Paganizm İncelemesi
Bir çok yerli ve yabancı kaynak kullanılarak, neo-paganlarla
konuşularak ve ritüel ve kutlamalara kadar incelenerek yazılmış bu
makale şüphesiz dünyanın en geniş ve ayrıntılı Türkçe Paganizm
incelemesidir.
Dünyanın En Geniş Türkçe Paganizm ve Doğacılık İncelemesi
Bu konuyu yazmaya aslında 3 yıl önce, Londra’da Hıristiyanlık öncesi
tarihi mekânları gezerken farklı bir neo-pagan ile karşılaştıktan
sonra, daha öncesinde oldukça sıradan olduğunu düşündüğüm bu kültürü
incelemeye karar verdim. Araştırmalarım sırasında birçok pagan
geleneğine ve farklı pagan inanışlarına şahit oldum. Daha sonraki
araştırmalarımda, Pagan kültürünü incelerken üç büyük İlahi din olan,
İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik konusunda da bazı ilginç noktalar
yakaladım. Her ne kadar Paganizm, hayat görüşümde büyük bir etki
bırakmasa da sonuç olarak bu ilginç yeşil kültürü, yani paganizmi
rotalife.com da yazmamak olmazdı.
DOĞAYI ANLAMA
Paganizmi
diğer dinlerden ayıran en büyük özellik doğayı anlamaktır. Paganizm
doğanın işleyişine dini görüş olarak bakılmasıdır. Anti-milliyetçilik,
feminizm, cinselliğin kutsallığı, tanrıça kavramı, bitkilerin ve
hayvanların kutsal kabul edilmesi pagan kökenli unsurlardır.
PAGANİZM VE ÖZ PAGANİZM
Genel
anlamda Paganizm İlahi dinler dışındaki dinler için kullanılır.
Dünyanın birçok yerindeki farklı inanışlar, mitoloji hatta putperestlik
bile paganizmin bir sınıfı olarak kullanılır. Lakin bu sınıflandırma
tamamen yanlıştır. Bozulmamış Ana (Öz) Paganizm’den bahsedecek olursak,
tek tanrıçaya (doğa ana) ibadet vardır. Bunun dışında tek tanrıçadan
daha güçsüz ve alt seviyede bazı tanrı ve tanrıçalara paganizmin
çeşidine göre inanılabilir ya da inanılmayabilir. Putperestler gibi
heykellere tapınma olayı paganlarda görülmez. Öz paganizmi aslen doğa
dini olarak görmek daha doğru olacaktır. Öz paganizm ile genel anlamda
günümüzün paganizminin en önemli farkı şudur: günümüzde paganlar tanrı
ve tanrıça’ya, bazı mitolojik karakterlere ve daha fazlasına taparlar,
öz paganlar ise tek tanrıçaya (doğa ana) ve ondan düşük bazı tanrılara
inanırlar. Öz Paganizm, sadece Asya, Doğu Avrupa ve Amerika’da görülmüş
olmasına rağmen, günümüzün paganizmine 7 kıtada rastlanabilir.
PAGANİZMİN KÖKENİ
Paganizmin
kökeni hakkında neredeyse hiçbir kaynak yoktur ancak bazı kabullerden
yola çıkabiliriz. Dünya’ya dinin ilk olarak Âdem ile Havva’dan
geldiğini kabul edersek, paganizm, Âdem’in ve Havva’nın getirdiği
dinin, zaman içinde insanoğlu ve başka etkenler tarafından
değiştirilmiş halidir çıkarımını yapabiliriz. Paganizmin ilk
hallerinde, yani öz paganizmde tek tanrıça vardır. Buradaki teklik
kavramının ilahi dinlerden alındığını söyleyebiliriz. Ayrıca paganizm
ile ilahi dinler arasındaki etkileşim de bu yolla açıklanabilir. Daha
sonraki zamanlarda ise paganizm iyice değiştirilmiş ve değişik türlerde
çok tanrılı pagan dinleri ortaya çıkmıştır. Çok tanrılı pagan dinleri
ise mitolojiye, wicca ve cadılık kültürüne yol açmıştır. Doğa dini
içten içe büyü dinine dönüşmüş ve nihayetinde şimdiki halini almıştır.
Ayrıca daha sonraları İlahi dinler de çoğu zaman mitolojik ve pagan
inançtan etkilenmiştir. Örneğin: nazar boncuğu, haç, yılbaşı, türbe vb.
( bu konulara yazının ileriki kısımlarında döneceğiz ). Kısaca, İlahi
din bozularak öz paganizmi, öz paganizm genel anlamda bilinen
paganizmi, genel paganizm ise tarihteki birçok efsane ve mitolojiyi
yaratmıştır.
Öz paganizmin gelen özellikleri:
- Tek tanrı (tanrıça) olan doğa anaya inanırlar. Bunun yanında yardımcı tanrılar olabilir.
- Şeytan inancı yoktur, varlığını kabul etmezler ancak cehennemsiz ahrete inanırlar.
- Herhangi bir kurtarıcıya inanmazlar, doğa kendini korur.
- Tanrıça herkese karşı adaletlidir, taraf tutmaz.
- Doğa enerjisine inanılır.
- Doğa, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar, insanlar (kısaca canlı varlıklar) ve gök cisimleri kutsaldır.
- Sınırlı doğal dengeye inanılır. Doğum, üreme ve ölüm kutsal bir döngüdür.
- 5 ana elemente inanılır.
- Mutlak kadın-erkek eşitliği vardır. Irk ve dil farkı reddedilir.
- Kadın ve doğurganlık kutsaldır. Doğanın içindeki her varlık kutsaldır, boş yere zarar verilmemelidir.
- Her şeyin bir zıttı vardır, tanrıçanın ise zıttı olmadığı için tanrıçadır.
- Temeli Avrasya’dır.
Genel anlamda paganizmin özellikleri:
- Birçok tanrı ve tanrıçaya inanırlar. Tüm tanrılar ve tanrıçalar tek tanrıdır ve tanrıçadır.
- Şeytan, cennet ve cehennem inançları yoktur.
- Doğanın seçtiği bir kurtarıcı olabilir.
- Tanrı doğayla bütünleşmiştir, doğanın içindeki varlıklara adaletlidir.
-
Doğa, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar, insanlar (kısaca canlı varlıklar),
gök cisimleri ve tanrıça adına yapılmış heykeller kutsaldır.
- Hıristiyanlık ile aynı temele sahiptir. Daha doğrusu Hıristiyanlığı etkilemiştir.
- Ölümsüzlüğün var olabileceğine inanılır.
- 4 ana element ve onların birleşmesinden oluşan ruh gücüne inanılır.
- Birçok gizli cemiyet ile bağlantılı olduğuna dair kaynaklar vardır.
- Kadın ve doğurganlık kutsaldır.
- Her şeyin bir zıttı vardır, tanrı varsa tanrıça da vardır.
- Temeli Avrupa ve Mısır’dır.
DOĞA ANA ( Mother Nature )
Doğa
Ana ya da diğer adıyla Tabiat Ana, paganizmin en büyük tanrıçasıdır.
Paganizme göre dünyada var olmuş her canlı veya cansız Doğa Ana
tarafından yaratılmıştır. Karakteristik rengi yeşildir. Doğayı,
evliliği, sevgiyi, korumayı, hamileliği, anneliği ve tarımı temsil eder.
Doğa Ana, Dünya Ağacı ile özdeşleşmiştir. Beş ana elementten toprağı
temsil eder. “Nature” doğum ve
doğuştan gelen özellikler anlamına gelen “Natura” kelimesinden
türemiştir. Farklı inanç sistemlerinde farklı adlarla ancak benzer
özelliklerle bulunmuştur. Bunların
en bilinenleri “Gaia (Yunan), Terra (Roma), Eingana (Avustralya),
Asherah (Arap) ve Jord( İskandinav)”dur. Günümüzde ise Doğa Ana için en
çok Gaia ismi kullanılmakta.
Doğa Ana önceleri birçok Pagan dininde en büyük
yaratıcı tanrıça olarak görülmüştür. Ancak daha sonra Hıristiyanlığın
Avrupa’da yayılışı ile birlikte Doğa Ana farklı bir konum elde
etmiştir. Bu statüde Doğa Ana, tanrı tarafından yaratılmıştır, bir
tanrı değil doğanın koruyucusu olan melek türünde bir varlıktır. Modern
hayatta ise Doğa Ana hala, doğa ile özdeş olarak şiirsel anlatımlarda
kullanılmaktadır.
TEK TANRILI PAGANIZM
Bazı
neo-paganlara göre paganizmde “her şeyin zıttı vardır, bu yüzden tanrı
var ise tanrıça da vardır” şeklinde bir kural vardır. Ancak paganizmin
temeline baktığımızda bu kural tamamen geçersizdir. Öncelikle
Paganizm’de tanrı inancı vardır ama şeytan yoktur yani tanrının zıttı
yoktur. İkinci olarak birçok pagan dininde tanrıça vardır ancak tanrı
yoktur. Kısaca paganizmde sadece tanrıça, sadece tanrı veya ikisi birden
olabilir. Doğa Ana’ya inanan birçok pagan dini ise genelde tek tanrılı
( daha doğrusu tek tanrıçalı ) olmuştur.
DÜNYA AĞACI ( World Tree)
Dünya
Ağacı ya da diğer adıyla Hayat Ağacı, şüphesiz dünya üzerindeki eski
zamanların dinlerinin en büyük ortak özelliğidir. Amerika’dan Türk
tengriciliğine, Yunan Mitoloji’sinden İskandinavya’ya ve Perslere kadar
uzanan dünyanın 6 kıtasındaki birçok pagan dininde bulunan Dünya Ağacı,
aynı zamanda paganizmde Doğa Ana’nın en büyük sembollerinden biridir.
Farklı bölgelerdeki birçok dinin Dünya Ağacı’nı barındırması dinlerin
ortak bir kökeni olduğu iddiasını güçlendirmektedir ( bu konuya daha
sonra geleceğiz ). Dünya Ağacı, İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik,
Şamanizm, Paganizm, Zerdüştlük, Çin, Hint, Avrupa ve Mısır
geleneklerinde sıklıkla rastlanır. Bazı küçük ayrıntılara sahip olmasına
rağmen, temelde bütün bu Dünya Ağacı simgeleri aynıdır.
Genel
inanışa göre, ağaçlar saygı gösterilmesi gereken canlılardır ve
onların da ruhları vardır. Hiçbir şekilde günah işleyemeyecekleri için
ruhları saftır, kötülük barındırmaz. Dünya ağacı batıda daha çok Dünya
Ana ile özdeşleştirilmiştir, hatta bazı pagan dinlerinde Dünya Ağacı’na
tek tanrıça olarak tapılmıştır. Avrupa paganizmi, Türk ve Moğol
Tengriciliği ve birçok başka dinde Dünya Ağacı, yer ve gök dünyasını
birleştiren bir konumdadır. Ayrıca bazı inanışlara göre Dünya Ağacı
dünyanın merkezinde bulunur ve ölümsüzlüğü temsil eder.
Dünya Ağacı dışında kutsal kabul edilen
başka ağaçlar da vardır. Örneğin, Hıristiyanlıktaki Çam Ağacı süsleme
olayı paganların doğadaki ölümsüzlüğün sembolü olarak çam ağaçlarını
görmesi ve onları kutsal saymasıdır (çam ağaçları yaprak dökmez, bu
yüzden ölümsüz olduğuna inanılmıştır ) .Doğada bulunan ağaçlardan
hangilerinin kutsal olacağı ve hangisinin Dünya olacağı inanışlarda
farklılık göstermektedir. Ancak kesin olan, kutsal bir ağacı kesmenin
yasak oluşudur. Kutsal ağaçlardan birini kesen insan sonsuza kadar veya
affedilinceye kadar lanetlenir.
Öz
Paganizmin en büyük özelliği olan doğayla birleşme kavramının en yoğun
göründüğü inanış Dünya Ağacı’dır. Dünya Ağacı’nın iyileştirme yeteneği
vardır ancak asla diriltme yeteneğine sahip değildir. Bunun nedeni de
öz paganizmin doğayı merkez alması ve dirilmenin doğal bir durum
olmamasıdır. Dünya güçlüdür, insanların ruhunu yansıtabilir ancak
tamamen normal bir ağaç kadar savunmasızdır ( tıpkı doğa gibi ). İnsan
doğa ve ağacını korumalıdır. Dünya Ağacı 5 ana elementten toprağı temsil
eder ve Doğa Ana’nın en güzel eseridir. Paganlara göre Dünya Ağacı
huzura ermenin (yaşarken ve ölüyken) en mutlak yoludur.
HAYAT ENERJISI VE DOĞANIN 5 ANA ELEMENTİ
Birçok
antik uygarlık doğayı oluşturan temel 5 element olduğuna inanmıştır.
Bu elementlerden hava (rüzgâr), su (sıvı), ateş ve toprak (dünya) genel
olarak değişmeksizin Asya veya Avrupa fark etmeden aynıdır. 5. element
ise cennet, ruh, can, aether, ether gibi isimlerle anılmıştır. Pagan
kaynaklarına baktığımızda bu 5. elementin aslında daha çok ruh ve
yıldırım (elektrik) için kullanıldığı gözükmektedir. Günümüzde çok
kullanılan astroloji ise binlerce yıl önce paganlar tarafından 5 element
ile kullanılmıştır. İnanışa göre, her insanın içinde 5 element
enerjisinden biri vardır. Bu enerji miktarları kişinin karakterini
belirler:
Toprak: Doğurganlığı ve sevgiyi (şefkat) temsil eder. Sembolü ağaçtır. Sembolik sayısı 4’tür. ( Nature )
Su: Duygusallığı ve aşkı temsil eder. Sembolü balıktır. Sembolik sayısı 5’tir. ( Water )
Ateş: Güç, şehvet ve hırsı temsil eder. Sembolü aslandır. Sembolik sayısı 3’tür. ( Fire )
Hava: Adalet, onur ve aydınlanmışlığı temsil eder. Sembolü kartaldır. Sembolik sayısı 2’dir. ( Air )
Yıldırım: Zekâ ve çalışkanlığı temsil eder. Sembolü arıdır. Sembolik sayısı 1’dir. ( Sky )
Not: Yıldırım bazen Ruh olarak tanımlanmaktadır.
Ruh: Tanrısallığı temsil eder. Sembolü insandır. Sembolik sayısı 1'dir. ( Soul )
PAGANİZMDE ÖLÜMSÜZLÜK
Elektrik
binlerce yıl önce can olarak temsil edilmiştir, ancak beynin
düşünürken elektrik akımı kullandığı ve ex durumunda bu elektrik
akımının tamamıyla yok olduğu oldukça yakın döneme ait bir buluştur.
Ayrıca yine mitolojik kaynaklarda ether gücünün cansız varlıklara can
verebileceğinden bahsedilmiştir ve bu güç yine elektrik (yıldırım)
olarak temsil edilmiştir. Ek olarak tanrının binlerce yıl gökyüzünde
yaşadığının farz edilmesi (hala inananları var) aynı zamanda ether
gücünün de gökle bağlantılı olması ve insan ruhunu temsil etmesi,
gökyüzünden toprağa doğru iniyormuş gibi görünen yıldırımın, sanki tanrı
tarafından gökten yeryüzüne yollanan insan ruhuna benzemesi ilginç bir
durumdur. Son olarak Paganlar insana en uzak elementleri ateş ve
elektrik olarak görmüşlerdir ki, bildiğimiz gibi (kesme-yarma işlemi
hariç) geri döndürülemeyen yaraların veya en net ölümlerin birçoğu
elektrik akımı veya yanma (daha önce bahsettiğimiz kanser, radyasyon
vs.) yüzünden olur. Ayrıca yine bu yüzdendir ki, elektroşok gibi bir
yöntem kalbin atmasını sağlayabilmektedir. Kısaca, paganlara göre doğa
ile bütün olmak ve 5 elementin gücü ile sonsuz hayat mümkündür. Ancak
tanrıça hariç kimse ölümsüz olamaz, çünkü 5 elementi yaratan doğa ananın
kendisidir.
AŞK VE SEVGİ ARASINDAKİ FARK
Aşk
ile sevgi birbirinden farklı olgulardır. Tanrıya duyulan sevgidir,
anneye ve babaya duyulan da sevgidir. Kişinin karısına, çocuğuna duyduğu
da sevgidir. Peki, aşk nedir? Aşk dünya nüfusunun sadece çok küçük bir
kısmı tarafından keşfedilmiş bir duygudur. Kadın ve erkeğin eşit
olmadığı toplumlarda aşkı anlamak imkânsıza yakındır.
Kişi
genellikle kendine uyan biriyle değil, ortamdaki en iyi kişiyle bir
olmak ister. Buna şöyle bir örnek vereyim: Daha önce 3 kişi ile yaptığım
basit bir testi anlatmak istiyorum. Her kişinin önüne iki adet farklı
elbise koydum. Bunlardan biri pahalı ve marka; diğeri ise, kişinin
normalde giydiğine yakın ve ona yakışan bir tarz elbise idi. Elbiselerin
fiyatları da kişilere söylendi. Sonuçta, herkes kendine uyan, yakışan
ve sevdiği kıyafeti değil, pahalı olanı aldı.
Kişilerin
âşık olacağı, kendisinin zıt cinsi olan eşler yerine, sadece
hoşlandığı ve daha kaliteli olduğunu toplumun etkisinde hisseden bir
eşle evlenmeleri sonucu, boşanmalar ve aile içi şiddet, bunların
sonucunda ise dengesiz yeni nesil ortaya çıkar.
Aşk,
gerçek aşk; âşık olduğu kişi uğruna diğer bütün sevdiklerinden
vazgeçmektir, ancak tabi ki günümüzde böyle bir şeyin olması pek de
mümkün değildir. Zaten bu yüzden 21. Yüzyılda, mantık evliliği, beşik
kertmesi vb. denen sapkın ve iğrenç fikirlerin olduğu ortamda gerçek aşk
oranı 0’a yakındır.
LILITH VE KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ:
Lilith,
Musevilik ve Hıristiyanlık inançlarından, Âdem’in ilk eşidir.
Lilith’in hikâyesi Avrupa kültürünün kadın üzerindeki baskısının,
kadını ikinci sınıf ve şeytani olarak gören zihninin bir göstergesidir
(Hint-Avrupa dil ailesinde, dillerde bile erkek-kadın ayrımı göze
çarpar, kadın ve erkek için ayrı cinsler, zamirler ve kelimeler vardır –
bu Asya dillerinde örneğin Türkçe’de böyle değildir).
Tekrar Lilith’e dönecek olursak; Musevilik
ve Hıristiyanlık’ta Lilith, Havva’dan önce Âdem’in ilk eşidir.
İslamiyet’te ise böyle bir durum yoktur, ilk insanlar Âdem ve
Havva’dır.
Lilith efsanesi mitolojinin
karışımı ile oluşmuş bir öyküsel anlatıma sahiptir. İşte Hıristiyanlık
ve Musevilik’te yaratılış destanı:
Tanrı,
insanı çift olarak yaratmıştır. Bir erkek ve bir dişi… İlk erkek Âdem,
ilk dişi ise Lilith’tir. İkisi de çamurdan yaratılmıştır. Aynı anda ve
aynı maddeden yaratıldıkları için Lilith, kendini Âdem’le eşit
görmektedir. Âdem ise, Lilith’in ona hizmet etmesini istemektedir. Bazı
kaynaklara göre, Âdem, cinsel ilişki sırasında Lilith’in altta olmasını
istemektedir ( bunu kadına karşı üstünlüğü olarak görmüştür ), ancak
Lilith bunu aşağılama olarak kabul ettiği için kabul etmez. Sonunda,
Âdem’in baskılarına ve kendine üstünlük taslamalarına dayanamayan Lilith
Âdem’i ve cenneti terk ederek dünyaya kaçar ve orda şeytan ile
birlikte olur. Bir süre sonra cennette yalnız kalan Âdem Lilith’i
özlemeye başlar ve Lilith’i geri getirmesi için Tanrı’ya yalvarır. Olay
tamamen Âdem’in suçu olmasına rağmen ( durum Âdem’in sürekli olarak
kadına üstünlük taslaması, ona hükmetmeye çalışmasıdır) tanrı Âdem’in
yanını yer alır. Daha sonra Tanrı üç meleğini elçi olarak gönderip
Lilith’e “evine dön” çağrısı yapar. Lilith reddeder. Melekler Lilith’e
geri dönmemesi halinde her gün yüz çocuğunu öldüreceklerini söylerler.
Ve de öldürürler. Lilith, duyduğu acıyla bundan sonra Âdem soyundan
gelen bütün çocukları öldüreceğine yemin eder ve tanrının karşısında
yer almaya karar verir. Lilith'in dönmesinden ümidi kesen ve Âdem’in
ısrarlarına dayanamayan Tanrı, Âdem uyurken onun kaburga kemiğinden
Havva'yı yaratır. Havva, Âdem’den yaratıldığı için ona karşı
çıkamayacağı düşünülmüştür. Havva Lilith'e çok benzemektedir ki Âdem
uyanınca yanında bulduğu kadının başka biri olduğunu anlamaz. Havva’nın
kendisine Lilith gibi karşı çıkmayıp boyun eğmesini ise kendisinin
başarısı olarak görür.
Lilith efsanesinden
doğan batıl inançlar: Hamile kadınların ve bebeklerin üzerlerine ve
çevrelerine nazarlıklar takmak, cinselliğin aşırı tabu olarak görülmesi
vb.
Görüldüğü üzere, haklarını arayan bir
kadın olan Lilith’e yapılan eziyet, Âdem’in maçoluğu ve iki kadın
arasındaki farkı anlayamayacak kadar zeki olamaması, tanrının taraf
tutması, tanrının meleklerinin cinayet işlemesi, tehdit etmesi vb.
durumları barındıran bir inanış, bir dinin, Musevilik ve
Hıristiyanlığın, ataerkil, ayrımcı ve baskıcı Avrupa kültüründen
etkilendiği, bozulduğu ve yoldan saptığı apaçık ortadadır.
Hıristiyanlık’ın bozulması ile ilgili konulara daha sonra geleceğiz.
PAGAN RİTÜELLERİ VE CİNSELLİK
Paganizmde
cinsellik önemlidir. İnsanın en önemli görevlerinden biri üremektir.
Hıristiyanlık ve Museviliğin baskılarına ters olarak Paganizm kişiyi
cinselliğe teşvik eder. Pagan inanışına göre kişi yaklaşık 16 yaşından
sonra cinsel ilişkiye girebilecek düzeydedir ve girmelidir. Paganizmin
ana tanrıçası Doğa Ana, doğurganlığın sembolüdür. Bu yüzden Tanrıçaya
yaklaşmanın, onla bütün olmanın, ona ibadet etmenin en güzel yollarından
biri cinselliktir. Paganlar cinselliğe doğal ihtiyaç, zevk ve ibadet
olarak bakarlar.
Paganizmin en ilginç konularından biri
ise, erkek eşcinselliğine çok sıcak bakılmamasına rağmen, kadın
eşcinselliği yani lezbiyenliğin Paganizm’de tamamen doğal olmasıdır (
hatta bazı Pagan inanışlarında kutsal). Bunun nedeni ise, tanrıçanın
dişi olarak görülmesi ve erkek yerine bir dişiye hayran olmanın daha
onurlu bir davranış olduğudur. Hatta iki eşcinsel kadın ile bir adet
erkekten oluşan üçlü cinsel ilişki yine aynı nedenle kabul görmektedir.
Paganizm'de
bulunan ilginç cinsellik geleneklerden biri de ilişki sırasında sıvının
kutsallığı üzerinedir. Öz paganizm hiçbir şekilde koruyucuları, kondom
ve türevlerini tasvip etmez. İlişkiye girildiğinde sıvı alış verişi
olmalıdır. Bu yüzden cinsel ilişki gibi aynı zamanda öpüşme ve eşlerden
birinin vücudu ile diğer eşin oral teması da kutsal sayılmaktadır. (Bu
yüzden öz paganizmde cinselliğin elementi aynı zamanda su'dur.)
Pagan inancına göre yaratmak Tanrıça’ya mahsustur. İki kişinin cinsel
birleşmesi sonucunda üreme durumunda tanrıçanın işini yapmış ve bir
nevi kutsallaşmış olurlar.
BİR PAGAN DİNİ OLARAK HIRİSTİYANLIK:
Hıristiyanlık’ın
kutsal sembolleri olan balık ve haç pagan kökenlidir. Haç, Zodyak
takviminden, balık ise pagan burçlarından alınmıştır.
Zodyak
takviminin eski versiyonlarında ortada güneş tanrısı yer alırken,
Hıristiyanlık’ın yayılmasından sonra ortadaki tanrının yerini İsa
almıştır. Güneş tanrısının kutsal günü olan Pazar günü ( Latin
dillerinde Güneş Günü ) olması ve aynı şekilde Hıristiyanlık’ın da
kutsal gününün kutsal günün Pazar günü olması tesadüf değildir. İsa,
pagan tanrılarından Güneş Tanrısının yerini almıştır.
Hz.
İsa’nın kısaca 25 Aralık’ta doğduğu, çarmıha gerildiği, üç gün ölü
kaldığı ve tekrar dirildiğine dair bir inanış hâkimdir. Ancak bu hikâye
de aslen pagan kökenlidir. Eski pagan tanrılarından Horus, Attis,
Krishna, Dionysus ve Mithra da aynı şekilde 25 Aralık’ta doğmuş, çarmıha
gerilmiş, üç gün ölü kalmış ve tekrar dirilmiştir, inanışa
göre.
Peki,
neden 25 Aralık? Bu olay tamamen astrolojiktir. İsa’nın lakaplarından
“doğunun yıldızı” aslında Sirius denen bir yıldızdır ve onu takip eden 3
adet “3 kral” adında yıldız bulunmaktadır. Tahmin edeceğiniz gibi
Hıristiyanlık’ta da üç adet kral İsa’yı takip etmişlerdir. 25 Aralık ise
güneşin doğum ve batımıyla ilgili bir tarihtir. Ayrıntılı bilgi için
“Zeitgeist” filminin birinci bölümünü seyretmenizi öneriyorum.
Size
bırakacağım bir konu, paganizmdeki kutsal üçlü ( Holy Trinity ) ile
hıristiyanlık’ta ki kutsal üçlü ( Holy Trinity ) inancını
karşılaştırınız, tamamen aynı olduğunu göreceksiniz.
Bir fıkra: Bir gün adamın biri Vatikan’ı
ziyaret eder ve oradaki kardinal ve rahiplere “Hıristiyanlık bu değil,
dini bozdunuz” diye sitem eder. Kardinaller ise “evet biliyoruz, gerçek
Hıristiyanlık bu değil der”. Daha sonra Kardinallerden birisi eliyle
duvardaki İsa figürünü göstererek “ ancak durum öyle bir hal aldı ki,
İsa gökten inip din bu değil dese, onu da aforoz ederiz.” der.
MUSEViLİK’TE MANTIK HATASI:
İlginç
durumlardan biri, Musevilik’te sürekli olarak insan halkının tanrı ile
pazarlık yaptığı vurgulanmıştır. Pazarlık yapan bir tanrı, mantıksal
olarak insana muhtaçtır. Ancak ilahi dinlerin tamamı tanrının kimseye
muhtaç olmadığı ve sonsuz güce sahip olduğundan bahseder. O halde
Musevilik kendi içinde çelişir. Ayrıca, Museviliğin milliyetçi bir din
olduğunu, milliyetçi bir tanrının ise olamayacağını eklemek yanlış
olmayacaktır.
İSLAM’DA ETKİLEŞİMLER:
Ağaca
çaput bağlamak, türbelere ziyarete gitmek, mezar taşı kullanmak ve
daha birçok gelenek, paganizmden İslam’a geçmiş çeşitli
alışkanlıklardır. Hemen hemen bütün İslam ülkelerinde benimsenmiş kubbe
şeklinde cami yapımı aslen, Bizans’tan alınmıştır. Bizans
İmparatorluğu ise tanrıça Kibele etkileşimleri ile kubbe mimarisini
geliştirmiştir. Kubbe, Kibele’nin sembolüdür. Hatta tarihteki ilk kubbe
şeklinde yapı, Roma’da Milattan Önce 27-25 yılları civarında yapılan,
pagan tanrıları için tapınak olan Pantheon’dur. Ayrıca yeşilin ve
doğanın kutsal kabul edilmesi paganizm ve İslam’ın ortak özelliğidir.
Bunların dışında İslam’ın kutsal kitabı Kuran’ın, kendi döneminde
yazıya aktarılması sonucu fazla etkileşim olmamıştır.
MODERN PAGANİZM
GÜNLÜK HAYATTA PAGAN KÖKENLİ İNANIŞLAR
Yılbaşı kutlaması ve Çam Ağacı Süsleme ( dünya ağacı inancından )
Cadılar Bayramı ( gothic paganizmden )
Paskalya ( doğa ana inancından )
İslam ile paganizmin karışımı olan Alevilik ( Anadolu paganizminden )
Nevruz ve Ateş Üzerinden Atlama şeklinde yapılan kutlamalar ( doğacılıktan )
Hıdrellez ( doğacılıktan )
Sevgililer Günü ( doğa ana inancından )
Türbe Ziyareti ( ölümsüzlük ve doğa ana dengesi inancından )
Camilerin Kubbe şeklindeki mimarisi, Kibele etkileşimi ( Kibele’den )
İngilizce, Almanca ve birçok Avrupa dilinde gün isimleri ( Avrupa paganizminden )
Dilek, ibadet ve anı amacıyla mum yakmak ( paganizmden )
Dilek ağacı ve ağaca çaput bağlamak ( dünya ağacı inancından )
Nazar boncuğu ( Türk tanrısı Tengri’nin mavi gözünden )
Saygı Duruşu ( doğacılıktan )
Tütsü ( wiccadan )
Astroloji ve Fal ( wiccadan )
Hıristiyanlığın büyük bölümü ( paganizmden )
Birçok ülkenin bayrağında bulunan beş köşeli yıldız ( pagan inancındaki 5 ana elementten )
Uğurlama amacı ile gidenin arkasından su dökmek ( paganizmden )
Merdiven altından geçmenin uğursuz sayılması ( Keltik üçlü ay tanrıçasından )
Birçok batıl inanç
Suya para atarak dilek dilemek ( doğa ana inancından )
Tahtaya Vurmak ( dünya ağacı inancından )
WİCCA (VIKA) VE CADILIK
Son
zamanlarda Da Vinci Şifresi, Harry Potter serileri, Avatar, Şirinler,
the Emerald Forest vs. gibi Paganizm destekçisi filmlerin etkisiyle
Wicca’ya olan ilgi oldukça fazla oranda arttı. Bu tür filmler normalde
paganizm kültürünü seyirciye vermesine rağmen, kişiye içinde büyüyü,
efsaneyi ve eğlenceyi barındıran tarihi olmayan ve sonradan meydana
gelmiş Wicca felsefesi daha kolay gelmiştir.
Wicca aslında olmayan bir felsefedir. Ortaçağ’da
Katolik Kilise’sinin, sayıları aşırı artan Paganları yok etmek için,
binlerce pagan kadınını büyücü iddiasıyla çarmıha gerip, yakarak
öldürmesi bir soykırım ve Wicca’nın temelleridir. Aslında
paganlar büyüye önem vermiştir ama hiçbir zaman cadı olmamıştır, ancak
ne var ki Katolik Kilise’sinin Wicca etkileri günümüzde hala devam
ediyor. Yapay kültür Wicca ise yükselişini sürdürüyor.
BÜYÜ İLE DOĞA ENERJİSİNİN FARKI
Öz paganizm'de büyü kavramı,
günümüzdekinden farklıdır. Doğa ile bir olmayı başarmış, tanrıçayı
hissetmiş kişiler, ki bu kişilerin cinsiyeti tanrıçaya olan yakınlıkları
nedeniyle genellikle dişidir, doğa enerjisini kullanarak büyücülük
kültürüyle uğraşmışlardır. Sanılanın aksine paganizmde büyücülük şişe
şişe kimyasal maddelerin karıştırılması, hayvan dışkıları ve
vücutlarından parçaların bir kazan içinde birleştirilmesiyle
oluşturulmuş iksirler değildir. Evet, hayvansal maddeler ve kazanlar
kullanılmıştır ancak yapılış düzeni daha farklıdır. Doğanın birincil
enerjisi olan Toprak elementi öncülüğünde 5 ana elementten
yararlanılarak çeşitli tılsımlar yapılmaya çalışılmıştır. Doğa
enerjisini almanın en kolay üç yolu ise, cinsel ilişkiye girmek,
tanrıçaya tapınmak ve doğa ile bir bütün olmaktadır. Genelde pagan
büyücüleri üçüncü yolu seçmiş ve doğa ile bütün olmak için çeşitli
hayvanların vücutlarını, dolayısıyla onların vücutlarında bulunan
element ve enerjileri kullanmaya çalışmışlardır.
SON DİN OLARAK İSLAM:
Bilimsel
kaynakların gösterdiği üzere Hıristiyanlık ve Musevilik çok büyük
oranda bozulmalara uğramıştır. Hıristiyanlık paganizmden, Musevilik ise
milliyetçi akımlardan etkilenmiştir. Âdem ile Havva’nın dininin, ve
onların dininden bozulmalara uğramış ilk ve öz paganizmin,
Hıristiyanlıkta
geçen tanrı daha doğrusu tanrıça, paganizmin üçlü ay tanrıçasından
gelmektedir. İsa’nın sokulduğu kalıp ise direk olarak güneş tanrısının
yeridir. Hıristiyanlığın temelini oluşturan kutsal üçleme ise tanrıça
paganizminden gelmektedir. Bunun dışında Musevilik ile İslam’daki
benzerlikler oldukça fazladır. Musevilik ve İslam’ın tanrısı ister adı
Allah olsun ister Yehova olsun aynıdır. Hıristiyanlığınki ise farklıdır.
Ek olarak Hıristiyanlık çok büyük oranda bozulmuştur ve başka
dinlerden etkilenmiştir.
Can Güzel'e bu güzel yazı için teşekkür ederim, ellerine ve emeğine sağlık. http://www.notral.com/
Alıntıdır!