğasında mevcut olduğu öğretilir. İnsan makromozmosun küçük bir örneğidir. Gizem Okulları’nın inisiyesinin ilan ettiği gibi, “Bende Tanrılardan olmayan hiçbir şey yok.”
Buradan şu sonuç çıkar ki büyük evrenin bütün Varlıkları ve Zekaları insanın bilincinde, mikrokozmosta bir görünüme sahiptir. Eğer majisyen cinleri, elemental varlıkları celp edebiliyor, yani çağırabiliyorsa, bunu onların kendindeki karşılıkları sayesinde yapabiliyordur. Çünkü kendisinin fiziksel, duygusal ve zihinsel araçları, yani bedenleri sayısız elemental “hayatlar”ın eylemleriyle inşa edilmiştir. Eğer Kudretli Olanları, Spiritüel Efendileri ve Sonsuzluğun İdarecilerini davet edebiliyorsa, bunlar bilince insanın doğasındaki karşılıkları sayesinde inebiliyorlardır. Eğer Güllerin Efendisi’ni davet ediyorsa, Efendi ona içinde ikamet eden Işık sayesinde yanıt veriyordur; Ezeli olanı davet ediyorsa, Sonsuzun Kudretinin ışıkları içindeki Bir’in ayrık tezahürü aracılığıyla iniyordur.
Dolayısıyla şu, nihai bir öneme sahiptir: bütün majikal çalışmalar içte başlar ve dışa yansıtılır. Bu, majinin ilk ilkelerinden biridir ve daima akılda tutulmalıdır. Bu ilke majisyenin zihnine öyle bir şekilde yerleştirilmelidir ki hiçbir şey onu silemesin, çünkü bu ilke güvenliğin gerçek mihenk taşıdır. Görülecektir ki bu ilkenin çok kapsamlı sonuçları vardır, aslında bazı sonuçları bedenli bilinçlerin kavrayışının ötesindedir. Burada hem felsefenin hem tanrıbilimin en zor sorunlarından biriyle karşılaşırız, “nesnellik” sorunu. Berkeley ile Kant buna bir açıdan, Schopenhauer diğer açıdan yanıt vermiştir. Majisyen adayı için bu iki aşırı ucun arasında bir yol tutmak ve hem nesnel hem öznel gerçekliğe inanmak akıllıca olacaktır. Çünkü bu ikisi hakiki Gerçekliğin birbirinden farklı tarzlarda ama bir arada var olan görünüşlerinden ibarettir.
Majinin pratik çalışması için hiçbir zaman unutmamız gereken bir şey, hepimizin Tennyson’un şiirindeki Shalot’un Hanımefendisi (Lady of Shalot) gibi içinde yaşadığımız evreni bir aynada gördüğümüz gerçeğidir. Üstelik bu ayna sürekli değişen bir aynadır. Bu ayna bizim kişisel bilinçdışımız, yani “bilinçaltı akıl”ımızdır. Eski okültistler ona “Duyum Küresi” derlerdi. Modern terimlerle tarif edersek o, herkesi çevreleyen psişik atmosfer, “aurasal yumurta”dır. Duyum Küresi bütün her şeyin yansıdığı bir camdır ve çırak-majisyenin öğrenmesi gereken ilk şey, bu majikal aynanın hakimiyetini ele almaktır. O dolaylı yollar haricinde dışsal dünya üzerinde çalışamayabilir, fakat kendi öznel dünyasını doğrudan değiştirip yeni bir kalıba sokabilir. Öznel dünyasındaki bu değişiklik onu dış dünyayla yeni bir ilişkiye sokacak, dış dünyanın kendi görüş açısına göre şekillendiğine tanık olacaktır. Çünkü benliğinin derin yönleri ırkın kolektif bilinçaltının ve evrensel bilincin benzer derinliklerine tekabül etmektedir.
Böyle bir tekabül ilişkisi dolayısıyla, majisyen  bilincin alt denizinin güçlerine ve erklerine dair anahtarları, oradaki gelgitlere dair bazı fikirleri ve bu bilinç denizinin içinde yaşayan canlı varlıkları bulacaktır. Farklı kültürler farklı glifler, yani farklı bileşik semboller kullanmaktadırlar, fakat Batı majisinin glifi gelecek bölümde kısaca tartışacağımız Hayat Ağacı’dır.
Konuyla ilgili standart kitapları bilenler için yazarın konuyla ilgili açıklaması garip gelebilir, fakat burada verilen fikirleri kendi dillerine tercüme ederlerse, standart açıklamalardan uzaklaşmadıklarını göreceklerdir. Burada Ağaç, yalnızca farklı bir bakış açısından anlatılmaktadır.

Alıntıdır!   hermetics.org'a teşekkürler

Majisyen Eğitimi ve Çalışması

Majisyen Eğitimi ve Çalışması Yazan W. E. Butler
Birinci Bölüm:
Kitabın Yazılma Nedeni
Çeviri Murat Sağlam
All Rights Reserved. Copyright ©  Hermetics.org 2006

“Maji hakkından neden bir kitap daha?” diye sorulabilir. “Kuşkusuz hali hazırda birçok kitap yazılmış durumda. Üstelik bütün bu kitaplar aynı gövdeden koparılmış parçalardan ibaret; hepsi başka insanların deneyimlerini aktarıyorlar, bu da bu kitapların yazarlarının birbirlerinin fikirlerini kullandığı anlamına gelir.”
Aslına bakılırsa yukarıdaki soru eski bir dostumun gerçekten sorduğu bir sorudur. Her ne kadar durumun abartılı bir tarifi olsa da, bu fikirlerde bir hakikat payı vardır ve bu kitabın yazarını meseleyi düşünmeye sevk etmiştir.
Sorun şu ki, maji çok uzun bir süredir bir yanda batıl inançlardan, cehaletten ve korkudan bir bulutun altında saklı kalmış, bir yanda konu açıklığa kavuştuğunda imtiyazlarını ve iktidarlarını kaybetmekten korkanların yarattığı bir gizlilik dumanıyla örtülmüştür. Öyle ki, ortalama bir yazarın elinden konunun genel hatlarını vermekten daha fazla bir şey gelmez. Çünkü o kendi kitabının malzemesini başkalarının yayınlanmış eserlerinden almak zorundadır, ki bu diğerleri de aynı şeyi yapmıştır.
Durum birinci el bilgi verebileceklerin korkunç gizlilik yeminleriyle susturulmuş olmalarıyla daha da karmaşıklaşmaktadır ve bir inisiyasyon yemini bozmak asla hafife alınacak bir mesele değildir. Kuşkusuz kimileri bağlılık ve gizlilik yeminlerini bozmuştur. Fakat genel bir kural olarak bunu halkı aydınlatmak için değil, kendi iktidarlarını güçlendirmek için yapmışlardır ve bütün sırları açıkladıklarını söylemelerine rağmen esas anahtarları ceplerinde tutmuşlardır. Bu kişiler bundan sonra etraflarında gizlilik ve itaat yemini etmiş gruplar toplamışlar ve süreç kendini tekrar etmiştir.
Şimdi, bir yemini bozmak ciddi bir iştir ve söz konusu bireyin onur meselesidir. Fakat hiçbir sırrın olmadığı yerde gizlilik yemini istemek de onursuzluktur. Hem majisyenliğiyle (kara türünden) hem yeminini bozmasıyla kötü bir ün edinen yukarıdaki sözün sahibi  Aleister Crowley, onu inisiye edenlerin kendisine çok korkunç yeminler ettirip ardından İbrani Alfabesi ile gezegenlerin isimlerini öğretmiş olmalarından acı acı şikâyet ediyordu.
Majikal bilginin bütünü kabaca iki gruba ayrılabilir. İlki – nitelik olarak değilse bile nicelik olarak - bildik “okült” örgütlerin malzemesini oluşturan majikal pratikler ve seremonilerdir. Birkaç istisna dışında bütün bunlar halkın ulaşabileceği kitaplarda zaten yazılı bilgilerdir. “Kutsal Kitap", Kabalacıların "Oluşum Kitabı", İbranilerin irfanı, birinci asrın pagan ve Hıristiyan Havarileri, bize parçaları kalan Gnostik kitaplarda araştırmalar yaparak ihtiyacımız olan bilgileri çıkarabiliriz. Büyük Okultist Dion Fortune’un bir zamanlar yazdığı gibi, herhangi bir bölgeye bağlı değiliz ve amaçlarımız için Ofir'den altın ve Lübnan'dan sedir getirebiliriz.  Hem Doğu’ya hem Batı’ya ait faydalanabileceğimiz sayısız eser ve elyazması var. Mesela Rama Prasad’ın Doğanın Narin Güçleri (Nature’s Finer Forces), Sir John Woodroffe’un (“Arthur Avalon”) eserleri Yılan Gücü, Şakti ve Şakta (The Serpent Power, Shakti and Shakta) vs. Ya da daha yakına gelirsek, bu kitabın son bölümünde bahsedilen Elizabeth döneminin astrologu ve okültisti Dr. John. Dee ve onun tarafından alınan ilginç tebliğler. Dee’nin çabalarıyla edindiğimiz Enokyan denilen bu dil çük güçlü bir majikal örgütün ritüllerinde kullanılmaktadır ve Edward Casaubon’un Concerning Dr. Dee and Some Spritis adlı eserinde hali hazırda genel halka açık olduğuna dikkat çekmek isterim.
Çeşitli majikal tarikat ve örgütlerin inisiye ettikleri kişilerden herkesin bildiği bu şeylerle ilgili gizlilik yemini istemesinin nedeni sorulabilir. Cevap şudur: gerçek majikal örgüt ve kardeşliklerde, çeşitli kaynaklarda verilen bu bilgiler, belirli bir nizamla bir araya getirilir. Gerçek gizlilik nesnesi işte bu nizamdır.
Belirli bir majikal örgütte ritüel nizam ve düzenlerinin gizli tutulmasının çok iyi bir sebebi vardır. Sıradan insanlar düşünce gücünün çok az farkında olsa da, bir locanın majikal çalışmalarında yapıcı imgeleme uygulanır ve kesin “düşünce formları” yaratılır. Eğer bu düşünce formları fikrini araştırmak isterse, onlara Dr. Geraldine Coster’ın  Yoga ve Batı Felsefesi (Yoga and Western Philosophy) ve Society for Pyschical Research’ün (Fiziksel Araştırma Cemiyeti) en sofistike üyesi merhum G.N.M. Tyrell’in Anlam Dereceleri (Grades of Significance) adlı eserini öneririm. Dr. Annie Besant, Piskopos C. W. Leadbeater, Geoffrey Hodson ve Bayan L.J. Bendit’in (Phoebe Payne) duru görü gözlemleri de bu bağlamda anılmalıdır.
Meseleyle ilgili herhangi bir tartışmaya girmeden belirtmek isterim ki, mükerrer durugörü gözlemlere dayanarak, okült localarda söz konusu düşünce formlarının, doğru ritüelin kullanılmasıyla inşa edilebileceğine kesin bir inanç beslenir. Bunlar düşünceyle inşa edilmiş oldukları için düşünce tarafından etkilenebilirler; bu nedenle kendi çalışmalarına müdahale edilmemesi için ritüeller gizli tutulur.
Bir ritüel düzeninin bileşik parçalarının metal ve tel parçalarına benzediğini, belli bir nizamla bir araya geldiklerinde metafizik bir kilit oluşturduklarını söyleyebiliriz. Bu kilide bazı anahtarlar girebilir ve fiziküsti bilincin ve gücün kapıları sonuna kadar açılabilir. Kilidin inşa ediliş biçimi onu açacak anahtarın türüne dair bazı fikirler verdiği için localar kullandıkları ritüel nizamını gizli tutarlar. Bundan başka, daha önceki kitabımda bahsettiğim üzere [Maji: Ritüelleri, Gücü ve Amacı - Magic: Its Rituals, Power and Purpose (Aquarian Press)], majikal imgelerin uzman olmayanlarca kullanımı onları etkisiz hale getirmektedir. Fakat aynı zamanda akılda tutulmalıdır ki, majikal imgeleri böyle bir hasara neden olmadan açıkça kullanmak mümkündür. Bütün her şey anahtarların majikal kardeşliğin veya örgütün elinde olup olmamasına bağlıdır.
Bu anahtarlar iki türlüdür, büyük ve küçük anahtarlar. Bu kitapta büyük anahtarlarla ilgileneceğiz. Küçük anahtarlar geçmişten günümüze gelen, bir deneysel çalışma süreciyle bir araya getirilmiş olan fizyolojik, psikolojik ve psişik tekniklerden ibarettir. Çeşitli yoga alıştırmaları bu teknikleri uygular. Bunların büyük bir kısmı ‘halka açık’tır, fakat  bunlar arasında etkileri bakımından çok güçlü olup, onları kullanan insan için epey hazırlık gerektiren teknikler de vardır. Dolayısıyla, bu anahtarlar gizli  tutulmuşlardır. Yazar bu gizliliğin her zaman şart olduğundan emin değildir. Gizlilik bazı insanları aptalca deneyler yapmaktan alıkoysa da, genel olarak bakıldığında, bu tekniklerle zarar verebilecek kişilerin genelde ne kendilerine ne başkalarına zarar verecek kadar etkili çalışmaları yapabilmek için yeterli azme ve konsantrasyona sahip değildirler. Bir istisna medyumik duyarlılıkları olan insanlardır ki, bu insanlar bu tür işleri hafife almamalıdır. Bu tür insanlar ya dikkatli bir gözlem altında tekniklerde eğitim almalı, ya da majiyi tümüyle bir kenara bırakmalıdır. Bununla birlikte uygun bir biçimde geliştirilmiş ve istikrara kavuşturulmuş bir psişiğin, gerçekten istiyorsa, ritüel majiden uzak  durması için herhangi bir sebep yoktur.
Bu küçük anahtarlar locaların yöneticilerinin ellerindeki asıl anahtarlardır. Fakat  büyük anahtarlar bambaşka şeylerdir. Küçük anahtarlar tekniği uygulayan ve teknikte yeterlilik  kazananlara iletilebilir, fakat büyük anahtarlarda böyle bir süreç imkansızdır. Yine Dion Fortune’dan alıntı yapmak gerekirse, inanıyorum ki okulkizmin gerçek sırları çatılardan halka bağırarak anlatılsa da onları almaya hazır olanlar dışında hiç kimseye ulaşmayacaklardır: “Kulağı olan işitsin!”
Fakat eğer büyük anahtarlar bir inisiyeden neofite [çırak] iletilemeyecekse, bir öğrenci onları nasıl alacak? Bu anahtarlar iletilemeseler de, öğrenciye çalışmayla gelen aydınlanmayla veya bazen söylendiği gibi etkiye maruz bırakmakla aşılanabilirler.
Bu kimi küçük anahtarların kullanımı ile başarılabilir. Aslına bakılırsa “gerçek temas” üzerine çalışan bir loca veya örgütte yapılan da budur. Bununla birlikte hatırlanmalıdır ki büyük anahtarların silsileyle aktarımı tümüyle inisiyatörün mertebesine ve öğrencinin hazırlık derecesine bağlıdır.
Paul Brunton’un Gizli Hindistan'da B.r Arayış (A Search in Secret India) adıl kitabında kaba hatları tarif edilen böyle bir yöntem kullanıldığında her zaman belirli bir etki söz konusudur; ancak bu ilksel “tohum”un yeni bir bilinç türüne büyüyüp büyümeyeceği tohumun ekildiği toprağın tabiatına bağlıdır.
Majikal tarikatların ve kardeşliklerin gizlilik sebepleri hakkında bir fikir vermeye yetecek  kadar şey söylendi ve şimdi sıra bu kitabın yazarının meseleyle ilgili kendi duruşunu açıklamaya geldi. Bunun için biraz otobiyografik bilgi vermeliyim. Yazar, en azından kendi görüşünce, okült deneyiminin iki kritik döneminde deneyimli, bilge öğretmenlerin rehberliğini alacak kadar istisnai ölçülerde talihlidir. On yedi yaşından bugüne kadar, hem okült bilgiye hem okült güce sahip ilk öğretmeninden talimatlar ve nasihatler almıştır. Hayatınının daha sonraki bir döneminde Hindistan’da yine sadece bilgili olmakla kalmayıp güce de sahip bir grup Hindu okültistle çalışmıştır.
Daha sonra mistik bir “ipucunu” takip ederek Batı Gizemleri’nin kapılarına gelmiş, Batı’nın en korkusuz ve namuslu okültistlerinden biri olarak ün salmış merhum Bayan Penry Evans, okült dünyadaki bilinen ismiyle Dion Fortune’un yardımına ve öğretimine mazhar olmuştur.
Bu meselelerle ilk temasından bu güne kırk yıllık gezginliğinde yazar birçok alanda deneyim kazanmıştır ve burada yazılanlar bu deneyim ve bu deneyime ilaveten öğretmenleri tarafından ona verilen bilginin iskeletedir. Ne ilk öğretmeni ne de birlikte çalıştığı doğu okültistleri ondan bir gizlilik yemini istememiştir. Dion Fortune’un Kardeşlik Cemiyeti’nin bir üyesi olarak cemiyetin öğretileri ve ritüellerine dair her zamanki yemini kendisi de etmiştir ve bu yemine hâlâ saygılıdır. Burada bulunan hiçbir bilgi gizlilik yemini ettiği bir bilgi değildir.
Fakat ilk öğretmeninden, doğulu çalışma arkadaşlarından ve bizzat Dion Fortune’dan herhangi bir kullanım sınırlamasının olmadığı epey bir bilgi almıştır. Bir Amerikan elektrikli testeresinin üzerinde yazdığı gibi “Testereyle oynamayınız” gibi genel bir uyarı dışında herhangi bir gizlilik şartına bağlı değildir.
Elektrikli testereyle en azından bir defa oynamış biri olarak yazar, artık bu uyarının anlamını çok iyi biliyor. Dolayısıyla, burada verilen uygulamalı talimatlardan önce bir uyarı. Bu meselelerde herkes haddini bilmelidir. Gerçekten de ihtiyacımız olan tek uyarı budur. Bir zamanlar bir okültistin, Israel Regardie’nin çok doğru bir biçimde söylediği gibi, majikal güçler ile spritüel bilginin kullanımı ve istismarı hakkında korkutucu uyarıları gerek yoktur. Bizzat psişede asla uyumayan bir duyarlı varlık mevcuttur. Bu varlık ahlaki yasanın koruyucudur ve cezası çok sert ve yıkıcıdır; suçun telafisi ışında hiçbir temyiz yolu yoktur. Bu iç Benlik’in söylediklerinden ve yargılarından kaçmanın tek yolu, istismarı kabul etmek, benzeri bir eylemden sonsuza kadar kaçınmaya dair ciddi bir karara varmaktır.”
Bu uyarı bazı okuyucular için yeterli olmayacaktır. Dolayısıyla, bakış açımıza dair biraz açıklama yapmamız faydalı olabilir. Öyle çok sayıda ezoterik grupta ve kardeşlikte majiye karşı ciddi uyarılar yapılmaktadır ki, konuyu açık açık tartışmak gerekmektedir.
Maji çalışmanın tehlikesi var mı? Cevap: “Evet, elbette vardır. Her şey istismar edilebilir ve bir şey ne kadar iyiyse kötüye kullanılmasında ortaya çıkacak şer o kadar fazladır.” Fakat bu, gündelik hayatta karşılaştığımız birçok şey için de geçerlidir ve onlarda da aklı başında bir tutumu korumamız gerekir. Majikal çalışmanın tehlikeleri spritüel, zihinsel, duygusal ve fiziksel tehlikeler olarak sınıflandırılabilir. Tehlikeleri bu sıra içinde ele alalım. Spiritüel tehlike! Bununla ne demek istiyoruz?
Sadece şairlerin meleklerin düşmesine neden olan aşkın Şeytansı gururdan başka bir şey değil. Okült yolu izleyenlerde en sık rastlanan kusurdur bu ve çok sayıda maji öğrencisi bu yolu takip eder. Entelektüel kibir, “cahil sürü”ye karşı horgörü okült çevrelerde çok yaygındır. Majikal ritüeller çok yoğun ve sürekli bir uygulama talep ettiği için öğrenci kendini şu ya da bu şekilde çevresinden üstün hissetmeye başlar. Gerçekten öyledir de. Ancak bu onu daha mütevazı biri yapmalıdır; çünkü o aynı zamanda majikal çalışmayı haklı çıkarabilecek tek nedenin kardeşlerine daha iyi hizmet etmek olduğunu anlamaya başlıyor olmalıdır. Gizem Okulları’nın neofitleri (yeni girenler) “Hizmet etmek için bilmek istiyorum” der. Kendimizi bu yolda eğitmemizin tek sebebi bu olmalıdır. Bu nasihate kulak tıkayan ve sorumluluklarından kaçan kişi aşağı doğru yolculuğa ilk adımını atmış demektir. Her ne kadar büyük bilgi ve güç kazanabilse de, Azap Çocukları’ndan birine dönüşme, Gezgin Yıldız olma tehlikesiyle karşı karşıyadır; onu asırlarca süren gecenin karanlığı beklemektedir. Fakat bu yol çok az insan içindir; çünkü Şerrin Mesihi, iyiliğin Mesihi kadar az çıkar. Bununla birlikte psikologların deyimiyle “ego şişmesi”, kardeşlerine duyduğu kibirli horgörü nedeniyle kendini yalıtan kişiyi er ya da geç spiritüel bir felaket bekliyor demektir.
Zihinsel-duygusal tehlikeler nelerdir? Bu soruyu cevaplandırmak için kişiliğin dünya yaşamı sırasında yaşadıkları ve bunlara verdiği tepkilerle biçimlendiğini hatırlamak şarttır. Bu deneyimler çok sayıda ve çeşitli, kişiliğin tepkileri son derece karmaşık olduğu için, genellikle orta yaşlarda, herhangi bir kesin plandan yoksun olarak inşa edilmiş bir kişiliğe varırız. Burada şartlarla savaşmış, şurada onlara yenik düşmüşüzdür. Burada kötü şartlarla mücadele etmiş, verdikleri dersleri almış, şurada bu tür şartlardan ve onlarla ilgili bir karara varma zorunluluğundan kaçmışızdır. Bu böyle devam etmiştir. Burada açıkça görülür ki kişiliğimizin tapınağı genelde çok tuhaf bir yapıya sahiptir; uygun olmaya malzemelerden inşa edilmiştir ve herhangi tutarlı bir plana dair hemen hiçbir iz taşımaz. Majide biz bu yapıya evrenin erklerini ve güçlerini çekeriz. Kişiliğin bu evi çağrılan kuvvetlerin şimşekleriyle param parça olursa bunda şaşılacak çok az şey vardır. Basit bir şekilde dile getirirsek, çağrılan veya uyandırılan güçler, psişemizin bütün parçaları üzerinde etkide bulunur ve hem bastırılmış “kompleksler” hem de entegre bilinç bu basıncı hisseder. Bu yüzden bir maji öğrencisi bazen zihinsel dengesizlik belirtileri göstermeye başlar. Bilge bir öğretmenin gözlemi altında psikolojide zihinsel “katarsis”, yani arınma denilen bir duruma dönüşebilir ve bilinç düzeylerine çıkarılmış olan bastırılmış malzeme normal bilinçle bütünleşir. Dengesizlik belirtileri yok olur ve öğrenci kesin bir şekilde deneyim kazanır. Fakat bazen böyle bir olay gerçekleşmez. Güçle şarj edilmiş gömülü kompleksler bilince çıkıp onunla bütünleşemezler. Fakat unutulamaması gerekir ki bu tür olaylar çok nadirdir; fakat gerçekleştiği zamanlar majikal çalışmanın insanı delirttiği yönündeki çığırtkanlıkları haklı gösterir gibidir.
Majikal etüt bazı insanları psikopat vakaları haline getirebilir, fakat psikopatolojinin öğrenci majikal çalışmaya başlamadan önce zaten onda mevcut olduğu unutulmamalıdır. Majinin yaptığı tek şey onu belirgin bir biçimde yüzeye çıkartmaktır. Gizemli şeylerin araştırılması belli psikotikleri kendine çekmektedir; bu cazibenin majiyle, spiritüalizmle veya Seventh-Day Adventizm’le ilgili olup olmadığı pek önemli değildir. Spiritüalizm, majiyle birlikte deliliğin bir nedeni olarak haksız bir biçimde gözden düşürülmüştür. Bu ülkedeki akıl hastanelerinin otoriteleri tarafından verilen istatistikler bu fikre temel oluşturmaktadır. Oysa eğer rakamlarla konuşacaksak doktorlar, avukatlar ve rahipler akıl hastalıklarına diğer insanlardan daha yatkın görünmektedir. Burada bu türden istatistiklerin yanlış okunup çarpıtılabileceğine dikkat çekmek gerekiyor. Örneğin eğer her yirmi spiritüalistten üçü deli oluyorsa, spiritüalistler ülkenin tüm nüfusunun kıyasen çok küçük bir parçasını oluşturdukları için psiko-patolojik vakaların toplam sayısında spiritüalistlerin sayısı çok düşük olsa da spiritüalizme karşı bir kanıt var gibi görünür.
Karar spiritüalistler veya okült ya da majikal örgütler içindeki delilik yüzdesine bakılarak verilmelidir. Bu üçüne bakarsak işin içinden zaferle çıkarız.
Fakat yukarıdaki hareketlerden herhangi birinin zihinsel dengesizliğe neden olma eğilimini değerlendirmeyi güçleştiren kimi sebepler var. Acaba kişinin harekete katılmadan önceki akıl sağlığı ne durumdaydı? Halkın bildiği üzere medyumlar ve psişik olarak duyarlı insanlar çevresindeki insanların görmedikleri şeyleri görür ve duyarlar. Fakat akılsal olarak dengesiz bazı bireylerde de aynı şey olur. Bazen bu talihsiz insanlar psişiklerin gördükleri s esleri duyup görüleri gördükleri için psişik örgütlerde yükselirler. Eğer onların deli oldukları anlaşılırsa her şey yoluna girer. Söz konusu örgütten dışarı çıkarılır ve hastalıklarının anlaşılmasıyla bu aynı örgütten tıbbi açıdan aykırı görünse de etkili bir tedavi olabilirler. Çünkü bütün psikopatolojiler ortodoks tıp tarafından açıklanamazlar ve “alternatif kişilikler”in hepsi illa da hastanın zihninde bir yarılma anlamına gelmez.
Fakat bu dengesiz insanların psişik ve majikal çalışmaya katılmalarına izin verilirse, sorumluluk tümüyle bu çalışmaya öncülük eden insanların omuzlarındadır. Dengesiz kişi sonunda bir krize düşer ve hastanelik olur ve insanlar “İşte, maji veya spiritüalizmle uğraşırsan böyle olur!” diye haykırırsa, liderlerin bundan şikayete hakkı yoktur. Bilmediği herhangi bir mekanizmayla oynamaya kalkan her insan aslında bela arıyordur. Henüz gazetelerde Kurtuluş Ordusu veya Anglo-Katolizmle “oynaşan” insanların hastanelik olduklarını okumadım. Ancak Anglican klasik The Laws of Ecclesiastical Polity kitabının yazarı Dr. Hooker’ın deyimiyle her ikisiyle uğraşan insanların “çivileri biraz gevşiyor.” Bununla birlikte gazeteler sadece spritüalizm ve majiyle ilgili bir önyargıya sahip. Halkın bilgiyi genellikle buralardan edindiği için bu yanlış yargı bir süre daha hakim olmaya devam edecektir. Bu yüzden maji ve psişizmin psikolojik tehlikelerini değerlendirmeye çalışan bir insan, bu yaygın önyargıyı hatırlamalı ve sadece kesin olgulara ve rakamlara güvenmelidir. Akıl hastanelerinde kırk bin spiritüalist olduğunu bir vakitler halkın önünde açık açık iddia eden çağımızın en cesur insanlarından biri Dr. Forbes Winslow, konuyu dikkatle inceledikten sonra yine halka açık olarak daha önceki yargısının tümüyle hatalı olduğunu açıklamıştır.
Bununla birlikte ilk ifadesinin sık sık alıntılandığına tanık olsak da, bu yargıyı geri çektiğine dair bir bilgiyi gazetelerde görmemiz için anlaşılıyor ki bir süre daha beklememiz gerekiyor. Bu meselelere ancak bu kadar adalet.
Dolayısıyla, eğer majikal öğrenci adayları olası zihinsel dengesizliklere dair ciddi uyarılırla karşılaşırlarsa hemen bu yargının nerede yazıldığını sormalıdırlar. Yoksa birinin kuzeninin bir arkadaşının maji çalıştığı için deli olan birini tanıması yeterli değildir. Genellikle bu türden doğrudan tepkiler nasihatin temelsiz olduğunu kanıtlarlar.
Şimdi de majinin psiko-fiziksel tehlikelerine geldik. Buradaki tehlikeler de yine sağduyusunu kullanan herkesin kaçınabileceği türdendir. Unutulmamalıdır ki majikal çalışmanın doğrudan sonuçlarından biri hayat enerjilerinin devasa ölçülerde artmasıdır ve bu artan güç, daha önce de belirttiğimiz üzere bütün kişiliği etkiler. Kişiliğin bir parçasını da fiziksel beden ile sinir sistemleri ve sinir merkezleri oluşturur. Sinir merkezleriyle yakından ilişkili olan bir şey, bedenin harika kimya laboratuarları olan endokrin ve salgı bezleridir. Yine zihnin çeşitli içgüdüsel ve duygusal etkenleri bunlarla ilişkilidir ve yine bildiğimiz üzere endokrin bezlerinin salgıları, hormonlar veya deyim yerindeyse “ulaklar” kan dolaşımıyla bedenin bütün her yerine taşınır, hem zihin hem de beden üzerinde önemli etkilerde bulunurlar. Eğer majikal uygulama yoluyla hayati enerjileri artırıyorsak, dikkatimizi (fiziksel sinir merkezlerinin yakınlarında olan) çeşitli psişik merkezlere yoğunlaştırmakla bu içeri gelen aşırı miktardaki enerjiyi onlara yönlendiriyorsak, sinir merkezlerinin ve söz konusu bezlerin artan ekinliklerinin kan dolaşımına daha fazla hormon salgılanmasını neden olabileceğini kolayca görebiliriz. Zihin nasıl bedensel süreçleri bu şekilde etkileyebiliyorsa, beden de aynı şekilde zihni etkiler. “Psiko-fiziksel ark” denilen bir şey vardır ve bu türden şartlarda kesin bir dengesiz faaliyet başlayabilir. Bundan kaçınma yolu bu kitabın majisyenin eğitimiyle ilgili bölümünde verilmiştir.
Başka bir psiko-fiziksel tehlike çok fazla bilgi sahibi olmayan uygulayıcıların majikal uygulamaları, mistik-meditasyonları ve psişik teknikleri birbirleriyle karıştırmasından gelmektedir. Tıpkı şunları söyleyen bir çocuğun başına geleceklerde olduğu gibi: “İşte insanların kömür dedikleri şey, burada da sülfür dedikleri o sarı tozdan var, bak burada da güherçile dedikleri tuzdan. Bakalım onları karıştırınca ne olacak?” Eğer onları belirli bir oranda birleştirme talihsizliğine düşürse sonuç karışım yanacak ve felaketimsi sonuçlarla karşılaşacaktır. Dolayısıyla, en önemli kurallardan biri şudur: “Ne yaptığını bilmiyorsan, asla teknikleri karıştırma.” Hatta biliyorsanız bile, her bir teknik üstünde bilinçli, etkin bir hakimiyet kazanana kadar onları karıştırmayın.
Başka bir tehlike daha var. Sözde majikal localar ve gruplar. Burada var olan azıcık bilgi göz kamaştırıcı terimlerden bir kıyafet giymiştir ve grubun liderleri beli psikolojik ve fiziksel “hileler” kullanırlar. Tek bir örnekle yetinelim. Daha sonraki bir bölümde göreceğimiz üzere tütsülerin insan bilinci üzerinde kuvvetli psişik etkileri vardır. Fakat çok çeşitli tütsüler vardır ve hepsi de faydalı psişik sonuçlar vermezler. Haşhaş, tıpkı marihuana ve peyote gibi düş-görüleri oluşturur. Bütün bunlar yasaklanmış ve illegal uyuşturuculardır, bununla birlikte Anhalonium Lewinii denilen bir Meksika Kaktüsü alışkınlık yaradan bir uyuşturucu değildir. Bununla birlikte bu türden herhangi bir uyuşturucunun kullanımı yasa dışı olduğu kadar, son derece aptalca harekettir.
Yazarın bildiği localardan birinde papağan yemindeki kenevir tohumları ayıklanmış ve tütsüyle birlikte yakılmıştı. Sonuç şaşırtıcı, ama kesinlikle kötüydü. Bu uygulamaların yapıldığı majikal gruplarda uyuşturucuların ve cinsel cazibenin kullanımı en başta kullanılan yöntemlerden biriydi ve bu tür uygulamaların etkileri tam anlamıyla kötüdür.
Orta çağdaki cadılıkla ilgili duruşmalarda normal üstü sonuçlar elde etmek için yağların kullanımından bahsedilmiştir. Çoğunun reçetesi hâlâ bilinen bu yağların içinde genellikle kalp ve sinir sistemi üzerinde güçlü etkileri olan ve bu etki sayesinde halüsinasyon yaratan maddeler vardı. Bu tür maddelerin kullanımı insanlık kadar eskidir. Bu maddelerin bütün kültürlerde kullanıldığını görüyoruz; fakat hemen her zaman, uzun bir dönem boyunca değerlendirilen etkiler öyle hezeyan yaratıcı bulunmuşlardır ki bütün medeniyetlerde kullanımları yasaklanmıştır. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu maddeler bazı okült gruplar tarafından hâlâ kullanılmaktadır. Ritüellere duyumsal açıdan yardım etmesi için bu tür maddeler kullanan bütün gruplar, sırf bu nedenle, Işık Locaları tarafından ortaya konulan ahlaki ölçütleri umursamadıklarını açıkça ilan etmişlerdir. Eğitimli kahinlerin bu maddelerin özelliklerine dair bilgiyle ve dikkatle yapılan araştırmaları başka bir meseledir, fakat bu tür araştırmalar genel loca çalışmalarından biri değildir. Dolayısıyla bir majisyen adayı, aklı başında biriyse, kendine çalışmanın etkili olması için böylesi tekliflerle gelen gruplar ve kardeşlik örgütlerinden uzak duracaktır. Bu tür teklifler çok belirgin olmayan şekillerde yapılabilir ve kişinin farkına varmadan işin içine girmiş olması muhtemeldir.
Bu nedenle, kişinin şüphe anlarında başvuracağı bir ölçüte sahip olması akıllıcadır. Yazarın ölçütü Hz. İsa’dır. O’nun herhangi dogmatik bir görüşünü kabul etmek şart değildir, fakat O’nun hayatı ve öğretileri bize içeriğinden şüphe ettiğimiz uygulamalar ve öğretiler için iyi bir ölçüt oluşturmaktadır. Başka insanlar kendilerine başka ölçütler belirleyebilirler ve “herkesin efendisi kendine göredir.” Fakat arayış içinde olanlar herhangi bir okült veya majikal gruba katılmadan önce kendine belli bir ölçüt edinmelidir.

Alıntıdır!  hermetics.org'a teşekkürler.

9 Nisan 2013 Salı

İsis Şifa Çayı

    Bu özel formülü burada seve seve paylaşacağım. Ne zaman bu çayı içsem hastalığım inanılmaz derecede çabuk iyileşti. Bitkilerden yapılan karışımlar herhangi birinin elinde alelade bir çay iken, bir cadının elinde "iksire" dönüşür. Bu çayın şüphesiz ki kimyasal etkisi önemli etkiye sahiptir ama bir cadının elinde şifalı bir çayın ötesinde şifalı bir iksire dönüşür ve etkisi muazzam boyutlara ulaşır. Kaynaklarda bu çay karışımı isis'e atfedilir, ki bence de onla alakalıdır. İsis'e dualar okuyarak çağırım pentagram ile çayı kutsayın. Her bir bitkinin ruhuna seslenerek içlerinde ki sihri dışarı çıkarın. Ve çayınızı sıcak sıcak içerek İsis'in şefkatli ellerine kendinizi bırakın =)

    İhtiyacınız olan;

    Bir ölçü biberiye
    Bir ölçü adaçayı
    Bir ölçü kekik
    ve Bir adet tarçın kabuğu
    Su

    Bir ölçek suya tarçın çubuğunuzu koyun ve kaynamaya bırakn. Bu sırada İsis'ten şifasını vermesini ve bu çayı kutsamasını isteyin. Altın rengiyle karışık yeşil bir enerjinin çayla bütünleştiğini imgeleyin. Yeterince kaynayıp tarçının aroması suya geçtiğinde altını kapatıp bitkileri koyun ve kapağını kapatın. 5 dakika demlemeye bırakın. Bu sırada yine dualar eşliğinde çağırım pentagramını çizin ve bitkilerin özlerine seslenin. (Eğer reiki biliyorsanız reiki gönderin)

    Ve sonra afiyetle çayınızı için, inanılmaz huzuru ve şefkatin enerjisini iliklerinizde hissedeceksiniz.


    Sirius'tan alıntıdır! Teşekkürler ve Affedersin Sirius.

2 Nisan 2013 Salı

Kadim Maji Sırları -2


Önceki yazının devamıdır!

Majikal Başarının İlkeleri

Her sanatın en yüksek başarı için tasarlanmış ilkeleri ve takip edilecek yolları vardır. Maji bir istisna değildir. Ortaçağlı okült alimler çeşitli deneylerin bir sonucu olarak, okültizmin her dalı için farklı prensipler kaydetmişlerdir. Tradisyonumuzun birçok ustası bu ilkelerin kendi başarılarının sırrı olduğunu söylese de, onları burada, sizi dogmanın altında ezmek için sunmuyoruz. Daha modern yaklaşımlara alışkın olanlar bu kuralları fazla katı bulabilirler, fakat kendi tecrübelerimiz bize onların geçerli olduklarını gösterdi. Dileğimiz sizin başarılı olmanız. Buradakilerden mümkün olduğunca çok ilkeyi yüreğinize işlerseniz, majikal çalışmalarınızın sonuçlarının devasa ölçülerde ilerleyeceği kanaatindeyiz. İlkeler belli bir sıraya göre verilmemiştir, kendinizi bütün ilkelere birden ve hemen uymak zorunda hissetmeyiniz. Başlangıç olarak hem fikir olduğunuz ilkeleri takip edip geri kalanları deneyiniz. Onların neden değerli olduklarını kendi tecrübelerinizle görmeniz yeğdir.
İYİ KARAKTER: Majisyenler kusursuz erdem arketipleri değildir. Biz insanız, bütün kırılganlığı ve gücüyle. Ne var ki çalışmamız bizim aydınlık bir doğaya sahip varlıklarla yan yana durmamızı ve meleklerin huzurunda yürümemizi sağlar. Maji bizim beyhude şeyler aramayan, sığ maddeciliğin saplantısına batmamış canlı bir ruha dönüşmemizle ilgilidir. Çevrenizle ilişki içinde kim olduğunuzu kabul görün ve kabul edin. Ruhunuzu Yüce Ruh’un ve en yüksek erdemlerin peşinde gitmeye yoğunlaştırın.

Dini inançlarınıza aykırı herhangi bir şey yapmaktan imtina edin. Bir şekilde dininize aykırı düştüğüne inandığınız bir majikal çalışma yaptığınızda veya en derinlerinizde doğru olduğunu bildiğiniz bir şeye ters bir davranışta bulunduğunuzda, bu sizi suçluluk, utanç ve pişmanlık duygularına sürükleyecektir. Size belli bir dini veya belli bir ahlaki ilkeleri şart koşmuyoruz. İnancınız ve ilkeleriniz ne olursa olsun, onlara sadık kalın. Eğer bir Işık majisyeni olmayı veya daha çok bilinen ismiyle Ak Büyücü olmayı diliyorsanız, şiddetten kaçının ve sevgi dolu, ahlaki bir hayat sürmeye çalışın. Eski Maji kitapları sizden doğruluk içinde hareket etmenizi tembih ederken, size kendi dönemlerinin ahlakını vaaz etmiyorlardı. Söylemek istedikleri yalnızca şuydu: “Benzer benzeri çeker.” Sevgi, ışık ve hayat ilkeleriyle ne kadar uyum içindeyseniz, ruhani alem ve bu değerlerin cisimleşmesi olan varlıklarla o kadar uyum içinde olursunuz.
TEMİZLİK: Maji uygularken yaşadığınız yere yüksek mertebeden birçok ruhani varlık davet etmiş olursunuz. Temizlik ortamın titreşimlerini yükseltir. Eski majisyenler uzun süren majikal ritüeller sırasında günde yedi kez kadar yıkanırdı. Kuşkusu bu kitapla yapacağınız maji seviyesi için böyle bir temizlik gereksizdir. Bununla birlikte maji çalışırken ortam ve kıyafetleriniz temiz olmalıdır. Aynı şekilde yazı yazmak için kullandığınız mürekkep, kağıt ve metaller gibi araçlar da.    

DİYET: Başarılı bir majikal çalışmanın önündeki sık rastlanılan bir engel dolu bir midedir. Günlük uygulamalar için çalışmanızı yemek yemeden önce veya yediklerinizi iyici sindirdikten sonra yapın. Geleneksel olarak majisyenler karmaşık ritüelleri yaparken uzun süre boyunca oruç tutarlardı. Ayrıca siz yediğiniz şeysiniz diyen eski sözü mutlaka duymuşsunuzdur. Yiyecek enerjidir ve hayvani ürünler titreşiminizi sebzelerden farklı etkilerler. Eski majisyenler çalışmalarından önce ve çalışmaları sırasında et yemekten imtina ederlerdi. Birçoğu vegan bir diyeti takip ederek yaşamıştır. Fakat isterseniz maji çalışırken et yemeye devam edebilirsiniz. Biz de et yerken öyle yapıyorduk. Ne var ki dürüst olmak gerekirse et yemeyi bıraktığımızda majikal çalışmamız çok ilerledi.

Eski majisyenler bazı sebzeler yemekten de kaçınırlardı. O vakitlerde insanların diş fırçaları ve gargaraları yoktu. Genel felsefelerine göre majikal çalışma öncesinde ve çalışma sırasında sarımsak, pırasa, soğan gibi keskin kokulu şeyler yemek ağzınızda kötü bir koku bırakırdı. Bunlar çok yendiğinde ise koku terinizle çıkardı. Kadimler saflık ve temizliğe çok önem verirlerdi ve isimlerin zikri sırasında kötü kokmak istemezlerdi. Ayrıca bu sebzelerin kokularının Cinlerin hoşuna gitmediğine ve onları getirmeyi zorlaştırdığına inanırlardı.
İZİN ALMAK: Maji uygularken kadim enerjileri kullanacak ve meleklerden cinlere kadar birçok varlığı davet edeceksiniz. Bugünün majisyenleri bunu istedikleri amaçla ve istedikleri zaman yapabileceklerine inanıyorlar. Bu pek doğru bir şey değildir. İzin almak bir ritüelin başarılı olması veya olmamasını belirleyebilir. İzin bir inisiyasyon (el alma) halinde de gelebilir. Bir melek çağrılmadan önce o melekle bir anlaşmayla da sonuçlanabilir.

Bu izin bir kehanet sonucunda da belirebilir. Çalışmanızın başka insanların hayatında bazı etkileri olacaksa veya yüksek derecede tekamül etmiş bir varlığı davet edecekseniz, kehanette bulunmak özellikle önemlidir. Eskilerin kullandığı kehanet tekniklerinden biri, birkaç hafta boyunca devam eden belli bir ritüelden ibaretti. Eğer majisyen operasyonun sonucunda elinde bir leke belirdiğini görürse izin aldığını bilirdi. Diğer yöntemler bazı dualar edip tefekkürlerde bulunmak ve sonra nasıl hissettiğine bakmaktı. Eğer içlerinde korku uyanırsa ritüel yapılmayacak, fakat kendilerini açık ve huzurlu hissediyorlarsa ritüele izin çıktı demekti. Modern okültistler Tarot gibi başka yöntemlere güveniyorlar. Her ritüel yaptığınızda kehanet kullanmak zorunda değilsiniz. Sizden sadece enerjilere uyumlu olmanız ve çalışmadan önce işbirliği yapacağınız varlıklarla yolunda giden ilişkilere sahip olmanız beklenmektedir.
GÖĞÜN İZLENMESİ VE RİTİM: Majikal akımlar göksel gelgitlerin etkisi altındadır. Bugün ortalama bir sonuç olarak yaptığınız ritüel ertesi gün son derece başarılı olabilir. Bazı ritüeller astrolojik şartlardan diğerlerine göre daha fazla etkilenirler. Bu gelgitleri takip edebilmek için majisyenler, bugün çok iyi bilinen gezegensel saatler gibi okült tablolar ve takvimler yapmışlardır. Kimi günlerin yapıcı çalışmalar için daha iyi olduğu, kimi günlerin ise yıkıcı çalışmaya daha uygun olduğuna inanılır. Bu günler kameri takvime dayanır ve Ay’ın gökyüzündeki konumuyla ilgilidir. Aşağıdaki günler yıkıcı günlere ait olduğu için yapıcı çalışmalar için kullanılmazlar: 3., 5., 13., 16., 21., 24. ve 25.inci günler.

Diğer önemli okült zamanlama emareleri, ay menazilleri ve yükselenle gezegenleri hizada olması veya gezegenlerin yükselene iyi açılar yapmasıdır. Ayrıca her ay fazı yapılacak çalışmanın türünü etkiler. Bu etkiler yalnızca çalışmanın türüyle değil, aynı zamanda ayrıntılarıyla ilgilidir. Genel olarak yapıcı işler için büyüyen ay, yıkıcı işler için ise küçülen ay iyi bir vakit oluşturur. Bu ilkelere çok özel durumlarda yer değiştirebilir, dolayısıyla çok kapsayıcı kurallar olarak görülmemelidir. Fazları büyüme ve küçülme olarak düşünüp çalışmanızın ayrıntılarına bakın. Ayrıca başka bir vakti bekleme konusunda uyarı yapan diğer astroloji etkenlere bakmanız gerekebilir. Kötü etkiler altında büyüyen bir ay, yapıcı bir çalışma için iyi bir iletken değildir. Başarı şansınızı arttırmak için bu gelgitleri iyi takip etmeye çalışın.
Gördüğünüz gibi kadimlerin majisi yıldızların ve göklerin ekseninde dönüyordu. Onlar hatta belli konfigürasyonların olduğu vakitlerde tılsımları ve nazarlıkları dışarı çıkarıp yıldızların ışığıyla yüklerlerdi. Bugün bile Irak’ta Dolunay’da dışarı çıkıp çıplak kutlamalar yapan kadın büyücülere bizzat tanık olduklarını söyleyen insanlar var. Bu büyücüler ritüellerinde yardımcı olması için ayın enerjisini çekerler. Burçların ışınlarını yakalamak, astroloji temelli birçok ritüelin başarı ilkelerinden biridir.
DOĞRU ZİHİNSEL TUTUM:  Yapmakta olduğunuz majikal çalışma hakkında aklınızda tek bir kuşku bile olamaz. Kendinize ve sanatınıza güvenmelisiniz. Majinizin işlemediğini düşünürseniz, o size rağmen işler. Operasyon sırasında veya sonrasında kuşku başarısızlıkla sonuçlanabilir. Majikal ritüellerinizi sıkılmadan ve acele etmeden yapın. Kaç tane Hollywood filmi izlemiş olursanız olun, ilk denemenizden hemen sonuç beklemeyin. Bir ritüelin enerjilerinin farkına varmak için o ritüeli on kez veya daha fazla yapmış olmamız gerekir. Yıllar içinde majikal enerjilere daha uyumlu hale geliriz ve olaylar daha hızlı gelişir. Ayrıca bir tekniği veya operasyonu uzun bir süre tekrar tekrar yapma alışkanlığını edinin ve bir yöntemden ötekine atlamayın. Elleriyle tahtaları kırabilen dövüş ustalarını düşünün. Böyle bir şey uygulama, kararlılık ve en önemlisi başarma azmi gerektirir.

Bir majikal ritüel yaparken zihninizi ona odaklayın. Eğer aile, para veya alacağınız haberlerle ilgili endişeleriniz varsa veya duygusal olarak karmaşıksanız hatalar yaparsınız. Hatalar dikkatinizi dağıtıp çalışmanızın akışını bozar. Ritüel maji kusursuz bir tiyatrosal performanstır; tutkudan ve kalpten taşar. Ne var ki dikkatiniz kesintiye uğrarsa tekrar başlayıp başlamamayı, çalışmanın işe yarayıp yaramayacağını düşündürtür ve iyi sonuçlar almak zorlaşır. Odaklanmaya yardımcı olması için her bir ritüeli eksiksiz bir biçimde ezberlemeye çalışın. Bir kağıttan okumazsanız, duygularınızı ve tutkunuzu majiye yansıtmanız daha kolay olur. Eğer bir ritüel yaparken veya yeni bir ritüel öğrenirken kağıtlar kullanacaksanız harfler büyük olsun. Böylece dikkatiniz fazla dağılmadan kağıda hızla göz atabilirsiniz.
Majikal çalışma ve dikkati toplu tutmak için en iyi yer insanların ve kent hayatının dikkat dağıtıcılığından uzak yerlerdir. Kendinizi tümüyle kapatmanız veya ormanlık bir araziye çekilmeniz her zaman mümkün olmasa da, hiçbir sesle rahatsız edilmeyeceğiniz zamanları seçmeye çalışın.
SESSİZCE YÜRÜMEK: Sonuç veren bir majikal çalışma yaptığınızda ilk tepkiniz onun hakkında övünmek olacaktır. Çalışmalarınızı Hermesciliğe yakışır bir biçimde mühürlü tutun. Yapacağınız maji üzerine konuştuğunuz zaman o enerjiyi cisimleştirirsiniz. Genellikle yapacağı şeyleri anlatan majisyenler sonunda hiçbir şey yapmazlar. Başkalarını etkilemek için yaptığınız çalışmaları anlatırsanız kendinizi onların eleştirisine ve alaylarına açarsınız. Eninde sonunda kendinizden kuşkulanırsınız ve zihniniz majinize karşı çalışır.

NESNELEŞTİRME: Belli bir amaç veya birini, mesela kendinizi etkilemek için majikal çalışma yaptığınızda, bir nesne ile bağlantı kurduğunuz zaman ilerleme olduğunu göreceksiniz. Bu nesne bir imge veya fotoğraf olabilir. Kendinizi altın parlak bir aurayla çevrili imgeleyerek bir şifa tılsımını nesnelleştirebilirsiniz. Eğer yaratıcı yetenekleriniz bunun için yeterli değilse veya bir fotoğraf bulamazsanız, amacınızı ve kişinin adını net ve anlaşılır bir şekilde bir kağıda yazın.

ADANMA: Maji ruhani bir yoldur; birçok çalışmamız ve ritüelimiz kutsal isimlerle ve varlık çağırmakla ilgilidir. Varlıklar iş sonrasında heves ederek veya canımız istediğinde celp edebileceğimiz şeyler değillerdir. Bu kutsal bir bağlamda yapılır. Maddi mücadeleyle geçen uzun ve zahmetli bir günün ardından kendinizi kutsal bir bağlama taşımanın en iyi yolu duadır. Çalışmalardan önce ve sonra kalbinizi açmak ve zihninizi ruhla uyumlu hale getirmek için dua edin. Kadim majisyenler okült kurallara göre düzenlenmiş koca bir dua kitabı oluşturmuşladır. Modern laik toplumda çok az majisyen bu duaları aramış veya onları yeniden yayınlamaya kalkışmıştır. Bu dualar çok güçlüdürler. Ama yürekten yapılan her dua öyledir. Çalışmalarınızın belli bir aşamasında kullanmak isteyebileceğiniz başka bir önemli dua koruyucu meleğinizin sizi kutsaması ve üzerinize inmesi için yapılan duadır.

VARLIKLA İLİŞKİ: Her ruh veya varlıkla, onun doğasına uygun bir şekilde çalışın. Ondan inanmadığı veya tabiatına aykırı bir şey istediğinizde onu gücendirme ihtimaliniz var. Yüce ruhani varlıkları yıkıcı veya yaralayıcı operasyonlarda kullanmamanızın öğütlenmesinin nedeni budur. Bu onların onurlarını zedeler ve onlarca hakaret olarak kabul edilir.

Varlıklar aleminden edindiğiniz her şeyi körce izlemeyin, fakat kendini beğenmiş bir biçimde ret de etmeyin. Varlıklar çok acil olmadıkça nadiren bilgi verirler, gelen bilgi de ciddi bir talebiniz üzerine gelmiştir. Melekler ve ruhani varlıklar tümüyle İlahi olanın egemenliğinde olmayan herhangi bir tavsiyede, nasihatte veya yorumda bulunmadıkları onları dikkatle ve saygıyla dinleyin.
ZİKİR: Majiyle ilgili filmler seyrettikten sonra bu sanata gelen insanların her şeyin tek bir büyülü sözle halledildiğine inanmaları hoş görülmelidir. Gerçekte majikal erk isimleri defalarca zikredilir. En yaygın ilke erk isimlerini üç kez tekrarlamaktır. Bununla birlikte bazın zikirler yüzlerce, hatta binlerce sayıya kadar yapılabilir. Operasyonun süresine ve yoğunluğuna bağlıdır bu. Zikir zihni toplamak ve enerjiyi arttırmak için kullanılır. Bu zikirler genellikle matematiksel olarak hesaplanır. İşin püf noktası sizin dikkatiniz odaklamak zikri yitirmeden saymaya çalışmamaktır. Eğer dikkatinizi yitirme pahasına elinizle saymak zorundaysanız, saymayı bırakın, sadece istenilen sonucu elde edene kadar zikre devam edin.

TÜTSÜ KULLANIMI: Majikal ritüellerde tütsü kullanmanın üç temel nedeni vardı. Biri koku ve kokunun majisyenin bilincindeki etkisiyle ilgilidir. İkincisi titreşimle ilgilidir. Üçüncüsü ise ruhaniyata besin ve hediye vermekle ilgilidir. Bazı bilgeler her operasyon için özel bir tütsü kullanıldığını ileri sürüyorlar; bazıları ise gezegensel karışımlarla yetinirken, diğerleri basit bir aselbant sakızı ile günlük karışımını tavsiye etmektir. Genel olarak tütsü karışımları kömür üzerinde yakılabilir ve birçok yerde bulunabilir. İsterseniz hazır tütsü de kullanabilirsiniz. Majikal karşılığa ilave olarak önemli olan faktör sizin çevresel şartlarınız ve dumana karşı duyarlılığınızdır.

YÖNLENDİRME: Majikal çalışma sırasında majisyen yüzünü çevireceği yöne karar verir. Majisyenler elementler, gezegenlerle çalışır ve tıpkı denizciler gibi sabit bir noktaya ihtiyaç duyarlar. Bu noktaların en eskisi kuzey kutbudur. Zamanla insanlar majikal çalışmalar için yüzünü Kudüs’e veya Mekke’ye döner oldu. Modern majisyenler günümüzde doğuyu, güneşin doğduğu yönü kullanmaktadır. Kendiniz için uygun bir yön seçin ve çalışmalarınızı bu yöne göre düzenleyin. Bu kitapta en çok doğu kullanılacaktır.

DÜZEN VE GÜZELLİK: Maji ilhamının büyük kısmını doğadan alır. Ritüeller öyle bir şekilde oluşturulur ki belli bir sırayı takip ederek istenilen sonuca ulaşsınlar. Dolayısıyla bir operasyon sırasında, sistematik bir yol takip etmek mantıklıdır. Aynı şey tılsımlar veya vefkler hazırlarken de geçerlidir. Vefkleri yazarken sayısal sırayı takip edin geri kalan unsurlarda da yöntemsel bir tutum izleyin.

Maji bir sanattır, dolayısıyla majisyenlerin bütün eserlerini güzel yapmaya çalışmaları doğaldır. Bu güzellik maji ve zikirlerdeki uyumda da olabilir. Yapılan majikal aletlerin kalitesinde de. Bunun için usta bir sanatçı veya zanaatkar olmanıza gerek yok. Elinizden gelenin en iyisini yapmaya, net ve okunur bir yazı kullanmaya, boyutlar ve çizgiler arasında bir uyum yaratmaya çalışmak yeterlidir.
MAJİKAL METİNLER: Tılsımlarda genellikle sayılar bulunur. Kadim majisyenler bu rakamları belli okült yazılarla belirtmiştir. Çeşitli alfabelerle deneyler yapmış ve bunları başarılarına göre sınıflandırmışlardır. Amaç bütün doğada var olan matematiksel sayı kavramlarıyla geometrik biçimleri, yani majikal glifleri birleştirmektir. Eğer majikal yazıları biliyorsanız Arap veya Hint rakamları kullanabilirsiniz. İbraniler çok uzun zamandan beri sayılar için özel karakterler kullanmazlar, bunun yerine harflerin matematiksel karşılıklarından faydalanırlar.


İlksel Eğitim
Majinin geleneksel aletleri asa, pentakıl (beş köşeli yıldız), kadeh ve mızraktır. Bunlar iradeyi, bedeni, kalbi ve aklı temsil eder. Herhangi bir majikal operasyonun sonuç alabilmesi için bütün bunların uyum içinde çalışması gerekir. Zihin ritüelin farklı aşamaları ve içeriği üzerine odaklanmalıdır. Bu odaklanma imgelemeyi, dikkatin toplanmasını ve netliğini kapsar. Beden majikal operasyonlara ve fiziksel duruşlara dayanacak kadar güçlü olmalıdır. İrade odaklanmalı ve tümüyle operasyonun başarısına yönlendirilmelidir. Duygular uyanmalı, tutku canlanmalı ve enerjileri açık olunmalıdır. Sonuç kişiliğin tümüyle huşu içinde yanması, çalışmanın ve sonucun içinde erimesidir. Eğer yorgunsanız, ağrınız varsa, dikkatiniz dağılmışsa, ağır bir depresyondaysanız, duygusal uzaklık, tereddüt, özgüven, ilgi eksikliği vb. durumunda herhangi bir majikal çalışmanın başarılı olması çok zordur. Bununla birlikte bu fiziksel şartlar kronik hale geldiğinde mazerete dönüşebilirler. Bu yüzden her şeyin eksiksiz olmasını beklemeyiniz. Elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışın. Majikal çalışma genellikle fiziksel ağrı, duygusal dengesizlikler ve dikkat dağınıklığını giderir.
Majikal ritüeller sırasında imgelem süreciyle birlikte zihinsel dikkat ve duygusal şiddet kullanılır. New Age kitapları okuyan birçok okuyucu majinin tümüyle imgelem veya görselleştirmeden ibaret olduğuna inanmıştır. Eğer bu fikri mantıksal sınırlarına kadar götürürseniz, zihinsel olarak dengesizleşir ve kafanızın içine hapsolursunuz. İmgelemenin amacı majisyene majikal akımlarla bağlantı kurması ve majikal çalışmayı yönlendirmesi için yardım etmektir. Bu kitap boyunca imgeleme kullanan birçok alıştırmayla karşılaşacaksınız. Bunların amacı sonuçları geliştirmek ve netlik ve odaklanma sağlamaktır. Havada pentagram çizme basit örneğine bakalım. İki ayrı örnekte Nineveh havada pentagram çizmiş ve insanlar pentagramın herkesin görebileceği şekilde havada asılı kaldığını görmüştür. Çünkü pentagram yalnızca zihinde imgelenmemiştir. Eterik pentagram imgelemenin yardımıyla dört araç kullanılarak yapılmıştır. Pentagram Ninevah için onu başkalarının görmesini sağlayacak kadar gerçekti.
Birçok insan için imgeleme kolay bir iş değildir; tıpkı bir kazadan veya ameliyattan sonra hastalıklı kaslara alıştırma yapmak gibi bir şeydir. Çocukken bu imgeleme kasları güçlü ve esnekti. Birçoklarımızda olduğu gibi, yetişme yıllarımızda bazı yetişkinler bize “çocuk gibi davranmamayı”, “hayal gücümüzün fazla çalıştığı” gibi şeyler söyledi. Zihinsel olarak dengesiz biri etiketi yeme korkusu da bir etken olabilir. Sonuç olarak birçoğumuz çok canlı resimlerle düşünmeyi bıraktık, cinleri ve ruhları görmez ve işitmez olduk. Kaybedilmiş olan ruhani algılama yeteneği tekrar kazanılabilir. Kitaba gelişmenizde yardımcı olacak bazı alıştırmalar ekledik. Başlangıçta size fazla bir değişiklik olmuyor gibi gelse de, bu alıştırmaları yaptıkça algılarınızın güçlendiğini göreceksiniz. İmgeleme yeteneğinin ruhani algılamanızı tekrar kazanmanızda çok yardımcı bir araç olduğunu unutmayın. Bu alıştırmalardan herhangi bir size çok kolay gelirse, onları atlayabilir ve ihtiyaç duyduklarınıza geçebilirsiniz.
Başlamadan önce, dileyenler meditasyonlarına ve ritüel çalışmalarına rahatlatıcı bir banyo ile başlayabilirler. Bazı özel yağlarla doyurulmuş tuzların veya deniz tuzunun kullanıldığı bu banyolar saflaştırıcı bir etkiye sahiptir. Birçok insan banyodan önce duş alarak önce fiziksel olarak temizlenmeyi tercih eder. Bunun yerine bazı esneme veya küçük gevşeme çalışmaları da yapabilirsiniz. Başlangıçta fazla bir ilerleme kaydedemezseniz kaygılanmayın. Bu imgeleme alıştırmaları size unutulmuş bir düşünme ve algıma biçimini yeniden kazandırmak amacıyla tasarlanmıştır. Hayal etmek veya sanki oluyormuş gibi yapmak da yeter; aslında püf noktası da budur! Alıştırmaları yaparken yeteneklerinizin ilerlediğini fark edeceksiniz. Alıştırmaların sonunda ne kadar çok ayrıntı yakaladığınıza şaşırabilirsiniz. Bir günlük tutup deneyimlerinizi yazmanız tavsiye edilir. Aslına bakılırsa gelişmenizi hızlandırmanıza yardımcı olması için bütün majikal çalışmalarınızı kaydetmenizi hararetle tavsiye ederiz.

ALIŞTIRMA BİR - Zihinde Tek Bir İmge Tutmak
İlk adım zihninizde basit bir imgeyi tutabilmeyi öğrenmektir. Bu önemlidir; çünkü majikal uygulamada bir imgeyi zihninizde sürekli olarak tutmak, sizi onun temsil ettiği öze açar. Bu uygulama farkındalığınızı çalıştığınız imgenin sübtil enerjisine ve niteliğine açar. Sembole konmuş öz ve anlamla bir olmanızı kolaylaştırır. Basit bir sembolle başlayalım. Beyaz bir kağıt alıp üzerine küçük bir tabak büyüklüğünde oval bir şekil çizin. Kağıdı duvara yapıştırın. Bir metre kadar uzağa oturup ve çembere bakın. Gözlerinizi kapatın, birkaç saniye sonra zihninizde ters renklerde aynı şekil belirir. Alıştırma sizin için rahat ve kolay hale gelene dek birkaç gün tekrarlayın. Her hafta aşağıdaki şekillerden birini kullanın:
  • Kırmızı Üçgen
  • Gri-gümüşi Hilal
  • Sarımsı Kare
  • Yeşil Çember
  • Siyah zemin üzerinde beyaz hilal

ALIŞTIRMA İKİ -  Zihninizde Daha Karmaşık Bir İmge Tutmak
İkinci adım daha karmaşık bir imgeyi görselleştirip zihninizde tutmayı öğrenmektir. Alıştırma birdeki adımları tekrarlayın, fakat bu sefer bilgisayardan alınmış veya elle yapılmış burçlara ve gezegenlere ait glifleri kullanın. Aşağıdaki sayfada gösterilen glifleri çizdiğiniz 19 kağıt yapın, semboller sayfanın yarısını kaplayacak büyüklükte olmalıdır. Standart beyaz ve siyah renkleri veya yeşil ve kırmızı, mavi ve turuncu, sarı ve mor gibi ters renkleri de kullanabilirsiniz. Her sembolle üçer dakikadan en az üç defa çalışın. Bunu bitirdikten sonra alıştırmayı çizimlerin yardımı kullanmadan tekrarlayın. Glifleri zihninizde net bir biçimde resmetmeye çalışın.

ALIŞTIRMA ÜÇ – Bir Mum Işığı İmgeleme-
Bir sonraki adım imgelemi hayal gücüne dayanan duyusal algılama alanına taşımaktır. Bunu mümkün olduğunca çok duygu koyarak yapmanız veya yaptığınızı düşünmeniz gerekiyor. İmgeleme alıştırması için mum kullanacaksınız. Daha önceki alıştırmalarda olduğu gibi bir tür gevşeme alıştırmasıyla başlayın ve önünüzde bir mum yakın. Mum alevine birkaç dakika boyunca bakın. Gözleriniz yorulana kadar kırpmadan bakın. Alev dışında hiçbir şey düşünmemeye çalışın. Kendinizi tümüyle aleve ve onun titremelerine dikkat kesilmeye bırakın. Şimdi gözlerinizi kapatın ve alevin imgesini zihninizde yakalamaya çalışın. İmgeyi zihninizde mümkün olduğunca sağlam bir şekilde tutmaya çalışın. İmgenin gerçeğe uygun olup olmadığını dert etmeyin. Bırakın istediği biçim ve büyüklükte olsun, siz imgeyi zihninizde tutun yeter. İmge solmaya başladığında veya zihinde tutması zorlaştığında önceki adımları tekrar edin. İmgeyi zihinde tutmaya çalışın, mümkün olduğunca gerçek kılın. Alev üzerine odaklanın ve tıpkı gerçek alevde olduğu gibi ona bakın. İmgenin bozulmamasına çalışın. Bu sizin imgeleme dayanıklılığınızı geliştirecektir. Bu alıştırmayı birkaç hafta boyunca size kolay gelene kadar yapın.
Alıştırma kolaylaştığında bir sonraki alıştırmaya geçme vakti gelmiştir. Zihninizde alev imgesini canlandırdıktan sonra onun boyutunu değiştirmeye çalışın. Önce büyütün, sonra küçültün. Sonra, alevin rengini farklı tonlara büründürün. Alevin sanki bir esinti vurmuş gibi dans etmesine izin verin. Dikkatinizi alevden mumun gövdesine çevirin. Mumun titrek ışık altında erimesini izleyin. Mumun rengini değiştirin. Zihninizde onu elinizden geldiğince canlı oluşturun. Serbestçe imgeleyin. İmgeliyormuş gibi yapın. Alıştırmanın bu aşamasını sizin için kolaylaşana kadar tekrar edin.
Şimdi imgelemenize duyusal unsurlar ekleyebilirsiniz. Zihninizde mum imgesini uyandırdıktan sonra mumun sevdiğiniz bir kokuyla, örneğin vanilya veya gül kokusuyla koktuğunu hayal edin. Kokuyu burun deliklerinizde elinizden geldiğince canlı bir biçimde hissetmeye çalışın. İyice gerçek hissedene kadar buna devam edin. Zihninizde parmaklarınızı mumun üstünden geçirin. Alevin ısısını hissedin. Alevle oynarken kokuyu almaya devam edin, mumu diğer özelliklerine de dikkat edin. Zihniniz dolaşmaya başlarsa tekrar imgeye dönün. İhtiyaç duyduğunuzda gözlerinizi açın ve mumla zihninizde yaptığınız şeyleri fiziksel olarak yapın. Sonra tekrar gözlerinizi kapatın ve imgeleminizde duyuları tekrar yakalayın. Bütün bunları eksiksiz yapabiliyormuş gibi yapmayı unutmayın.

ALIŞTIRMA DÖRT – Bütün Duyuları Kullanmak
Şimdi imgeleme alıştırmalarını bir sonraki aşamaya taşıyabiliriz. İmgelem düzeyinde görmeniz, hissetmeniz, işitmeniz, dokunmanız ve koklamanız gerekir. Sonraki birkaç hafta boyunca bu alıştırmaya devam edin. Majikal çalışmalarınızda ilerledikçe bu çalışmaya tekrar geri dönmek de isteyebilirsiniz. Gevşemiş bir halde aşağıdakilerden seçtiklerinizi imgeleyin:
  • tanıdığınız ya da yeni gördüğünüz birinin yüzü
  • bir gül veya sevdiğiniz bir çiçek
  • sürekli temas halinde olduğunuz tanıdığınız bir insanın sesi
  • kabından yemek yiyen bir kedi veya köpek
  • bütün eşyalarıyla birlikte evinizdeki bir oda
  • yumuşak bir elin dokunuşu veya yumuşak bir kürk hissi
  • bir kaşıntı
  • limonun veya en sevdiğiniz meyvenin tadı
  • açlık duygusu
  • bir gazetenin manşetini okumak
  • hazırlanan bir sandaviç
  • yüzmek veya koşmak
  • oyun oynayan çocuklar
  • teker teker elbiselerinizi çıkarmak

ALIŞTIRMA BEŞ – Açık Gözlerle İmgeleme
Bu alıştırmanın amacı size gözleriniz açıkken çeşitli renkleri görmeyi öğretmektir. Basit bir alıştırmadır, fakat ustalaşmak için pratik yapmanız gerekir. Tüm yapmanız gereken önünüzde yatay bir çizgi boyunca parmağınızla şu renklerde bir çizgi çizmenizdir: beyaz, gri, siyah, mavi, kırmızı, sarı, eşi, turuncu ve mor. Çizdiğiniz çizgi açık ve parlak bir renge sahip olmalıdır. Çizgiyi gözleriniz açıkken fiziksel ve zihinsel gözlerinizle aynı anda görmelisiniz. Hayal gücünüzü sonuna kadar kullanın. Çizgiyi önünüzde kaybolmadan en az 20 saniye tutun. Eğer görselleştirme yeteneği güçlü bir arkadaşınızla çalışırsanız, bu çok eğlenceli bir alıştırma olabilir. Renklere ve sırasına önceden karar veriniz. Karşınızdaki insan size rengini söylemeden gözlerinizin önünde bir çizgi çizsin. Bu kişinin seçilen rengi hayal ettiğinden emin olunuz. Düşünmeyin, aklınıza gelen rengi söyleyin. Eğer rengi doğru bildiyseniz ve yakın bir renk söylediyseniz hanenize 1 puan, bilemediyseniz 0 yazın. Sonra yer değiştirin ve arkadaşınızın başarısını test edin. Önceden karar vermiş olduğunuz tur sayısını bitirince kimin daha çok puan yaptığına bakınız. Kişiler havada çizgi çizmeden önce rengin adını bir kağıda yazabilirler. Bu teknikte başarı oranınız sizi şaşırtacaktır. Başlangıçta çok yüksek bir skor elde etmeseniz de % 70 başarı elde edene kadar çalışmaya devam edin.
İkinci adımda size bir mızrak ve beş köşeli yıldız gerekiyor.  Nefes hayatın taşıyıcısıdır ve enerjinin bütün beden içinde hareketini sağlar. Nefesle kontrol edilebilecek iki tür enerji vardır: sıcak, yani şemsi (güneşsel), soğuk yani kameri (aysal). Nefes bedeni gevşetmek ve alternatif bilinç halleri yaratmak için de kullanılabilir. Gevşeme için nefesinize iyice hakim olmanız çok önemlidir. Bu stres, mücadele ve kasılmalar çağında, özellikle Batı dünyasında “hastalıkla” savaşacak silahlara sahip olmak önemlidir. Ne kadar gevşek ve rahat olursak, majikal enerjiye o kadar açık oluruz. Bu bölümde verilen nefes teknikleri uzun dönemli ruhani majikal gelişimde çok faydalı olacaktır. Bu teknikler Kameri Nefes, yani sadece sol burun nefesine dayanmaktadır. Kameri nefesin amacı bedeninizi gevşetmek ve sizi İlahi Işık’ın tesirlerine açmaktır. Bu alıştırmaların hepsi sizin için çok kolay hale gelene kadar tekrar edilmelidir. Bundan sonra ikinci adıma geçebilirsiniz. Nihai aşamaya gelmek birkaç yılınızı alabilir. Majiye başlamak için nihai aşamaya gelmeyi beklemeyin.

ALIŞTIRMA BİR -     Kameri Nefes
Omurganız dik olarak bir sandalyede veya bağdaş kurarak yere oturun. Gözlerinizi kapatın ve düşüncelerinizi sakinleştirmeye çalışın. Yavaş ve derinden nefes alın. Dört saniye boyunca nefes alın, dört veya sekiz saniye boyunca nefesinizi tutun ve dört saniye nefes verin. Bu alıştırma yalnızca sol burun deliğini kullanıyor, sağ burun deliğinizi bir şekilde kapatın. Nefes alırken içinizden Toren veya Kadeş veya benzeri bir Işık ismini titreştirin. Yirmi kez tekrarlayın. Daha fazla veya daha az yapmayın. Bu alıştırmayı en az on hafta boyunca yapın.

ALIŞTIRMA İKİ – Uzun Kameri Nefes
Bu alıştırma bir öncekiyle aynıdır, tek fark süresindedir. Yedi saniye boyunca nefes alın, on saniye tutun, yedi saniyede verin. Bu alıştırmanın yapılması gereken süre on ile yirmi hafta arasındadır. Bu nefes süreleri size zor gelirse önceki alıştırmayı biraz daha yapın.

ALIŞTIRMA ÜÇ- Daha Uzun Kameri Nefes
Süre bu alıştırmada biraz daha uzundur. On saniye süresince nefes alacak, yirmi saniye tutacak ve yirmi saniyede vereceksiniz. Bu alıştırma on yirmi hafta tekrarlanmalıdır. Bu noktada içsel duyumsal farkındalığınızda ve duyarlılığınızda bir artışa tanık olabilirsiniz. Bu alıştırma size zor gelirse önceki alıştırmaya dönün.

ALIŞTIRMA DÖRT – Nihai Kameri Nefes
Bu aşama makromozmik deneyimler için en önemli olan ve en zor aşamalardan biridir. Nefes almanızı yirmi saniyeye, tutmanızı yirmi saniyeye, nefes vermeyi yirmi saniyeye uzatmaya çalışın. Bu aşamaya ulaşmak için aylarca hatta yıllarca çalışmanız gerekebilir. Nefes sayılarını unutabileceğiniz için başlangıçta yalnızca yaklaşık zamanlar uygulayın. Zamanla nefesinizin daha kolaylaşıp doğallaştığına tanık olacaksınız; bu gevşemiş ruh hali zihni ruhani Işık veya istenilen amaç üzerinde düşünmede serbest bırakın. Bu alıştırma en az bir yıl süreyle yapılmalıdır.
Bu aşamaya geldiğiniz vakit net, ruhani bir neşe hissedeceksiniz. Nefes eğitiminde iki üç yıldır çalışıyor olacaksınız. Nefesinizi otomatik bir tepkiden ruhani bir deneyim ve duyum haline dönüştürmüş olacaksınız. Bu neşe, heyecan ve mutluluk yaratır; sanki hayata yeniden başlamış gibi olursunuz. Sürekli uygulama sizi derin bir huzurun içinde tutacaktır. Dikkat edilmesi gerekir ki nefesi yirmi saniyeden fazla tutmaya gerek yoktur ve yirmi saniyeyi sadece kendinizi bu süreyle rahat hissettiğiniz zaman yapmalısınız. Yoksa fiziksel bedeninizi ve ciğerlerinizi yorarsınız. Bir alıştırmayı uzatmak deneyiminizi belli bir düzeyin üstüne çıkarmayacaktır, bu yüzden alıştırmayı gün içinde bulduğunuz her boş zamanda uygulayın.
Gevşemeye yardımcı olabilecek başka bir yöntem rehber eşliğinde beden gevşetmedir. Sesinizi CD’ye kaydedip dinleyebilirsiniz. Alıştırma sırasında başka birinin rehberliğinden de faydalanabilirsiniz. Sizin için en yararlı yöntemi seçin ve onu kulanı. Metin biraz tekrar içermektedir, fakat bu sadece sesli okunmasını kolaylaştırmak için yapılmıştır.

BİRİNCİ YÖNTEM
Nefes: Üçe kadar sayarak nefes al: bir, iki, üç. Nefesini üçe kadar tut. Üçe kadar sayarak nefes ver.
Yordam: Nefesi değişmez bir ritimde tutun. Gündelik hayatınızın bütün streslerinin nefesle birlikte gitmesine izin verin. Sol ayak başparmağı üzerine odaklanın. Sol ayak başparmağınızı kasın. Bırakın. Sol ayak tabanıza odaklanın. Sol ayak tabanınızı kasın. Bırakın. Sol ayak bileğinize odaklanın. Sol ayak bileğinizi kasın. Bırakın. Sol diziniz üzerine odaklanın. Sol dizinizi kasın. Bırakın. Sol uyluğunuza odaklanın. Sol uyluğunuzu kasın. Bırakın. Sağ ayak başparmağınıza odaklanın. Sağ ayak başparmağınızı kasın. Bırakın. Sağ ayak tabanınıza odaklanın. Sağ ayak tabanınızı kasın. Bırakın. Sağ ayak bileğinize odaklanın. Sağ ayak bileğinizi kasın. Bırakın. Sağ dizinize odaklanın. Sağ dizinizi kasın. Bırakın. Sağ uyluğunuza odaklanın. Sağ uyluğunuzu kasın. Bırakın. Kalçalarınıza odaklanın. Kalçalarınızı kasın. Bırakın. Belinize kısmınıza odaklanın. Bel kısmınızı kasın. Bırakın. Karnınızın alt kısmına odaklanın. Karnınızın alt kısmını kasın. Bırakın. Diyaframınıza odaklanın. Diyaframınızı kasın. Bırakın. Göğsünüze odaklanın. Göğsünüzü kasın. Bırakın. Sol omzunuza odaklanın. Sol omzunuzu kasın. Bırakın. Sol dirseğinize odaklanın. Sol dirseğinizi kasın. Bırakın. Sol bileğinize odaklanın. Sol bileğinizi kasın. Bırakın. Sol avucunuza odaklanın. Sol avucunuzu kasın. Bırakın. Sol elinizin parmaklarına odaklanın. Sol elinizin parmaklarını kasın. Bırakın. Sağ omzunuza odaklanın. Sağ omzunuzu kasın. Bırakın. Sağ dirseğinize odaklanın. Sağ dirseğinizi kasın. Bırakın. Sağ bileğinize odaklanın. Sağ bileğinizi kasın. Bırakın. Sağ avucunuza odaklanın. Sağ avucunuzu kasın. Bırakın. Sağ parmaklarınıza odaklanın. Sağ parmaklarınızı kasın. Bırakın. Boynunuza odaklanın. Boynunuzu ve gırtlağınızı kasın. Bırakın. Başınızın arkasına odaklanın. Başınızın arkasını kasın. Bırakın. Kaşlarınıza ve gözlerinize odaklanın. Kaşlarınızı ve gözlerinizi kasın. Bırakın. Bedeninizdeki stresin sizi terk ettiğini hissedin. Kendinizi daha derin bir gevşeme durumuna geçerken düşleyin. Tekrarlayın: Çok gevşemiş ve sakinim.
Yukarıdakileri yaparken nefesinizin bir sonraki adıma hazır olup olmadığınızı size bildirmesine izin verin. Örneğin sağ ayak bileğinize odaklanırken nefes alıyorsanız, dikkatinizi üçe kadar saymaya verin. Sonra nefesinizi üçe kadar tutarken bileğinizi kasın. Üçe kadar sayıp nefesinizi bırakırken kası da gevşetin.

İKİNCİ YÖNTEM
Nefes: Üçe kadar sayarak nefes al: bir, iki, üç. Nefesini üçe kadar tut. Üçe kadar sayarak ver. Bu çalışmada nefesi saymak o kadar önemli olmasa da, aynı ritmi korumak çok önemlidir.
Yordam: Ayaklarınızı çok güzel, sıcak, altın renginde ışıktan bir topun sarmaladığını düşünün. Ayaklarınız bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Ayaklarınızın gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha da gevşemiş bir ruh haline giriyorum.” Altın sıcak ışığın bacaklarınızın alt kısmını kapladığını imgeleyin. Baldırlarınız bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Baldırlarınızın gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha da gevşemiş bir ruh haline giriyorum.” Altın sıcak ışığın uyluklarınızı kapladığını imgeleyin. Uyluklarınızın çok güzel, sıcak, altın renginde ışıktan bir topun sarmaladığını düşünün. Bacağınızın üst kısmı bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Buranın gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha da gevşemiş bir ruh haline giriyorum.” Kalçalarınız ile belinizin çok güzel, sıcak, altın renginde ışıktan bir topun sarmaladığını imgeleyin. Kalçalarınız bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Kalçalarınızın gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha da gevşemiş bir ruh haline giriyorum.” Altın sıcak ışığın karın kısmınızı kapladığını imgeleyin. Karnınız bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Karın kısmınızın gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha da gevşemiş bir ruh haline giriyorum.”  Belinizin alt kısmının çok güzel, sıcak, altın renginde ışıktan bir topun sarmaladığını düşünün. Belinizin alt kısmı bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Belinizin gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha da gevşemiş bir ruh haline giriyorum.” Diyaframınızın çok güzel, sıcak, altın renginde ışıktan bir topun sarmaladığını düşünün. Diyaframınız bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Diyaframınızın gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha da gevşemiş bir ruh haline giriyorum.” Göğsünüz ve belinizin üst kısmı çok güzel, sıcak, altın renginde ışıktan bir topun sarmaladığını düşünün. Göğsünüz ve belinizin üst kısmı bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Göğsünüzün ve belinizin üst kısmının gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha da gevşemiş bir ruh haline giriyorum.” Omuzlarınızı çok güzel, sıcak, altın renginde ışıktan bir topun sarmaladığını düşünün. Omuzlarınız bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Omuzlarınızın gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha da gevşemiş bir ruh haline giriyorum.” Kollarınızı ve ellerinizi çok güzel, sıcak, altın renginde ışıktan bir topun sarmaladığını düşünün. Kollarınız ve elleriniz bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Kollarınız ve ellerinizin gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha da gevşemiş bir ruh haline giriyorum.” Boynunuzun ve başınızı çok güzel, sıcak, altın renginde ışıktan bir topun sarmaladığını düşünün. Boynunuz ve başınız bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Boynunuz ve başınızın gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha da gevşemiş bir ruh haline giriyorum.” Bütün bedeninizi çok güzel, sıcak, altın renginde ışıktan bir topun sarmaladığını düşünün. Bütün bedeniniz bu ışığın içinde tıpkı su kabarcıkları çıkan ılık bir jakuzinin içindeymiş gibi hissediyor. Bedeninizin gevşediğini, serinleştiğini hissedin, şimdiye kadar hiç bu kadar gevşemiş, bu kadar iyi hissetmemişlerdi. Birkaç kere içinizden tekrarlayın: “Kendimi iyi hissediyorum. Çok sakinim. Zihnim huzurlu.”

ÜÇÜNCÜ YÖNTEM
Nefes: Üçe kadar sayarak nefes al: bir, iki, üç. Nefesini üçe kadar tut. Üçe kadar sayarak ver. Bu çalışmada nefesi saymak o kadar önemli olmasa da, aynı ritmi korumak çok önemlidir.
Yordam: Başınızın üstünde beyaz bir ışık topu düşleyin. Bu top parlak beyaz bir maddeden yapılmış. Gittikçe güçleniyor ve o güçlendikçe kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. İçinizden sayın 100, 99, 98 Derin bir nefes alın ve ışığın burun deliklerinizi doldurduğunu imgeleyin. İçinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha derin bir gevşeme ve farkındalık haline giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok rahat.” Bu ışık topunun bedeninizi sıcak ve sakin tuttuğunu imgeleyin. Üç sayı daha sayın, 97, 96, 95. Her üç sayıdan sonra derin bir nefes alıp burunu deliklerinizi beyaz ışıkla doldurarak içinizden tekrarlayın.  “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha derin bir gevşeme ve farkındalık haline giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok rahat.” 4, 3, 2, 1 diye sayana kadar bu süreci tekrarlayın ve son defa tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha derin bir gevşeme ve farkındalık haline giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok rahat.” Bu hale her zaman girebileceğinizi bilin. İçinizden tekrarlayın: “Zihnim ve duygularım benim için farkındalık ve zevk kaynağı. Aldığım her nefesle bedenim canlanıyor ve içim enerji doluyor. Huzur içindeyim, bedenim bir huşu içinde. Gevşemiş haldeyim ve bedenim sınırsız bir enerjiye bağlanıyor. Hayatın ilk özüyle birim, bedenimdeki her hücre bu öze bağlanmış durumda. Ben sevgiyim, ben ışığım, etin içindeki hayatım. Sakinim. BİR’İM. Huzurluyum.”
Yukarıdaki alıştırmalardan majikal çalışmanız için en uygun bulduğunuzu kullanın. Eğer imgeleme, nefes ve gevşeme yeteneklerinize güveniyorsanız, alıştırmaları yapmasanız da olur. Bu alanlarda zayıfsanız, doğrudan majikal çalışmaya girmeden önce onlarla birkaç hafta çalışın.

Majikal Meditasyonlar
Meditasyonlar dönüşüm sürecinin anahtarıdır. Birçok menfi ruhani ve psikolojik alışkanlıkların kökü zihinsel alışkanlıklarda ve deneyimlerdedir. Meditasyonlarla zihinsel dönüşüm ruhani ve majikal değişim için harika bir araç olabilir. İlk meditasyon benzersizdir ve istediğiniz herhangi bir ortamda yapılabilir. Amacı başka bir insanın bakış açısını, özellikle bu bakış açısının ruhani özünü anlamanıza yardımcı olmaktır. Başka majisyenlerle çalışırken ikiniz arasında güçlü bir bağ kurmak ve majikal çemberi güçlendirmek çok önemlidir. Arkadaşlar, aşıklar ve hatta tümüyle yabancı insanlar arasında bile kullanılabilir. İkinci meditasyon dizisi sağlık ve refah, İlahi olana yaklaşmak, majikal gelişme kaydetmek gibi ruhani faydalar gibi dünyevi yararlar içindir.
İlk meditasyon için siz ve arkadaşınız gürültüsüz, dikkat dağıtan şeyler olmayan bir oda bulmalısınız. Işıkları karartmanız veya sadece mum ışığı kullanmanız yeğdir. Ayrıca çok keskin olmayan bir tütsü de kullanabilirsiniz. Karşılıklı olarak bağdaş kurarak yere oturun. Eğer bağdaş kuramıyorsanız size rahat gelen başka bir pozisyonda oturun. Tek şart ikinizin de rahat oturması ve dizlerinizin birbirine değmesidir. Her ikiniz de avuç içlerinizi önünüze uzatmalısınız. Avuç içlerinizi birbirine değdirin. Alnınız değecek şekilde başınızı hafifçe öne eğin. Özellikle üçüncü gözünüzün, kaşlarınızın üstündeki noktanın değmesi önemlidir. Dizleriniz, elleriniz ve alınlarınız birbirine değdikten sonra bir gevşeme alıştırmasına başlayın. İyice gevşedikten sonra küçük parmağınızla zihinsel transferin başladığını işaret edin. Bütün bilincinizi ve dikkatinizi üçüncü gözünüz üzerine odaklayın. Geri kalan her şeyi unutup yalnızca üçüncü gözünüze dikkat kesilin. İkinizin üçüncü gözünün tek bir üçüncü gözü dönüştüğünü hissedin. Kendinizi bir kapının önünde dururken imgeleyin. Bu kapı arkadaşınızın üçüncü gözüdür. Bilincinizin bu kapıdan geçtiğini hissedin. Sanki sadece üçüncü gözünüzde mevcutmuşsunuz gibi bütün bilincinizin ve farkındalığınızın burada toplandığını imgeleyin. Kendi üçüncü gözünüze değil, eşinizin üçüncü gözüne odaklanın. Şimdi bilincinizi yavaş yavaş yeni bedeninize, yeni kollarınıza, yeni bedeninize, bacaklarınıza ve ayaklarınıza dağıtın. Bu yeni bedeni kendi bedeniniz gibi hissedin, bu yeni bedenden başka bedeniniz yok. Geldiğiniz beden artık size ait değil. Bu yeni bedenin duygularının ve hatıralarının, bunlar sanki size aitmiş gibi bilincinize akmasına izin verin. Daha önceki alıştırmalarda geliştirmiş olduğunuz zihinsel duyularınızı kullanın. Bırakın duygular size ele geçirsin, onlar şimdi sizin duygularınız. Artık bu kişi olduğunuza hiçbir kuşku duymayın. Siz her zaman bu kişiydiniz. Her zaman bu bedene sahiptiniz. Her zaman bu duygulara ve hatıralara sahiptiniz.
Hazır olduğunuzda bedeniniz nasıl terk ettiyseniz, aynı şekilde acele etmeden ona geri dönün. Transferin gerçekleşeceğine dair aranızda bir işaret belirlemiş olmalısınız. Bilincinizin şimdi içinde bulunduğunuz bedenin üçüncü gözünde toplandığını imgeleyin. Eski bedeninize doğru harekete geçin. Hareketi ve geçişi hissedin. Bedeninize döndükten sonra ziyaret ettiğiniz bedene yaptığınız gibi onun kontrolünü alın. Bu olduğunda yavaş yavaş üçüncü gözlerinizi birbirinden ayırın. Sanki birbirine yapışmış ve zorla ayrılıyorlarmış gibi bir his olmalıdır. Ayrılma sırasında ani bir hareket yapmayın, yavaş yavaş ve nazikçe ayrılın. Tümüyle ayrıldıktan sonra yavaş nefes alıştırması yapın. Yanınızda getirdiğiniz ve geride bıraktığınız ruh özünü ruhunuza katmak için kendinize süre tanıyın. Bundan sonra eşinizle düşüncelerinizi, duygularınızı ve deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Bu alıştırmayı ne kadar çok yaparsanız o kadar etkili olacaktır.
Bir sonraki meditasyon serisi haftanın günlerine ayrılmıştır. Her biri yarım saatinizi alacaktır ve uzun süre uygulandıklarında etkililikleri artacaktır. Bu meditasyonlar hayatınıza güzellik, sağlık, zenginlik, neşe ve zeka getirmek için tasarlanmışlardır. Bu özelliklerden her biri başka bir güne aittir. Altıncı gün içsel odaklanma günüdür. Majikal enerji bedeni, içsel gelişim ve benzeri konulara ayrılmıştır. Yedinci gün her zaman Işık’la karıştığınız, sevgi duygularına gark olduğunuz İlahi olanı temaşa etmeye ayrılmalıdır. Pazar günü güzelliğe, pazartesi zenginliğe, Salı sağlığa, Çarşamba akla, Perşembe neşeye ayrılmışır. Böylece içsel gelişim Cuma gününün, İlahi Olan ise Cumartesi’nin konusudur.
Bu meditasyonlar çeşitli teknikleri birleştirdiği için başka popüler yöntemlerden ayrılmaktadır. Daha ziyade zihninizi ruhani bedeniniz üzerine odaklayarak çalışmaktadırlar. Bu meditasyonlar için nefes alıştırmalarını, gevşeme egzersizlerini, görselleştirme becerisini, savrulmadan bir fikir üzerine odaklanma zihinsel becerinizi kullanmanız gerekecektir. Her günlük meditasyon en az bir ay boyunca günde iki defa uygulanmalıdır, en yüksek verim elde etmek için ise günde dört kez uygulanmalıdır. Meditasyon için etkili süre nefes alıştırmaları da dahil olmak üzere yarım saat ile bir saat arasında bir süredir.
Sağlık örneğini alalım. Rahat bir pozisyonda oturun ve nefes alıştırmalarını yapın. Sessizce yüksek, net ve güçlü bir sesle “Sağlıklıyım,” deyin. Dikkatiniz bu onaylama cümlesindeyken bedeninizi istediğiniz sağlık halinde imgeleyin. Yüzden başlayarak bedeninizin her yerini görün. Bedeninizin yeni, istediğiniz hale girdiğini bilin ve hissedin. Şimdi gözleriniz kapalıyken bedeninizi karşınızda tam bir sağlık halinde tıpkı bir güneş gibi parlarken hayal edin. Başka bir şey düşünmeye başladığınızda, kızmadan, “sağlıklıyım,” deyin ve inançla imgelemeye yeniden başlayın.
Aynı yöntemler diğer beş dikkat noktasına da uygulanabilir. Örneğin güzellikte bedeninizi aradığınız formda görmekle yetinmeyip ayrıca sağlıklı olduğunu imgelemeniz gerekir. Karşınızda şaşırtıcı bir güzellikle duran kendinizin ideal imgenize odaklanmalısınız. Bütün ayrıntıları dahil edin ve resmi mümkün olduğunca canlı kılın. Nefes alırken tekrarlayın, “Ben güzelliğim,” durmayın. Zihninizin imge ve onun gerçekliğinden uzaklaşmasına izin vermeyin. Herhangi bir kuşku veya tereddüt olmadan imgenin sizin şimdi göründüğünüz hal olduğunu düşünün. Bu olumlu güçlendirme mesajı değişim mekanizmasını harekete geçirecektir. Bazı insanlar ruhani güzelliğin fiziksel güzelliği etkilediğine inanmazlar. Bununla ilgili kişisel bir tecrübemizi paylaşalım. Frances elli küsur yaştadır. O şaşkınlıkla yirmili yaşlarda erkeklerin onun peşine düştüğünden bahsediyor. Bu bize şaşırtsa da üzerine fazla düşünmüyoruz. Frances pratik yapmaya başladığından beri Nineveh çeşitli vesilelerde gizemli bir olaya tanık oldu. Bu olaylar evde oturup konuşurken veya yolda yürürken olmuştur. Nineveh, bazen  Frances’e baktığında güzellikle dolup taşan yirmili yaşlarında genç bir kadın görür. Onun yüzünden taşan güzellik ve ışık Nineveh’i birkaç dakika boyunca büyüsü altına alır. Bu durum yalnızca Frances’in majikal çalışmasından değil, ama aynı zamanda onun genç ruhani bedeninden kaynaklanmaktadır. Güzellik bakanın gözlerindedir ve bakan iki şey görür: fiziksel özellikler ve ruhani bedenin tecellisi. Aynı şeyler meditasyonda dikkatin yöneltileceği şeylerdir.
Yukarıda bahsedilen görselleştirmeler üzerinde iki, üç yıl çalışmak psikolojinizde ve doğanızda devasa bir değişim yaratacaktır. İnsanların pahalı zenginlik seminerlerine katılması, ardından da gelen faturalar, gelir ve benzeri konularda endişeler yaşaması çok yaygın bir şeydir. Zihninizin yoksulluktan ziyade zenginliğe odaklanması çok önemlidir. Bu var oluş biçimi ihtiyaçlarınızı karşınıza çıkaracaktır. Para hakkında kaygılanmak bu hali olumsuzlar ve zenginliğin tersini yaratır. Zihinsel majinin en işe yaradığı ve en etkili olduğu yer burasıdır. Etkilerine bakıp bu alıştırmaların basitliğine aldanmayın. Ayrıca bu sanatta azmin başarının anahtarı olduğunu unutmayın. Maji her zaman şimşek gibi olup biten bir şey değildir. Yirmi yıl boyunca “keşke şöyle olsaydı” diye kaygılanıp depresyonlar ve üzüntüler yaşamaktansa iki yıl bu çalışmaları yapın.
İlahi Temaşa kısmında bu alıştırma biraz değişmektedir. Burada karmaşık bir imgelemeye gerek yoktur. Her gün iki, iki buçuk dakikanızı dağılmayan bir dikkatle İlahi olanın aşkı üzerine meditasyon yaparak bu aşkı hissederek kendinizi saf Işık’la çevrilmiş hissederek geçireceksiniz. Özel olarak bu meditasyona ayrılan günde, meditasyon yarım saatlik normal süresinde yapılacaktır. Bir yıllık bir imgeleme rejiminin ardından Işık ve İlahi varoluş üzerine meditasyonu yarım saatten günde üç defaya uzatabilirsiniz. Birkaç ay sonra meditasyonu birer saatten günde iki defaya çıkartabilirsiniz. İkinci yılı bitirdikten sonra gün içinde sizin için uygun olan bir saate alın meditasyonunuzu. Işık’ı imgelediğiniz vakit sadece bir mum ışığı veya beyaz ışık imgelemekle yetinmeyin. Işık Kutsallık hissiyle ve İlahi olanın her tarafınızı çevreleyen mevcudiyetinin farkındalığıyla imgelenmelidir. Kutsallığı ve mukaddesatı hissedin. Mistik hallerle ilgili çok az tecrübesi olanlar için bu biraz zor olabilir. Bütün varlığınızı İlahi olana ve ona karşı duyduğunuz aşka odaklayın, öyle ki en azından iki buçuk dakika gibi bir süre boyunca herhangi başka bir duygu veya düşünceye kapılmayın. Uygulama yaptıkça bu hali daha kolay hissedeceksiniz. Bu alıştırmanın amacı bizi fiziksel halden daha ruhani bir hale yükseltmektir. İlahi aşk dönüşümün ve bütün ruhani operasyonların köşe taşıdır. Uygulama vaktiniz arttıkça insanlar yüzünüzde güçle parlayan Işık’tan bahsetmeye başlayacak ve ruhani becerilerinizi inanılmaz ölçüde artacaktır.
Bu meditasyonların gününüzün epey kısmını kaplayacağını düşünebilirsiniz. Bununla birlikte bu program sadece belli bir süre boyunca yapılacaktır, bir veya iki yıl sonra ayrılan zaman epey bir azaltılabilir. Ruhani kaslarınız daha gelişmiş olacağı için istenilen hallere ulaşmak ve bu hallerde kalmak daha az zamanınızı alacaktır. Yine de süre size fazla geliyorsa, önce gününüzü nelere harcadığınıza bakın. Bu meditasyonların ömür boyu sürecek olan fiziksel ve ruhani etkileri devasa ölçülerdedir. Sağlam bir temel yoksa ruhanilik yalnızca bir entelektüalizmdir. Bu alıştırmalarla Işık’ın içine süzülebilir ve hayatınızı daha iyiye doğru değiştirebilirsiniz. Bunlar yalnızca ruhani gelişimin değil, aynı zamanda hayata egemen olmanın anahtarladırlar. Bu kitapta daha sonra öğreneceğiniz majikal teknikler bunu daha da güçlendirecektir. İlk adım imgeler dünyasına yeni sizin tohumunu atmaktır. Elde ettiğiniz faydaların paha biçilmez olduğunu göreceksiniz.
Bu bölümde sanatın ilkelerini gördük. Bunlar hiçbir şekilde burada sayılanlardan ibaret olmasa da, size başlangıç yaptırmaya yetecek kadar ilke var. Yolculuğunuzun ikinci adamında sanatımızda kullanılan kutsal isimleri, ruhani varlıkları ve hiyerarşileri konuşacağız. Burada yazılanlara tekrar tekrar başvuracağımız için önümüzdeki iki bölümü atlamamanızı tavsiye ederim. Onları dikkatle okuyun, iyice öğrenene kadar tekrar tekrar bakın.
Başvurulan Eserler
al-Ghalani, Muhammed (Vefat. M.S. 1740) al-Der al-Mantzoom wa Kbilasat al-Sir al-Maktoom fi Al-Sibr wa al-Talasem wa al-Nojoom. Al-Maktaba al-Tahqafia, Beyut Lübnan, 1992.  
 al-Marzuki, Ali Ebu Hay Allah. al-Jawaber al-Lama’a fi Isthadbar Muluk al-Jinn fi al-Waget wa al-Sa’a. Maktabat Iqbal Haj İbrahim. Siragh. Bantan: 1962
al-Toukhi, A’adu al-Fatah. al-Bidaya wa al-Nihayah fi A’aloom al Haref wa al-Awfag wa al-Arsad al Roubani. Al Maktabah al Thaqafiah. Beyrut, Lübnan. 1991.
Al-Toukhi, A’adu al-Fatah. Mudhish al-Albab fi Esrar el-Haroof wa A’ajab al-Hissab. al-Maktabah al-Thapafiah. Beyrut, Lübnan: 1991.



www.hermetics.org'tan alınmıştır. Emekleri için tüm ekibe teşekkür ederim. Haber vermeden aldığım için özür dilerim.